02 Mayıs 2014 14:38 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:08

Zaman köşe yazarlarına sordu! Linç sitelerinin arkasında kim var?

İnternet sitelerindeki psikolojik harekât ve kara propagandanın tek merkezden yapıldığını ispatlayan soruşturma dosyasının takipsizlik kararıyla kapatılması tepki çekti.

İnternet sitelerindeki psikolojik harekât ve kara propagandanın tek merkezden yapıldığını ispatlayan soruşturma dosyasının takipsizlik kararıyla kapatılması tepki çekti. Zaman gazetesi Linç sitelerinin arkasında iktidar var başlıklı haberinde pek çok gazeteci ve yazarın görüşlerini birinci sayfadan yayınladı.

İşte o haber:

"Şaşırtıcı şekilde kapatılan dosyanın arkasından da havuz medyası çıkmıştı. Gazetecilere yönelik ağza alınmayacak şekilde ahlaksız ve seviyesiz yayın yapan medyagundem.com, medyasavar.com gibi sitelerin tek elden yönetildiği ortaya çıkmıştı. İnternet üzerinden gerçekleştirilen linç operasyonlarına, bu duruma maruz kalan gazetecilerden de sert tepki geldi:

Bugün Gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak: Bu tür siteleri hiç ciddiye almıyorum. Birdenbire pıtrak gibi bu olağanüstü dönemde ortaya çıktılar. Dolayısıyla kalıcı isimler de değil, hiç önemsemiyorum, okumuyorum ve ciddiye de almıyorum. Medya, yazdıklarından dolayı tarihe karşı sorumludur. 28 Şubat sürecinde gördük ne hale geldiler. Hepsi rezil oldu. Bugün de bu tarz kalemşorlar tetikçiler medyada. Zaten herkes onları belirli bir sınıfa koyuyor, kimse ciddiye almıyor. Zaten ileride de çok ayıplanacaklar, ahlaken sukut etmiş olarak değerlendirilecekler.

Gazeteci-yazar Ergun Babahan: Her şeyin politikleşmesiyle, yargı da politikleşti. Bu da internet sitelerinin daha cesur, daha pervasız, hukukun genel prensiplerine uymayan bir şekilde ilkesiz davranmalarını sağlıyor. Türkiye’de tek kişinin iradesine bağlı bir gerçeklik yaşanıyor. Gerçek üstü bir dönemden geçiyoruz. Acınacak bir haldeyiz. Herhalde Türkiye hukuku, insan haklarını, demokrasiyi yaşaya yaşaya öğrenecek ya da üçüncü sınıf bir ülke olarak devam edecek. Yargı tarafından, 17 ve 25 Aralık’ta ellerinde paralarla, kasalarla yakalananlar darbe mağduru olarak gösteriliyorsa onlara işlem yapan hakim ve savcılar polisler darmadağın ediliyorsa; hakimler de ona göre tavır alıyor. Türkiye’de hâkimler mesajı çabuk alır. Eskiden darbe dönemlerinde gerekirse hakimlerin evinin önünde bomba patlatırız diyordu askerler. Şimdi gelinen noktada HSYK eliyle hâkimleri sürüyorsunuz. Oradan oraya gönderiyorsunuz, yükselme umudunu kırıyorsunuz.

Prof. Dr. Mehmet Altan: İnsan kalitesinin bu kadar düştüğü, aynı zamanda etkisinin de bu kadar genişlediği bir zamanı hatırlamıyorum. Siyasal iktidarın kendisi gibi düşünmeyenlerin hepsini bir şekilde manevi imhaya tabi tutmaya çalıştığı, hiçbir eleştiriye tahammülünün kalmadığı, biat dışında olanların tümden saha dışına itildiği garip bir dönem. Devlet, maalesef hukuktan nasibini alamayan, temel hak ve özgürlüklere saygı göstermeyen, yasaları ve mahkemeleri yok sayan, kendi ikbali için her şeyi yapmayı göze almış bir zihniyetin elinde ürkütücü bir noktaya doğru gidiyor. Bu tür internet sitelerinin de yaptıkları da bunun somut delilleri.

Hukukçu-yazar Orhan Kemal Cengiz: Daha önce bunu Ergenekon uzantılı kişiler yapıyorlardı. Onların çok iyi bildiği bir konu bu. Sürekli kendilerince hedef belirledikleri kişilere kara propaganda yapmak. Bunda sadece şu var, belli merkezlerden yapılıyor. Tabii ki iktidar destekli olarak yapılıyor, arkasında iktidar partisi var. Çok açık onların istihbarat olanakları kullanılıyor. Yeni Türkiye deniliyor ya yeni Türkiye’nin aslında eski Türkiye’nin yalnızca biraz kılık kıyafet değiştirerek aynen devam ettiğinin göstergesi bu.

Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş: Maalesef Türkiye’deki entelektüel seviyenin ne kadar düştüğünün göstergesi bu web siteleri. Sabah Gazetesi ile ilişkili olduğuna dair dedikoduları ben de duyuyorum; ama bir kanıt yok elimde. Ancak gerçekten sefil ve üzücü bir gazetecilik örneği sergiliyorlar. Kime ait olduğunu bilmiyorum, çok ciddiye almıyorum. Gelişmekte olan demokrasilerde yer almayacak ölçekte saldırganlık ve seviyesiz bir dil kullanılıyor.