Zafer Algöz o konuya açıklık getirdi: Yaptığı eleştiri değil hakaret! Ayça ayıp etti!
Usta oyuncu Zafer Algöz, Hürriyet'ten Sinem Vural'ın sorularını yanıtladı.
23 Şubat'ta vizyona giren 'Görevimiz Tatil' filminin başrol
oyuncusu Zafer Algöz, Hürriyet Gazetesi'nden Sinem Vural'ın
sorularını yanıtladı. Algöz, Arif V 216 filmi vizyondayken Ayça
Tekindor'la yaşadığı polemiğe de açıklık getirdi.
Sinem Vural’ın o röportajı:
Yaptığı eleştiri değil hakaret! Ayça ayıp
etti...
Koyu Beşiktaş taraftarı olduğunuzu herkes biliyor.
Önce en güncel konudan, Bayern Münih-Beşiktaş maçından
başlayalım.
- Maç 15’inci dakikadan sonra koptu. Çünkü Şampiyonlar Ligi’nde,
bir takım 10 kişi kaldığı andan itibaren durum zorlaşır. Hele bir
de Bayern Münih gibi büyük bir takım karşısındaysa... 11 kişi
oynasaydık, Bayern’i çok zorlardık. Talihsiz bir kırmızı karttı.
Sağlık olsun ama, iki yılda Şampiyonlar Ligi’nde çok önemli işler
yaptı sonuçta Beşiktaş. Şu ana kadar yaptıklarından ötürü bir
Beşiktaşlı olarak yönetimine, Şenol Hoca’ya, futbolculara helal
olsun diyorum.
Ona rağmen rakibiniz maçı son anına kadar bırakmadı, farklı
galibiyet aldı.
- Onlar da işi şansa bırakmak istemedi çünkü... Biliyor ki İstanbul
atmosferi onlar için zorlu olacak. O yüzden de ilk maçta fırsatı
bulmuşken fark yapmaya gittiler. Doğalı da budur. Profesyonellikte,
belli bir farktan sonra oyunu yavaşlatıp tempoyu düşürürsen, bu
resmen rakibe hakarettir. Tam tersine sürekli golü kovalayacaksın.
Maçta defansa kapanıp insanları yıldırabilirdi Beşiktaş. Oyun
seyrinin keyfi kaçabilirdi. Onlar da kolaya kaçmadılar. Böyle bir
şey yapmadıkları için de gurur duydum. Önemli olan bundan
sonrası.
“SABAH BESİM, ÖĞLEN SITKI OLAMAM” DEDİM ÇEKİM
ERTELENDİ
“Görevimiz Tatil”e gelelim. Bu kez Sıtkı Mutlu olarak
göreceğiz sizi. “Cimri” dediler karakter için, “ailesini tatile
bile götürmüyor” dediler ama bildiğiniz sıradan vatandaş Sıtkı
Mutlu...
- Sıradan vatandaşı cimri diye mi nitelendireceğiz yani? Adamın
ailesini tatile çıkaracak ekonomik gücü yok ki. Kuru temizlemecide
çalışıyor. Karısı ev hanımı. Bu adam kirada oturuyor, küçük bir işi
var, iki de çocuk okutuyor. Kendimi Sıtkı’nın yerine koyuyorum,
adamın sinekten yağ çıkarması lazım, başka yolu yok. O yüzden
tatile görev gözüyle bakıyor. Belki de sorun bizde...
Hangi anlamda?
- Tatile lüks gözüyle bakıyoruz ama aslında bir ihtiyaç.
Sıtkı da bir çözüm buluyor sonunda ama...
- Bu ekonomik zorlukta bari karavanla gidelim Antalya’ya diyor.
Onun da ucuzunu seçmeye çalışıyor. Yolda, zeytinliklerin imara
açılıp açılmaması konusunda tartışma yaşanan bir köye de uğruyor ve
o tartışmada taraf oluyorlar. O bölüm senaryoda beni en çok
etkileyen noktalardandı. Bu arada “Arif v 216”dan bir hafta sonra
başladık “Görevimiz Tatil”in çekimlerine. Aslında boş günlerimde
başlamak istiyorlardı ama “Sabah orada Besim Bey, öğlen burada
Sıtkı Bey olamam” dedim. O kadar yetenekli oyuncu değilim, ikisi
birbirinden ayrılmalı diye düşündüm (gülüyor).
Eski dostunuz Demet Akbağ ile sonunda aynı filmde
buluştunuz...
- Demet’le oynama fikri etkileyiciydi gerçekten... “Türkiye’de
beğendiğim kadın komedyenler Demet Akbağ, Yasemin Yalçın, Demet
Evgar” demiştim, yanlış anladılar. Kıymetli buluyorum bu isimleri.
Oynadıkları zaman tipi karakter haline getiriyorlar. Onların bir
alt hatta iki alt kuşağında da komediyi oynayan, deneyen
arkadaşlarımız var. Onlara da saygı duyuyorum. Yoksa kimsenin
yaptığı işe ve beğenilerine karışmam. Benim haddim değil.
Bir anlamda Demet Akbağ’ı çağırdınız yani.
- Çünkü Demet benim gençlik yıllarımdan arkadaşım. Erkan Can, Olgun
Şimşek, o, çocukluk arkadaşlarıyız. İstanbul’a gelince ilk Olgun ve
Demet’i tanıdım. Erdal ve Gürdal Tosun kardeşlerimizi kaybettik.
Bunca zaman niye hiç birlikte çalışmamışız, ona biz de
şaşırdık.
Film aile içi iletişimsizliğe de değiniyor, çevre
hassasiyetine de...
- Twitter’da okudum. Beşiktaş’ta 8 saat elektrik kesilince bir genç
kız şöyle yazmış: “Beşiktaş’ta elektrik yok, internet de yok.
Annem, babam ve kardeşimle aynı salondayız. Hepsi çok iyi
insanlarmış!” Şimdi sadece parmaklar çalışıyor. Artık buna bağımlı
hale geldik. Memleketin gündeminde bir şey oldu mu, acil bir durum
var mı, elimiz hep telefona gidiyor. İnşallah filmimiz Türkiye’de
doğanın korunmasına, zeytin ağaçlarına sahip çıkılmasına,
kadınların sadece evde iş yapmaktan ibaret olmadıklarını
anlamalarına vesile olur. Belki karavan kültürüyle tatil yapmanın
imkanlı olduğu da anlaşılır böylece. Ama iş seyircide biter.
Hayırlı olsun.
AĞIR VASITA DAHİL HER TÜRLÜ ARACI İYİ
KULLANIRIM
Hep pilot olmak istediğinizi belirtirdiniz ama
öğrendim ki otobüs, kamyon falan kullanabiliyormuşsunuz. Filmde de
karavan size emanetmiş.
- Ağır vasıta dahil her türlü aracı çok iyi kullanırım. Otobüs,
kamyon, TIR... Gençlikte böyle deneyimlerim oldu. Rahmetli
Selahattin eniştemizin yolcu otobüsünü bile kullandım. Yozgat ile
ilgili bir film yapmıştık, orada da belediye otobüsünün
direksiyonundaydım. Konservatuvarda öğrenciyken, okulun otobüs
şoförü Yunus abi kapris yapar da gelmezse, otobüsü kaçırır, gereken
kostümleri ben alır gelirdim. O yüzden burada karavanı kullanmak
çocuk oyuncağı gibi geldi.
Gençlikte biraz serseri miydiniz?
- Otobüsü kaçırmak işin esprisi. Yunus abi otobüs kullandığımı
bildiği için bozmuyordu beni (gülüyor).
Bu anıları bir kitapta toplar mısınız?
- Başka hikayeler yazdım. “Haşırt Dı Bilekbord” kitabımı geçen sene
yayınladık, 12 baskı yaptı. Çok şaşırtmıştı o beni. Çünkü bu kadar
çok beğenilip okunacağını tahmin etmemiştim. Bazı hikayeler o
kitaba sığmadı. İkincisini yazmam için ısrar gelince harekete
geçtim. İlk iki kitabımın isim babası Cem Yılmaz, buradan ona da
teşekkür ediyorum.
ALMANLAR İZLERKEN KAFAYI YEDİLER
Şahan Gökbakar’ın yorumu espriliydi ama siz belli ki Ayça
Tekindor’a kırılmışsınız.
- Şahan’la tanışmıyoruz zaten. Kimse kusura bakmasın, eleştiri adı
altında yapılan bir saygısızlık var ortada. İyi bir film “Arif v
216”. Almanlar “Türkiye’de böyle film yapılıyor mu” dediler,
izlerken kafayı yediler. Almanca altyazıyla ağızları açık izlediler
filmi. Kendi sinemamız adına hoşuma gidiyor bu. Acımasızca
eleştirildiğinde de dayanamıyor yanıt veriyorum. Belki hep susmak
en doğru olanı. Bazıları da diyor ki sen Cem Yılmaz’ın avukatı
mısın? Ben kendi işimin avukatıyım. Hangi filmin içinde olursam
olayım, arkasında dururum. Bu filmin de arkasındayım. Elbette
eleştiri yapabilirsin ama hakaret edemezsin.
ÇOCUKLAR CAN BEY’İN DE ÜÇ KiTABI VAR, ALIN AYIP
OLMASIN
Kitapların isim babası Cem Yılmaz, edebi rakibiniz
Can Yılmaz...
- Can Yılmaz ile edebi bir rekabetimiz var, doğru. O da
“Dostluğumuz baki ama edebiyat dünyasında pasta çok küçük, orada
rakibiz” diyor. Geçen hafta Ankara’da iki imza günü yaptık. İkisi
de 8’er saat sürdü. Selfie çektirmeye alışığım da şimdi yeni bir
trend çıkmış. “Bir de sen çek” diyorlar. Kitap imzala, cıks cıks,
sonra sen çek cıks cıks...
İmzalarda hangimiz daha ünlüyüz muhabbeti oluyor
mu?
- Genelde benim tarafta yoğunluk, Can tarafında seyreklik olursa
“İstersen buradan sana bir-iki okur gönderirim” diyorum. Hatta
“Çocuklar Can Bey’in de üç kitabı var, bir tane alın da ayıp
olmasın” diye takılıyorum. Can hoca benden daha iyi yazardır. Çok
fazla konuşmayan ama çok iyi yazan bir kalemdir. Müthiş bir gözlem
gücü vardır. O yüzden kalemini ve tarzını çok severim.
Ayça Tekindor’un yaptığı “Arif v 216”yla ilgili
olumsuz yoruma, “IBAN yolla, paranı iade edeyim” tweet’iyle
karşılık verdiniz. Şahan Gökbakar da “Kayhan” için ödediği bilet
parasını isteyen birine “O işlere Zafer abiniz bakıyor” diye
karşılık verdi. Artık beğenmediğimiz her film için size mi
başvuruyoruz?
- Herhangi birine kalkıp da böyle bir şey söylememiştim şimdiye
kadar. Ayça’yı tanıdığım için o yanıtı yazdım. Çünkü “Televizyon
Çocuğu” ve “Zaga” döneminde üç sene birlikte çalıştık. Elimizde
büyüdü diye bir deyim vardır ya, öyle...
O zaman gencecik bir kızdı, bir müzik kanalında keman çalıp sunum
yapıyordu. Bizim ekibe dahil olmak istedi, arkadaş olarak aramıza
aldık. Bir insanın herhangi bir işi beğenmeme hakkı elbette var.
Ama o yanıtı birçok köşe yazarı yanlış anladı. “Eleştiriye açık
değil” dediler benim için. Sinema eleştirmenleri bile “Eleştiriye
böyle yanıt verilmez” dedi.
Beni bir tek Hıncal Uluç anladı. Ona teşekkür ediyor, ellerinden
öpüyorum.
Sorun neydi peki?
- Birincisi bu eleştiri değil, hakaret! “Hayatımda gördüğüm en kötü
film” diyor. “Gitmeyin, zamanınıza yazık” diyor. O kadar emek
verilmiş bir iş... Bu, harcanan emeğe saygısızlıktır. Kimsenin işi
için bunu demezsin. Ayça gibi tanıdığım birinin böyle yapmasına
bozuldum. Sıradan biri olsa, “En kötü film buysa bunu ilk sıraya
koy, altına dört tane daha yaz. En beğendiğin beş tanesini de yaz
ki sinema konusunda bilgini, görgünü görüp ona göre yanıt verelim”
derdim. Tanıdık biri olduğu için bunu söyledim.
Meselenin bir de şu boyutu var. Filmin bileti ayın 1’inde çıktı,
5’inde gösterime girdi. İlk gün gitmiş, filme 13.30’da girmişsin.
15.30’da çıkmış ve 15.36’da bu tweet’i atmışsın. Demişsin ki ilk
vuran ben olayım! Çok ayıp bu. Vefasızlık; arkadaşlığa yapılan bir
ayıp. Gerçekten böyle bir düşüncen varsa şahsi olarak bana mesaj
at. Öper başıma koyarım. Bu bir eleştiridir. Sosyal medyada
herkesin önünde bu lafı edersen, ben de böyle bir laf
ederim.
Kaldı ki ben bunu ne hakaret, ne eleştiriye tahammülsüzlük
anlamında söyledim. Şahan’ın da niye “Bu işlere Zafer Algöz abimiz
bakıyor” dediğini açıkçası anlamadım.
MURAT ŞEKER (Yönetmen)
FİLMİMİZE GÜVENİYORUZ KARDEŞİM
Senede bir komedi filmi çekiyorsunuz.
- Çalışkan insanın dramı bu. Diziyi yaptık, filmi yaptık.
“Çakallarla Dans 5”in senaryosu yazılıyor bir yandan. Üretmeyen
insan ne yapar hiç bilmiyorum.
İki nokta dikkatimi çekti. “Görevimiz Tatil” yaz
aylarında çekildi, şubatta vizyona girdi. İkincisi; alışılagelmiş
oyuncu kadronuzdan sadece üç kişi bu filmde yer aldı.
- Şubat ayında gösterime girmemizin nedeni sinema anlamında yüksek
sezon olması. Ayrıca bu kapalı havada insanların içini açmak
istedik. İkincisi “Çakallarla Dans” serisi dahil yedi yılda 4 film
çekince, yeni bir ekip kurma ve düzene geçme vakti geldi diye
düşündüm. Hakan Bilgin, Yılmaz Gruda ve Filiz Ahmet hariç ekip
yeniydi. Yeni bir enerji yarattık.
Rekabetin büyük olduğu komedi alanında yeni bir film çekmek, şu
dönem için riskli değil miydi?
- Filmimize güveniyoruz kardeşim. Bazen proje güzeldir, bazen doğru
oyuncular vardır. Bizim projemiz de ekibimiz de güzel. Teknik
ekibimiz aynı... Yine Moğollar, Bedük & Sabahat Akkiraz remiksi,
Levent Yüksel, Sezen Aksu var. Laf olsun diye bir film yapmadık.
Film kendi hikayesini yazacaktır, ona inanıyorum.