YURTDIŞINDAKİ FESTİVALLER TÜRK JÜRİLERİNİ UTANDIRMAYA DEVAM EDİYOR!
Geçen yıl Altın Koza'dan eli boş dönen MAR filmi İskenderiye'de büyük ödülü kaptı. Türk jürilerinin film değerlendirmeleri hatalı mı? Murat Tolga Şen yazıyor.
Geçtiğimiz haftaların en çok konuşulan sinemasal meselesi İsmail
Güneşin "Ateşin Düştüğü Yer" filminin Montrealden büyük ödülü
alarak dönmesiydi. Türk sinemasının yurtdışında ödül almasına
alıştık ama ilginç olan, bu filmin geçtiğimiz yıl Altın Portakalda
ön jüri barajını dahi geçememiş olmasıydı.
Medya da işin üzerine gidince Altın Portakal ön jürisi ve hatta
Türkiyedeki tüm festivallerin jürilerinin tartışmalı kararları
epey bir sorgulanır oldu. "Ben yaptım, oldu" gibi anlaşılacak
yüzsüz açıklamalardan sonra konu bir şekilde kapandı derken bir
bomba da Mısırda patladı. Geçen yıl Adana Altın Kozada yarışan
ancak festivalden ödülsüz dönen Caner Erzincan filmi "Mar", 28.
İskenderiye Uluslararası İskenderiye Film Festivalinde büyük ödül
kazandı.
Her jürinin değerlendirme duygusallığı farklıdır ancak filmlerin
sinema olma hali sabittir. "Mar"ı geçtiğimiz yıl Adanada
izlemiş, bir ilk yönetmenlik denemesi olmasına rağmen oldukça olgun
ve güçlü bir sinema eseri olarak değerlendirmiştim. Hiç bir ödüle
layık görülmemesine ise oldukça şaşırmıştım. Hele de Eylül gibi ham
film israfı bir işin "en iyi yönetmen" ve "en iyi kurgu" ödüllerini
alabilmesi gibi skandal sonuçlardan sonra...
Yavuz Turgulun unutulmaz filmi "Aşk Filmlerinin Unutulmaz
Yönetmeni" filminde yılların melodram yönetmeni Haşmet Asilkan
hayatını adayarak bir sanat filmi çeker ancak kimselere
yaranamaz. Filmin finalinde asistanına sorar "neden olmadı"? diye,
asistanı cevap verir "çünkü sen kulüpte değilsin ağabey"...
Hatır, gönül, eş, dost gözeterek verilen ödüller ve sırf kulübe üye
olmadığı için dışarıda bırakılanlar... Caner Erzincanda dışarıda
bırakılanlardan ancak takdir duygumuz dışarıdan tetiklendiği için
yeni filmini çektiği vakit bambaşka bir kucaklaşma yaşayabilir.
Samimiyetsizliğimiz acı verici... Ama artık o yanlış hesaplar
dünyanın önemli festivallerinden dönüyor, kangren olmuş meseleler
açığa çıkıyor.
Yavuz Turgulun Türkiyenin sineması üzerine 22 yıl öncesinde
yaptığı tespitler güncelliğini koruyor. Öncesi için yapılacak şey
sadece özür dilemek ancak hileli tartılardan da sıkıldık! Bundan
sonrası için dikkatli olunması dileğiyle...
Tolga Murat Şen/Medyaradar