Zaman Genel Yayın Yönetmeni'nden ilk açıklama!
Zaman gazetesine el konulduğu haberleri internet medyasına yansıdığı sırada gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Abdülhamit Bilici'den ilk açıklama geldi.
Zaman gazetesine el konulduğu haberleri internet medyasına
yansıdığı sırada konuşan gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Abdülhamit
Bilici, demokrasi nöbeti çağrısı yaptı.
Bilici yaptığı açıklamada, "Türkiye'nin tüm demokratlarını, medya
özgürlüğüne ve demokrasinin önemli kalelerinden biri olan Zaman'a
sahip çıkmaya davet ediyorum" diyerek demokrasi nöbeti için çağrı
yaptı.
Bilici, "Medya özgürlüğü anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
(AİHS) tarafından garanti altına alınmış durumdadır. Gazetemize
kayyum atanması demek anayasanın askıya alınması demektir. İpek
Medya Grubu'na yapılanlardan bu kişilerin medya grubuna kapatmaktan
başka bir dertlerinin olmadığını gördük. Umarım bu haber sosyal
medya söylentisinden öteye geçmez. Umarım Türkiye bu yoldan döner,
normal hukuk yoluna girer." ifadelerini kullandı.
Kayyım atanmasını Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) değerlendiren
Abdülhamit Bilici, "Medyamız, ülkemiz ve demokrasimiz adına çok
üzücü şeyler yaşanıyor. Gazeteciler hapiste. Meslektaşlarımızın
önemli mesaileri artık mahkemelerde geçiyor. Ben de yayın yönetmeni
olarak ilk günüme bir mahkemede başlamıştım." dedi. Abdülhamit
Bilici'nin konuşmasından satır başları şöyle:
"Dünden beri konuşulanlar gerçekten çok trajik. Herhangi bir
şekilde suçla alakası olmayan, 30 yıldır Türkiye'de demokrasiyi,
hukukun üstünlüğünü ve medya özgürlüğünü savunmuş, çok sesliliğe
değer vermiş bir gazeteye hiç yoktan yere hukuksuzca el
konulması... Bunun asla sürdürülebilir olduğuna ihtimal vermiyorum.
Bugün bunları yapanların alnında çok büyük bir kara leke
kalacaktır. Samanyolu'na, Bugün TV'ye yapılan, İMÇ'ye, Bengü Türk
TV'ye yapılan ya da işte Can Dündar'a yapılan, ya da Zaman
Gazetesine yapılan çok yakın tarihte Türkiye normalleştiğinde bu
sıkıntıları çekenler için bir şeref olacak. Bunları yapanlar için
de büyük bir utanç olacak.
'DİJİTAL DÖNEMDE MEDYAYI SUSTURAMAZSINIZ'
Türkiye'nin demokrasiden dönmeyeceğine inanıyorum. Bunun geçici bir
dönem olduğuna inanıyorum. Türkiye'nin demokrasi dışında da bir
yolunun olmadığına inanıyorum. Bunun dışındaki yollar Türkiye için
çıkmaz sokaktır. Demokrasinin devam edeceğini, özgür medyanın
susmayacağını, her halükarda gerekirse duvarlara yazarak bile olsa
özgür medyanın devam edeceğine inanıyorum. Dijital dönemde medyayı
susturmanın mümkün olmadığına inanıyorum. Herkesin umudunu
korumasını, demokrasiye güvenmesini, demokrasiye sahip çıkmasını
diliyorum. İnşallah bugünler çok yakın zamanda geride kalır. Kötü
hatıralar olarak unuturuz biz de.
"Kapatma davası açıldığında AK Parti'ye en güçlü desteği Zaman
gazetesi vermişti. Demokrasiye desteğin bedelini mi ödüyorsunuz?"
sorusu üzerine Bilici, şöyle konuştu: "Farklı bir teşekkür yöntemi
herhalde. Biz sadece AK Parti'ye değil, 30 yıllık tarihimizde her
zaman demokrasinin yanında yer aldık. Şiddete her zaman karşı
çıktık. Avrupa Birliği'ni savunduk. Türkiye normal bir demokrasi
olsun, medya özgür olsun. Her kesim Kürt, Türk, Laik, Liberal,
dindar vs.. ayrım yapmaksızın herkes temel haklarına,
özgürlüklerine kavuşsun diye bir yayın çizgimiz vardı. AK Parti'ye
vesayetçi yapılar tarafından darbeye maruz kaldığı dönemde çok
büyük destek verdik. Bu desteği vermekten de pişman değiliz. Çünkü
o destek demokratlığın gereğiydi. Fakat bugün AK Parti'nin yaptığı
ne demokrasi, ne hukuk ne de insanlıkla bağdaşmayan şeyler.
'AHMET HAKAN DA ÖZGÜR DEĞİL, CAN DÜNDAR DA'
Bir şeye çok üzülüyorum; iki sene önce bu süreç başladığında yani
AK Parti otoriterleşmeye başladığında birçok insana 'ya bu iyi bir
gidiş değil' diye önce AK Partililere hitaben söyledik. Çok büyük
reformlara imza atmış bir parti niye bu yoldan çıkıldı? diye
söyledik. Bu çok etkili olmadı. Sonra AK Parti'ye muhalif olan
çevrelere söyledik. 'Bu otoriterleşme yarın tüm Türkiye'yi ezecek,
herkesin kapısı bir gün çalınacak' dedik. O zaman Türkiye
kamuoyunun önemli bir kısmı hükümetle cemaat arasında kavga
olduğunu düşünerek bunun demokrasiden sapma olduğunu görmek
istemediler. Geldiğimiz nokta gösteriyor ki Cumhuriyet de özgür
değil, Hürriyet'ten Ahmet Hakan da özgür değil, Can Dündar da özgür
değil, Ekrem Dumanlı da özgür değil, Hasan Cemal de Ahmet Altan da,
Zaman gazetesi de. Bu insanların her birisi farklı fikirlere sahip
insanlar. Fakat en küçük eleştiri yaptığında hemen ya mahkemeyi
boyluyorlar, ya da hapsi boyluyorlar. Türkiye acı bir 2-3 yıl
geçirdi. Ümit ediyorum, bu süreçten dersler alırız. Herkesin özgür
olacağı, adalete kavuşacağı bir Türkiye'ye kavuşmak mümkün
olur."