11 Nis 2018 09:41
Son Güncelleme: 24 Kas 2018 02:09
Zafer Arapkirli'den Ahmet Kekeç'e 'yandaş' yanıtı: Aramızdaki “terbiye” farkı bu işte...
Star yazarı Ahmet Kekeç, kendisinden "yandaş" diye bahseden gazeteci Zafer Arapkirli'ye tepki göstermişti, Arapkirli'den yanıt gecikmedi.
Star Gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, dünkü köşe yazısının ilgili
bölümünde, Gazeteci Zafer Arapkirli’nin kendisi hakkında sosyal
medyada sarf ettiği ‘yandaş’ nitelemesine tepki göstererek,
“İsmimin yanında sıklıkla gördüğüm bu sıfat, belli ki “küçük
düşürmek” ve “yaralamak” niyetiyle kullanılıyor. Bir fikrin
yandaşı olmak görülmemiş şey değil oysa” ifadelerini
kullanmıştı.
""Sosyalizm yandaşı" Zafer Arapkirli'den her türlü melaneti beklerim" diyen Kekeç şöyle devam etmişti:
"Kendisini tanımıyorum, hangi“mecralarda” eğleştiğini ve nihayetinde ne demeye çalıştığını/hangi doğruları savunduğunu bilmiyorum ama yazdığı iki satır yazıyla “tıynetini” ve “karakterini” ele verdiği için, kendisini yüksek sesle kınıyorum ve “terbiyesiz adam” diyorum."
Kekeç'in bu yazısına halen RS FM'de Seyr-ü Sabah programını hazırlayıp sunan Zafer Arapkirli'den yanıt geldi. Arapkirli yanıtını Facebook'tan paylaştı.
İşte o yanıt:
STAR GAZETE YAZARI'NA YANITIM....
PEK MUHTEREM AHMET KEKEÇ BEY,
Beni tanımazsınız. Çünkü Gazeteciyim.
41 yıldır bu zenaatı icra ederim. Dün sosyal medyadaki paylaşımlarım vesilesi ile tanıştık sanırım. CV’m uzun, yollamaya da gerek görmüyorum. Ayrıntılı olarak tanımak için gazetenizdeki bazı yazar arkadaşlara ya da sokaktan geçen birilerine sorabilirsiniz. Onlar arasında, eskiden birlikte çalıştığımız bazı zevat vardır. Sayın Yiğit Bulut ve Sayın Ardan Zentürk. Tanıştığım Sayın Ersoy Dede kardeşim mesela. TV yayınlarıma geçmişte konuk olmuş Sayın Hüseyin Gülerce, Sayın Mehmet Metiner, Sayın Mustafa Kartoğlu, Sayın Fadime Özkan iyi tanırlar beni.
Burasını geçelim.
Kimliğimle ilgili bir tahminde bulunmuşsunuz: “Solcu veya Sosyalist olabilir” diye.
Tam isabet. Tekzip etmiyorum, tam tersine “İftiharla Teyid” ederim. Solcu ve Sosyalist sayılırım. Gurur duydum. Ama, beni tanıyanlara bırakıyorum, ne kadar “Solcu ve sosyalist olduğumu”.. Övünmeyi sevmem.
“Melanet”le işim olmaz. İddia ettiğiniz gibi “Terbiyesiz bir adam” da değilim. Kayda geçsin diye söyledim. Alındığım için filan değil. Her önüne gelenin söylediğine alınmam.
Gelelim asıl meseleye: Yani, “Yandaş” tanımını/sıfatını sizin için neden kullandığıma.
Ben “Bir fikrin ya da bir siyasetin taraftarı” olmaktan söz etmiyorum. Ben de bir fikrin ve bir siyasi düşüncenin taraftarıyım. Solcu ve Sosyalist’im (isabetle teşhis ettiğiniz gibi). Tarafsız değilim yani. Siz de değilsiniz. Bu bir suç da değil. Ama biz gazeteciler “Yandaş” tabirini, özellikle de bu (ya da başka) siyasi iktidarın devrinde “İktidarı kollayan, iktidar tarafından da kollanan, müsamahaya mazhar olan, iktidara da fevkalade müsamaha gösteren, bunu da sırtı sıvazlanmak maksadı ile yapan insanlar ” anlamında kullanıyoruz.
Eğer bu tâbirden alınganlık duyduysanız, haklısınız. Ağır bir tâbir olduğunu biliyorum. Bunu da bile bile kullanırım zaten. Muhatabımın neler hissettiği kendi sorunudur. Ama, yasal ya da ahlâki açıdan bir suç teşkil etmediğinden eminim. Mesela tutup da, “Terbiyesiz adam” ya da “Mel’un” dememişim. “Yandaş” demişim.
Bu anlaşıldı umarım. Geçelim.
Gelelim , yazınızın başlığına alıp da maalesef benden daha az yer verdiğiniz Aydın Doğan meselesine;
“Amiral Gemisi’nin Kaptanı”nın arkasından hepimiz pek çok şey yazdık. Ben de, Doğan Grubu’nda geçmişte bir süre çalışmış olan ve işlerin içyüzünü bilen birisi olarak, aynı zamanda medyadaki ürkütücü ve utanmazca tekelleşmeyi her zaman (sadece bu iktidar devrinde değil) eleştirmiş biri olarak, kendisi (eski patronlarımdan biri) ile ilgili sert eleştiriler yaptım.
Aydın Doğan ya da herhangi birinin, hangi sıfatı taşırsa taşısın ya da hangi meslekten olursa olsun, geçmişte ya da bugün “Darbeci, Faşist, Demokrasi Karşıtı, Cemaatçi, Terör Yandaşı vb.” kim hangi melanetin içinde bulunmuşsa, gereken kanıtlar ortaya konulmak kaydı ile yargılanması gerektiğini savunuyorum. Sanırım burada hemfikiriz. Yargılanmalıdır. Satış nedeniyle de “yırtmamalı”dır. Tamam mı?
15 Temmuz da dahil olmak üzere darbe girişimine zemin hazırlayan, darbeci mel’unları besleyip büyüten, alkışlayan, bugünlere getiren, onların semirmesine ve palazlanmasına yardımcı olan, sırtlarını sıvazlayan “Ağlak Vaiz” FETO’nun kurmaylığını, sözcülüğünü şakşakçılığını (geçmişte ya da bugün – aldandım diye kıvırmak yok ama) yapan herkes de dahil olmak üzere. Var mısınız?
Başka bir diyeceğim yoktur.
Sizin yazılarınızı ilgi ile takip ediyor ve RS FM Radyosu’nda her sabah yaptığım ve çok izlenen programımda her sabah dinleyicilerime okuyorum. (Şaşırdınız değil mi? Bir solcu ve sosyalist bir sağcı ve yandaş yazarın yazılarını okuyor dinleyicilerine) Evet okuyorum. Bundan sonra da hep okuyacağım.
Aramızdaki “terbiye” farkı bu işte. Biraz da meslek farkı diyelim. Farklı mesleklerdeniz yani. Tanıyamamanız da o yüzdendi , zaten.
Saygı ve selamlarımla, Muhterem..
Gazeteci ZAFER ARAPKİRLİ
""Sosyalizm yandaşı" Zafer Arapkirli'den her türlü melaneti beklerim" diyen Kekeç şöyle devam etmişti:
"Kendisini tanımıyorum, hangi“mecralarda” eğleştiğini ve nihayetinde ne demeye çalıştığını/hangi doğruları savunduğunu bilmiyorum ama yazdığı iki satır yazıyla “tıynetini” ve “karakterini” ele verdiği için, kendisini yüksek sesle kınıyorum ve “terbiyesiz adam” diyorum."
Kekeç'in bu yazısına halen RS FM'de Seyr-ü Sabah programını hazırlayıp sunan Zafer Arapkirli'den yanıt geldi. Arapkirli yanıtını Facebook'tan paylaştı.
İşte o yanıt:
STAR GAZETE YAZARI'NA YANITIM....
PEK MUHTEREM AHMET KEKEÇ BEY,
Beni tanımazsınız. Çünkü Gazeteciyim.
41 yıldır bu zenaatı icra ederim. Dün sosyal medyadaki paylaşımlarım vesilesi ile tanıştık sanırım. CV’m uzun, yollamaya da gerek görmüyorum. Ayrıntılı olarak tanımak için gazetenizdeki bazı yazar arkadaşlara ya da sokaktan geçen birilerine sorabilirsiniz. Onlar arasında, eskiden birlikte çalıştığımız bazı zevat vardır. Sayın Yiğit Bulut ve Sayın Ardan Zentürk. Tanıştığım Sayın Ersoy Dede kardeşim mesela. TV yayınlarıma geçmişte konuk olmuş Sayın Hüseyin Gülerce, Sayın Mehmet Metiner, Sayın Mustafa Kartoğlu, Sayın Fadime Özkan iyi tanırlar beni.
Burasını geçelim.
Kimliğimle ilgili bir tahminde bulunmuşsunuz: “Solcu veya Sosyalist olabilir” diye.
Tam isabet. Tekzip etmiyorum, tam tersine “İftiharla Teyid” ederim. Solcu ve Sosyalist sayılırım. Gurur duydum. Ama, beni tanıyanlara bırakıyorum, ne kadar “Solcu ve sosyalist olduğumu”.. Övünmeyi sevmem.
“Melanet”le işim olmaz. İddia ettiğiniz gibi “Terbiyesiz bir adam” da değilim. Kayda geçsin diye söyledim. Alındığım için filan değil. Her önüne gelenin söylediğine alınmam.
Gelelim asıl meseleye: Yani, “Yandaş” tanımını/sıfatını sizin için neden kullandığıma.
Ben “Bir fikrin ya da bir siyasetin taraftarı” olmaktan söz etmiyorum. Ben de bir fikrin ve bir siyasi düşüncenin taraftarıyım. Solcu ve Sosyalist’im (isabetle teşhis ettiğiniz gibi). Tarafsız değilim yani. Siz de değilsiniz. Bu bir suç da değil. Ama biz gazeteciler “Yandaş” tabirini, özellikle de bu (ya da başka) siyasi iktidarın devrinde “İktidarı kollayan, iktidar tarafından da kollanan, müsamahaya mazhar olan, iktidara da fevkalade müsamaha gösteren, bunu da sırtı sıvazlanmak maksadı ile yapan insanlar ” anlamında kullanıyoruz.
Eğer bu tâbirden alınganlık duyduysanız, haklısınız. Ağır bir tâbir olduğunu biliyorum. Bunu da bile bile kullanırım zaten. Muhatabımın neler hissettiği kendi sorunudur. Ama, yasal ya da ahlâki açıdan bir suç teşkil etmediğinden eminim. Mesela tutup da, “Terbiyesiz adam” ya da “Mel’un” dememişim. “Yandaş” demişim.
Bu anlaşıldı umarım. Geçelim.
Gelelim , yazınızın başlığına alıp da maalesef benden daha az yer verdiğiniz Aydın Doğan meselesine;
“Amiral Gemisi’nin Kaptanı”nın arkasından hepimiz pek çok şey yazdık. Ben de, Doğan Grubu’nda geçmişte bir süre çalışmış olan ve işlerin içyüzünü bilen birisi olarak, aynı zamanda medyadaki ürkütücü ve utanmazca tekelleşmeyi her zaman (sadece bu iktidar devrinde değil) eleştirmiş biri olarak, kendisi (eski patronlarımdan biri) ile ilgili sert eleştiriler yaptım.
Aydın Doğan ya da herhangi birinin, hangi sıfatı taşırsa taşısın ya da hangi meslekten olursa olsun, geçmişte ya da bugün “Darbeci, Faşist, Demokrasi Karşıtı, Cemaatçi, Terör Yandaşı vb.” kim hangi melanetin içinde bulunmuşsa, gereken kanıtlar ortaya konulmak kaydı ile yargılanması gerektiğini savunuyorum. Sanırım burada hemfikiriz. Yargılanmalıdır. Satış nedeniyle de “yırtmamalı”dır. Tamam mı?
15 Temmuz da dahil olmak üzere darbe girişimine zemin hazırlayan, darbeci mel’unları besleyip büyüten, alkışlayan, bugünlere getiren, onların semirmesine ve palazlanmasına yardımcı olan, sırtlarını sıvazlayan “Ağlak Vaiz” FETO’nun kurmaylığını, sözcülüğünü şakşakçılığını (geçmişte ya da bugün – aldandım diye kıvırmak yok ama) yapan herkes de dahil olmak üzere. Var mısınız?
Başka bir diyeceğim yoktur.
Sizin yazılarınızı ilgi ile takip ediyor ve RS FM Radyosu’nda her sabah yaptığım ve çok izlenen programımda her sabah dinleyicilerime okuyorum. (Şaşırdınız değil mi? Bir solcu ve sosyalist bir sağcı ve yandaş yazarın yazılarını okuyor dinleyicilerine) Evet okuyorum. Bundan sonra da hep okuyacağım.
Aramızdaki “terbiye” farkı bu işte. Biraz da meslek farkı diyelim. Farklı mesleklerdeniz yani. Tanıyamamanız da o yüzdendi , zaten.
Saygı ve selamlarımla, Muhterem..
Gazeteci ZAFER ARAPKİRLİ