Zafer Arapkirli'den Ahmet Kekeç'e 'yandaş' yanıtı: Aramızdaki “terbiye” farkı bu işte...
Star yazarı Ahmet Kekeç, kendisinden "yandaş" diye bahseden gazeteci Zafer Arapkirli'ye tepki göstermişti, Arapkirli'den yanıt gecikmedi.
Star Gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, dünkü köşe yazısının ilgili
bölümünde, Gazeteci Zafer Arapkirli’nin kendisi hakkında sosyal
medyada sarf ettiği ‘yandaş’ nitelemesine tepki göstererek,
“İsmimin yanında sıklıkla gördüğüm bu sıfat, belli ki “küçük
düşürmek” ve “yaralamak” niyetiyle kullanılıyor. Bir fikrin
yandaşı olmak görülmemiş şey değil oysa” ifadelerini
kullanmıştı.
""Sosyalizm yandaşı" Zafer Arapkirli'den her türlü melaneti
beklerim" diyen Kekeç şöyle devam etmişti:
"Kendisini tanımıyorum, hangi“mecralarda” eğleştiğini ve
nihayetinde ne demeye çalıştığını/hangi doğruları savunduğunu
bilmiyorum ama yazdığı iki satır yazıyla “tıynetini” ve
“karakterini” ele verdiği için, kendisini yüksek sesle kınıyorum ve
“terbiyesiz adam” diyorum."
Kekeç'in bu yazısına halen RS FM'de Seyr-ü Sabah programını
hazırlayıp sunan Zafer Arapkirli'den yanıt geldi. Arapkirli
yanıtını Facebook'tan paylaştı.
İşte o yanıt:
STAR GAZETE YAZARI'NA YANITIM....
PEK MUHTEREM AHMET KEKEÇ BEY,
Beni tanımazsınız. Çünkü Gazeteciyim.
41 yıldır bu zenaatı icra ederim. Dün sosyal medyadaki
paylaşımlarım vesilesi ile tanıştık sanırım. CV’m uzun, yollamaya
da gerek görmüyorum. Ayrıntılı olarak tanımak için gazetenizdeki
bazı yazar arkadaşlara ya da sokaktan geçen birilerine
sorabilirsiniz. Onlar arasında, eskiden birlikte çalıştığımız bazı
zevat vardır. Sayın Yiğit Bulut ve Sayın Ardan Zentürk. Tanıştığım
Sayın Ersoy Dede kardeşim mesela. TV yayınlarıma geçmişte konuk
olmuş Sayın Hüseyin Gülerce, Sayın Mehmet Metiner, Sayın Mustafa
Kartoğlu, Sayın Fadime Özkan iyi tanırlar beni.
Burasını geçelim.
Kimliğimle ilgili bir tahminde bulunmuşsunuz: “Solcu veya Sosyalist
olabilir” diye.
Tam isabet. Tekzip etmiyorum, tam tersine “İftiharla Teyid” ederim.
Solcu ve Sosyalist sayılırım. Gurur duydum. Ama, beni tanıyanlara
bırakıyorum, ne kadar “Solcu ve sosyalist olduğumu”.. Övünmeyi
sevmem.
“Melanet”le işim olmaz. İddia ettiğiniz gibi “Terbiyesiz bir adam”
da değilim. Kayda geçsin diye söyledim. Alındığım için filan değil.
Her önüne gelenin söylediğine alınmam.
Gelelim asıl meseleye: Yani, “Yandaş” tanımını/sıfatını sizin için
neden kullandığıma.
Ben “Bir fikrin ya da bir siyasetin taraftarı” olmaktan söz
etmiyorum. Ben de bir fikrin ve bir siyasi düşüncenin taraftarıyım.
Solcu ve Sosyalist’im (isabetle teşhis ettiğiniz gibi). Tarafsız
değilim yani. Siz de değilsiniz. Bu bir suç da değil. Ama biz
gazeteciler “Yandaş” tabirini, özellikle de bu (ya da başka) siyasi
iktidarın devrinde “İktidarı kollayan, iktidar tarafından da
kollanan, müsamahaya mazhar olan, iktidara da fevkalade müsamaha
gösteren, bunu da sırtı sıvazlanmak maksadı ile yapan insanlar ”
anlamında kullanıyoruz.
Eğer bu tâbirden alınganlık duyduysanız, haklısınız. Ağır bir tâbir
olduğunu biliyorum. Bunu da bile bile kullanırım zaten. Muhatabımın
neler hissettiği kendi sorunudur. Ama, yasal ya da ahlâki açıdan
bir suç teşkil etmediğinden eminim. Mesela tutup da, “Terbiyesiz
adam” ya da “Mel’un” dememişim. “Yandaş” demişim.
Bu anlaşıldı umarım. Geçelim.
Gelelim , yazınızın başlığına alıp da maalesef benden daha az yer
verdiğiniz Aydın Doğan meselesine;
“Amiral Gemisi’nin Kaptanı”nın arkasından hepimiz pek çok şey
yazdık. Ben de, Doğan Grubu’nda geçmişte bir süre çalışmış olan ve
işlerin içyüzünü bilen birisi olarak, aynı zamanda medyadaki
ürkütücü ve utanmazca tekelleşmeyi her zaman (sadece bu iktidar
devrinde değil) eleştirmiş biri olarak, kendisi (eski
patronlarımdan biri) ile ilgili sert eleştiriler yaptım.
Aydın Doğan ya da herhangi birinin, hangi sıfatı taşırsa taşısın ya
da hangi meslekten olursa olsun, geçmişte ya da bugün “Darbeci,
Faşist, Demokrasi Karşıtı, Cemaatçi, Terör Yandaşı vb.” kim hangi
melanetin içinde bulunmuşsa, gereken kanıtlar ortaya konulmak kaydı
ile yargılanması gerektiğini savunuyorum. Sanırım burada
hemfikiriz. Yargılanmalıdır. Satış nedeniyle de “yırtmamalı”dır.
Tamam mı?
15 Temmuz da dahil olmak üzere darbe girişimine zemin hazırlayan,
darbeci mel’unları besleyip büyüten, alkışlayan, bugünlere getiren,
onların semirmesine ve palazlanmasına yardımcı olan, sırtlarını
sıvazlayan “Ağlak Vaiz” FETO’nun kurmaylığını, sözcülüğünü
şakşakçılığını (geçmişte ya da bugün – aldandım diye kıvırmak yok
ama) yapan herkes de dahil olmak üzere. Var mısınız?
Başka bir diyeceğim yoktur.
Sizin yazılarınızı ilgi ile takip ediyor ve RS FM Radyosu’nda her
sabah yaptığım ve çok izlenen programımda her sabah dinleyicilerime
okuyorum. (Şaşırdınız değil mi? Bir solcu ve sosyalist bir sağcı ve
yandaş yazarın yazılarını okuyor dinleyicilerine) Evet okuyorum.
Bundan sonra da hep okuyacağım.
Aramızdaki “terbiye” farkı bu işte. Biraz da meslek farkı diyelim.
Farklı mesleklerdeniz yani. Tanıyamamanız da o yüzdendi ,
zaten.
Saygı ve selamlarımla, Muhterem..
Gazeteci ZAFER ARAPKİRLİ