Zeki Müren'in ölümüyle ilgili TRT'ye ağır suçlama
Yeniçağ gazetesi yazarı Hulki Cevizoğlu, dün yayımlanan yazısında, 23 yıl önce hayatını kaybeden sanatçı Zeki Müren’in intihar etmeyi düşündüğünü ve bunu planladığını ifade etmişti.
Hulki Cevizoğlu, bugün yayımlanan yazısında da TRT'nin İzmir stüdyosunda kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden Zeki Müren ile bir buçuk saat telefon görüşmesi yaptığını ve kendisine “1,5 saatlik telefon görüşmesinde, her gün çok sayıda ilaç aldığını, buna rağmen acılarının dinmediğini, kimseyle görüşmediğini, hareket etmekte büyük sıkıntı çektiğini ve kendisini Bodrum'daki evine kapattığını” söylediğini belirtti.
"Hareket etmekte büyük sıkıntı çeken, aşırı kilolu, hasta ve bu kadar önemli bir kişiyi TRT niçin İzmir'e götürdü" sorusunu yönelten Cevizoğlu, TRT'nin o dönemki yetkilileri ve sorumluları bir açıklama yapmaları gerektiğini ifade etti.
Hulki Cevizoğlu’nun Yeniçağ’da yayımlanan “Zeki Müren'in Ölümüyle İlgili İki Önemli Soru” başlıklı o yazısı:
“Dünkü yazımda 23 yıl önce vefat eden ‘sanat güneşimiz’ Zeki Müren'in ölümünden kısa bir süre önce bana söylediği büyük bir sırrı açıklamıştım.
Zeki Müren ‘İntihar etmeyi düşünüyordu’ ve ‘bunu planlamıştı!’
*
Büyük sanatçı, TRT'nin İzmir stüdyosunun kulisinde kalp krizi geçirerek aramızdan ayrılmıştı.
TRT AÇIKLAMALI
Kendisiyle yaptığım yaklaşık 1,5 saatlik telefon görüşmesinde, her gün çok sayıda ilaç aldığını, buna rağmen acılarının dinmediğini, kimseyle görüşmediğini, hareket etmekte büyük sıkıntı çektiğini ve kendisini Bodrum'daki evine kapattığını söylemişti.
*
Şimdi birinci soruyu soruyorum:
‘Hareket etmekte büyük sıkıntı çeken, aşırı kilolu, hasta ve bu kadar önemli bir kişiyi TRT niçin İzmir'e götürdü?’
Bu, bile bile lades değil mi?
TRT'nin o dönemki yetkilileri ve sorumluları -ayrıntılı ve inandırıcı- bir açıklama yapmalıdır.
Bu programın öyküsünü kendilerinden almalıyız.
SAHNEDE Mİ ÖLMEK İSTEDİ
Yeniçağ Gazetesinde neredeyse tam bir yıl önce (24 Eylül 2018), ‘İntiharla Dalga Geçilmez’ başlıklı bir yazı yazmıştım.
Ne tesadüf ki, o gün (24 Eylül) Zeki Müren'in de yıllar önceki vefat günü ile aynı gündü (24 Eylül 1996).
*
O yazıdan çok çok kısa alıntı yapıyorum şimdi:
Çok boyutlu psiko-sosyal bir olgu olan intihar tehlikeli ve bulaşıcıdır.
Zihinsel/ruhsal özelliği kadar biyokimyasal ve sosyal nedenlere de dayanır. Bireysel ve toplumsal stresle tetiklenir.
İntiharlarda kendini ya da dış dünyayı cezalandırma mesajı olabilir. Kendini cezalandırıcı intiharda ise, pişmanlık ve özrün kabulü isteği vardır (Lebra).
Tedavisi genellikle mümkün olan diğer hastalıkların üzücü bir sonucu -önlenebilir bir trajedi- olarak görülmektedir (Battin).
İntihar edenlerle ilgili yapılan araştırmalarda en sık olarak görülen hastalık kategorileri şunlardır:
1 - Duygudurum bozukluğu;
2 - Alkolizm;
3 - Antisosyal kişilik bozukluğu;
4 - Anksiyete bozuklukları;
5 - Madde bağımlılığı;
6 - Eşcinsellik;
7 - Fobik bozukluk;
8 - Şizofreni (Robins).
*
Şimdi ikinci soruyu soruyorum:
‘İntihar etmeyi düşündüğünü ve plan yaptığını söyleyen büyük sanatçı, görkemli biçimde sahnede ölmeyi mi tercih etmişti?’
Bile bile ladesi kendisi mi planlamıştı?”