20 Şub 2008 07:40 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:58

ZAMAN GAZETESİ'NİN SANSÜRÜNÜ MEHMET YILMAZ "HAYIRLI" BULDU!..

Zaman Gazetesi yazarlarından Alev Alatlı'nın türban konusunu işleyen "İçerden mırıldanmalar" başlıklı yazısı gazetede yayınlanmayarak Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı tarafından sansürlenmişti.

Hayırlı bir sansür!


TÜRKİYE´deki siyasal İslamcılar için demokrasinin bir amaç değil, araç olduğu çok konuşuldu.

Hatta bizzat bu siyasetin önde gelen liderleri bile bunu telaffuz etmeye çekinmediler.

Bu süreç içinde demokratikleşme ve AB üyeliği konusunda liberal aydınlar ile AKP arasında sanki bir ittifak varmış gibi göründü.

Türban olayının, bu ittifakı çatlattığı da bizzat siyasal İslámcı hareketin kahvehane ideologları tarafından dile getirildi.

Fethullah Hoca cemaatinin gazetesi Zaman, bizim liberal kesime demokrat tavrıyla kendisini yutturmayı çok iyi başarmıştı.

Şimdi ortaya çıkıyor ki Alev Alatlı´nın türban ile ilgili yazısı, Zaman editörleri tarafından "Okuyucumuz buna hazır değil" denilerek gazeteye konmamış.

Kimin neye hazır olup, neye hazır olmadığına karar vererek, yazıları, fotoğrafları, karikatürleri yayınlamamak, en kaba deyimle sansür olarak nitelenebilir.

Alatlı´nın türban yazısını internette Hürriyet´in sitesinde bulup okuyabilirsiniz.

Bu yazının bile sansürlenmiş olması, dilerim ki içimizden bazılarının gözünün açılmasına vesile olur! Sansür, böylece tarihinde ilk kez bir işe yarar!


Mehmet Y.Yılmaz/HÜRRİYET


İşte o yazı:

İçerden mırıldanmalar

Gözlemlediğim odur ki, korkutan tülbent değil, türban. Niye, çünkü, derin belleğimizdeki hayırhah kadının uzantısı tülbent. Döner yara sarar, döner kırık kol bağlar, döner sancılı başı sıkar... hastanın terini siler, yavukluya armağan olur, hasreti iyileştirir. Nurani yüzleri çevrelerken anılır...Türban öyle değil. Çünkü, türban, İslâmi tesettüre ilişkin en katı (dilerseniz, en erkeksi) yorumun benimsendiğinin ilânı hüviyetindedir; ve dolayısıyla, kadına ilişkin tüm diğer yorum ve kuralların da kabullenildiğini ima eder. Bunların arasında kötülük, fitne ve uğursuzluk kaynağı olmamızdan başka, dinen ve aklen dûn (eksik) yaratıldığımız, namazı bozan köpekler ve eşeklerle bir tutulduğumuz şeklinde...haysiyetimizi rencide eden yorumlar vardır. Türban, bu yorumların zımnen kabulü olarak görüldüğü için korkutur.
Kadın/ana koşulsuz sevginin simgesidir...Hiç bir ideolojinin yada toplumsal kurgunun ya da inancın selâmeti anayı çocuklarını feda etmeye iknaya yetmezken, kadın, pederşahi kuralların inşa ettiği dünyanın iflâh olmaz muhalifi olarak tebarüz eder. Bu iflâh olmaz muhalif, yeri geldiğinde tüm kuralları çiğneyecek, oğlan ya da kız, suçları ne olursa olsun, doğurduklarının esenliğini sağlamaya çalışacaktır. "Ağlarsa ana ağlar gerisi yalan ağlar" olgusu, kadın unsurunun beşere sunduğu eşsiz sığınağı minnetle ulularken; kadının kendisi yeryüzünde gözlenen tüm karışıklıkların (fitnenin) müsebbibi olarak takdim edilir, dünya kurulalı beri.
Hint'in kutsal metinlerinde, "doğuştan düşüncesiz ve hilekârdır" kadın... Buda, öğretisini sulandıracakları için kadınların rahibe olmalarına karşıdır. Ortodoks Yahudi erkeklerinin sabah dualarından biri, "Beni bir kadın olarak yaratmayan Kâinatın Yaratıcısı Efendimize hamdolsun."... Hıristiyan geleneğinin başat bileşeni, kadının kötülük, ayartma ve günahla özdeşleştirilmesidir... Hayrın ve şerrin, cinslerdeki karşılıkları erkek ve kadın olarak belirlenirken, yeryüzüne kötülük bulaştırdıkları gerekçesiyle kadınlardan topluca tövbe edip, günahlarını affettirmeleri talep edilir... İslam'da, "Ümmetim için kadın fitnes