28 Nis 2015 14:15 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:30

Zaman yazarının Erdoğan'a "nekrofil" çıkışı yargıda!

Zaman Gazetesi yazarı Mümtazer Türköne hakkında, 16 Mart 2014 tarihli köşe yazısında o zaman Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Hakaret” suçundan açılan davaya başlandı.

Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Hakaret” suçundan 1 yıldan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan Mümtüzer Türköne ile avukatı Hasan Günaydın katıldı.

Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü Abdülhümit Bilici, Aksiyon Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Bülent Korucu ile Zaman Gazetesi’nin yazarları da Türköne’ye destek olmak için adliyeye gelerek duruşmaya katıldılar.

Duruşmada söz alan Mümtazer Türköne, dava konusu yazıda kullandığı kelimenin hakaret içermediğini belirterek, “Psikiyatristlerin ve analitik psikiyatri ile meşgul olanların kullandığı teknik, tıbbi anlamın dışında, ölümü bir siyasi değer olarak yüceltme tavrına karşı bir eleştridir. Alev Alatlı’nın çok değerli eseri ‘yaşasın ölüm’ genel okuyucunun ilgi ile takip edebileceği bu yaygın kullanıma dair bir örnektir. Batı literatüründe de ölümü bir siyasi değer olarak yücelten politikacılar n..... olarak nitelendirilmektedir. Gaziantep’te 14 Mart 2014 tarihinde dönemin Başbakanı’nın konuşması, Berkin Elvan ve Burak Can’ın ölümleri üzerinden bir siyasi kutuplaşma yaratma ve ölümü bir siyasi değer olarak benimseme yaklaşımı, mutlaka karşı çıkılması gereken bir şekil içermektedir. Benim yazım, dönemin Başbakanı’nın ölümler üzerinden yaptığı siyasi istismarın bir eleştirisinden ibarettir. Bu eleştiride bir aydın olarak toplumda muhafaza etmemiz gereken ortak değerler adına haklı olduğumu düşünüyorum. Beraat kararı verilmesini talep ediyorum” dedi.

Mahkeme heyeti, eksiklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.

DURUŞMA SONRASI BASIN AÇIKLAMASI

Mümtazer Türköne duruşma çıkışı adliye önünde yaptığı açıklamada, “Herhangi bir batı şehrinde böyle bir dava açılsa herkes güler veya ayağa kalkar” dedi.

Türköne şunları söyledi: “Dönemin Başbakanına, 14 Mart 2014 tarihinde Gaziantep’te yaptığı konuşmadan dolayı yazmıştı. Berkin Elvan cinayeti üzerine söylemi, 15 yaşındaki bir çocuğu terörist ilan etmesi, ve bunu toplumu kutuplaştırmak için kullanmasını eleştirdim. Bu eleştirimi bugün de yapıyorum. Soruşturma açıldığında bunu uygun bir dille ifade ettim. Mahkeme takipsizlik verdi. Sulh Ceza Hakimliği takipsizlik kararını kaldırmış, davayı açmış. Yani bu proje mahkemeler, adalet sistemi içerisinde ayrı bir örgüt gibi çalışan saraya bağlı, saray muhafızları gibi çalışan bir yargı düzeneği oluşturuldu. Onun mağduru olarak geldim bugün. Türkiye’de düşünce bir suç haline geldi. Bize düşen de sanırım bu eleştirileri de yapmaya devam etmek. Mahkemede kelimenin etimolojik olarak ve benim kullandığım bağlamda hakaret içeren bir kelime olmadığını kanıtladım.

‘SULH CEZA HAKİMLİKLERİ PARALEL BİR YARGI SİSTEMİ OLUŞTURDU’

Fakat böyle bir davanın açılmış olması bile büyük bir saçmalık. İnşallah Türkiye yakın zamanda bu saçmalıklardan kurtulur. Yargı düzeninin siyasi baskıdan bağımsız bir şekilde hüküm vereceği günler de gelir. Ben bugünkü duruşmadan dolayı sulh Ceza Hakimliklerini sorumlu tutuyorum. Bu hakimlikler Türkiye’de paralel bir yargı sistemi oluşturduğu ve adalet duygusunu toplumda tamamen ortadan kaldırdığı, bugün benim yargılanmamla bir kez daha ispatlandı. Siz miting meydanında Başbakan sıfatıyla, bir parti genel başkanı sıfatıyla konuşuyorsunuz, Burak Can’a şehidimiz, Berkin Elvan’a terörist diyorsunuz. Ve bunlar üzerinden bütün toplumu kutuplaştırıyorsunuz. Bu ölümün siyasal istismarı sorunu. Ve kamu vicdanında mahkum edilmesi gereken bir tutum ve ben de bunu yaptım. Berkin Elvan’ın annesinin yuhalatıldığı meşhur miting. Ölüm üzerinden siyaset yapmakla itham ettim. Bunun herhangi bir suç oluşturacak niteliği yok. Charlie Hebdo olayından sonra Holland için de denildi. Dünyanın her yerinde kullanılan bir ifadedir. Böyle davada ısrar etmesi Sulh Ceza Hakimliği’nin bir cehalet göstergesidir.”

Türköne’ye destek olmak için adliyeye gelerek duruşmaya katılan Ekrem Dumanlı ise şunları söyledi:

“Düşünce özgürlüğü ve basın özgürlüğü üzerinde sistematik bir baskı var. Mesela reklam yoluyla yandaşlar kayrılırken muhalif olduğu düşünülen gazetelerin reklamları kesiliyor. Bu bir baskı. Tekzip mekanizması haksız kullanılarak zorla her haber tekzip ettiriliyor. Akreditasyon adı altında keyfi, tamamen beyefendilerin hanımefendilerin iki dudağı arasına hapsedilmiş, hiç bir gerekçesi olmayan bir başka baskı yolu. Türkiye çok zor dönemler görmüştür, darbe dönemleri de görmüştür ama dört bir koldan basının hapsedildiği bir dönem hiçbir zaman yaşamamıştır. Şikayetimiz halkadır ve tabi ki Hakka’dır. Türkiye bugünleri aşacaktır.”

İDDİANAMEDEN

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından geçen yıl hazırlanan iddianamede, Zaman Gazetesi yazarı Mümtazer Türköne’nin 16 Mart 2014 tarihli köşe yazısında o zaman Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’a “N....” dediğini, bu yazı üzerine Cumhurbaşkanı’nın Avukatı Ahmet Özel’in şikayeti üzerine hakkında “Kamu görevlisine hakaret” suçundan soruşturma başlatıldığı belirtildi.

Soruşturma sonucunda suça konu yazının basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilerek takipsizlik kararı verildiği hatırlatılan iddianamede, müşteki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatının takipsizlik kararına itiraz ettiği, itiraz üzerine Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından 14 Ekim 2014 tarihinde takipsizlik kararının kaldırıldığı belirtiliyor.

Takipsizlik kararının kaldırılması üzerine hazırlanan iddianamede, Türköne’nin “Kamu görevlisine hakaret” ettiği belirtilerek 1 yıldan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanması isteniyor.