04 Mar 2016 15:19 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:23

Zaman Genel Yayın Yönetmeni'nden ilk açıklama!

Zaman gazetesine el konulduğu haberleri internet medyasına yansıdığı sırada gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Abdülhamit Bilici'den ilk açıklama geldi.

Zaman gazetesine el konulduğu haberleri internet medyasına yansıdığı sırada konuşan gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Abdülhamit Bilici, demokrasi nöbeti çağrısı yaptı.

Bilici yaptığı açıklamada, "Türkiye'nin tüm demokratlarını, medya özgürlüğüne ve demokrasinin önemli kalelerinden biri olan Zaman'a sahip çıkmaya davet ediyorum" diyerek demokrasi nöbeti için çağrı yaptı.

Bilici, "Medya özgürlüğü anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) tarafından garanti altına alınmış durumdadır. Gazetemize kayyum atanması demek anayasanın askıya alınması demektir. İpek Medya Grubu'na yapılanlardan bu kişilerin medya grubuna kapatmaktan başka bir dertlerinin olmadığını gördük. Umarım bu haber sosyal medya söylentisinden öteye geçmez. Umarım Türkiye bu yoldan döner, normal hukuk yoluna girer." ifadelerini kullandı.


Zaman Genel Yayın Yönetmeni'nden ilk açıklama! - Resim : 1

Kayyım atanmasını Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) değerlendiren Abdülhamit Bilici, "Medyamız, ülkemiz ve demokrasimiz adına çok üzücü şeyler yaşanıyor. Gazeteciler hapiste. Meslektaşlarımızın önemli mesaileri artık mahkemelerde geçiyor. Ben de yayın yönetmeni olarak ilk günüme bir mahkemede başlamıştım." dedi. Abdülhamit Bilici'nin konuşmasından satır başları şöyle:

"Dünden beri konuşulanlar gerçekten çok trajik. Herhangi bir şekilde suçla alakası olmayan, 30 yıldır Türkiye'de demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ve medya özgürlüğünü savunmuş, çok sesliliğe değer vermiş bir gazeteye hiç yoktan yere hukuksuzca el konulması... Bunun asla sürdürülebilir olduğuna ihtimal vermiyorum. Bugün bunları yapanların alnında çok büyük bir kara leke kalacaktır. Samanyolu'na, Bugün TV'ye yapılan, İMÇ'ye, Bengü Türk TV'ye yapılan ya da işte Can Dündar'a yapılan, ya da Zaman Gazetesine yapılan çok yakın tarihte Türkiye normalleştiğinde bu sıkıntıları çekenler için bir şeref olacak. Bunları yapanlar için de büyük bir utanç olacak.

'DİJİTAL DÖNEMDE MEDYAYI SUSTURAMAZSINIZ'

Türkiye'nin demokrasiden dönmeyeceğine inanıyorum. Bunun geçici bir dönem olduğuna inanıyorum. Türkiye'nin demokrasi dışında da bir yolunun olmadığına inanıyorum. Bunun dışındaki yollar Türkiye için çıkmaz sokaktır. Demokrasinin devam edeceğini, özgür medyanın susmayacağını, her halükarda gerekirse duvarlara yazarak bile olsa özgür medyanın devam edeceğine inanıyorum. Dijital dönemde medyayı susturmanın mümkün olmadığına inanıyorum. Herkesin umudunu korumasını, demokrasiye güvenmesini, demokrasiye sahip çıkmasını diliyorum. İnşallah bugünler çok yakın zamanda geride kalır. Kötü hatıralar olarak unuturuz biz de.

"Kapatma davası açıldığında AK Parti'ye en güçlü desteği Zaman gazetesi vermişti. Demokrasiye desteğin bedelini mi ödüyorsunuz?" sorusu üzerine Bilici, şöyle konuştu: "Farklı bir teşekkür yöntemi herhalde. Biz sadece AK Parti'ye değil, 30 yıllık tarihimizde her zaman demokrasinin yanında yer aldık. Şiddete her zaman karşı çıktık. Avrupa Birliği'ni savunduk. Türkiye normal bir demokrasi olsun, medya özgür olsun. Her kesim Kürt, Türk, Laik, Liberal, dindar vs.. ayrım yapmaksızın herkes temel haklarına, özgürlüklerine kavuşsun diye bir yayın çizgimiz vardı. AK Parti'ye vesayetçi yapılar tarafından darbeye maruz kaldığı dönemde çok büyük destek verdik. Bu desteği vermekten de pişman değiliz. Çünkü o destek demokratlığın gereğiydi. Fakat bugün AK Parti'nin yaptığı ne demokrasi, ne hukuk ne de insanlıkla bağdaşmayan şeyler.

'AHMET HAKAN DA ÖZGÜR DEĞİL, CAN DÜNDAR DA'

Bir şeye çok üzülüyorum; iki sene önce bu süreç başladığında yani AK Parti otoriterleşmeye başladığında birçok insana 'ya bu iyi bir gidiş değil' diye önce AK Partililere hitaben söyledik. Çok büyük reformlara imza atmış bir parti niye bu yoldan çıkıldı? diye söyledik. Bu çok etkili olmadı. Sonra AK Parti'ye muhalif olan çevrelere söyledik. 'Bu otoriterleşme yarın tüm Türkiye'yi ezecek, herkesin kapısı bir gün çalınacak' dedik. O zaman Türkiye kamuoyunun önemli bir kısmı hükümetle cemaat arasında kavga olduğunu düşünerek bunun demokrasiden sapma olduğunu görmek istemediler. Geldiğimiz nokta gösteriyor ki Cumhuriyet de özgür değil, Hürriyet'ten Ahmet Hakan da özgür değil, Can Dündar da özgür değil, Ekrem Dumanlı da özgür değil, Hasan Cemal de Ahmet Altan da, Zaman gazetesi de. Bu insanların her birisi farklı fikirlere sahip insanlar. Fakat en küçük eleştiri yaptığında hemen ya mahkemeyi boyluyorlar, ya da hapsi boyluyorlar. Türkiye acı bir 2-3 yıl geçirdi. Ümit ediyorum, bu süreçten dersler alırız. Herkesin özgür olacağı, adalete kavuşacağı bir Türkiye'ye kavuşmak mümkün olur."