YUNAN SAHNELERİNDE BİR TÜRK YILDIZ!
Her şey bir gün, Antenna televizyonunun Fide Köksal'ın kapısını çalmasıyla başladı ve...
Yunanistan'da katıldığı 'Fame Story' yarışmasında ünlenen ve aldığı sayısız teklif üzerine Atina'ya yerleşen Köksal'la kariyer yolculuğunu konuştuk.
Siyaset bilimi okurken nasıl oldu da konservatuvara girmeye karar verdiniz?
İzmir’de doğdum, büyüdüm. Marmara Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler okumak için İstanbul’a geldim. Ama içimde hep müzikle ilgili bir şeyler yapmak vardı. Ben de İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzikal bölümüne girdim. 3. sınıftayken Yunan Antenna televizyonu (ANT) seçme yapmak için İstanbul’daki konservatuvarlara geldi. ‘Fame Story’ yarışmasının dördüncü sezon programına iki Türk oyuncu arıyorlardı. Beni ve Onur arkadaşımı seçtiler. Kalkıp Yunanistan’a gittim.
Yarışma için Yunanistan’a giderken, oraya temelli yerleşeceğinizi biliyor muydunuz?
Hayır. Yarışmanın bu kadar ilgi göreceğini tahmin etmiyordum çünkü. Ne de olsa Türksünüz ve bir önyargı vardır diye düşünüyorsunuz. Ama öyle olmadı, herkes çok sıcaktı bana karşı. İki ay kaldığım yarışmada tanınınca, baktım teklifler geliyor, ben de burada kalıp şansımı deneyeyim dedim. Beş yıldır orada yaşıyorum.
Beş yıldır orada yaşadığınıza göre Yunanistan’da Türk olmanın nasıl olduğunu tarif edebilirsiniz belki.
Yunanistan’da Türk olmak güzel bir şey çünkü insanların merakı çok fazla. Türk insanı nasıldır, nasıl yaşar, ne yer ne içer, ne giyer, nasıl müzikleri dinler bilmek istiyorlar. Dolayısıyla bana ilgi çok büyüktü. Bir de ben orada yaşayan, onların dilini konuşan tek Türk sanatçıyım. Dolayısıyla bana karşı sempatileri var. Beni sahiplendiler artık.
Peki ilerisi için ne öngörüyorsunuz? Seneler sonrasını düşündüğünüzde, 50 yaşına gelmiş ve hâlâ Yunanistan’da yaşayan bir Fide geliyor mu gözünüzün önüne?
Yok, hayır. Çünkü hem özlüyorum burayı hem de aynı zamanda şarkı sözü yazarıyım ben. Şarkıları kendi dilimde yazıyorum. İngilizce ve Yunanca da yazıyorum ama insan kendini en rahat kendi dilinde ifade ediyor. Memleketimi, buranın insanını, sıcaklığını, İstanbul’u, İzmir’i özlüyorum. Burada da daha fazla tanınmaya başlasam iyi olur diye düşünüyorum. (Gülüyor) Bunun için Türkiye’de konserler veriyorum. 1 ve 2 Temmuz’da Gökçeada’da, 3 Temmuz’da Cunda’daydık. Beni ve ekibimi çok güzel ağırladılar, böylece orkestradaki Yunan müzisyenlerimize bir kez daha Türk halkının misafirperver yanını kanıtlamış olduk. Yarın İzmir Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi konserim var ve çok heyecanlıyım. Bir İzmirli olarak İzmir’de vereceğim ilk konser olacak, umarım dostlarım ve hemşerilerim bizleri yalnız bırakmaz.
Yunanistan’ın en çok izlenen programlarından ‘Stin Ygeia Mas’a (Şerefimize) katıldınız.
Evet. Dido Sotiriu’nun ‘Benden Selam Söyle Anadolu’ya’ kitabından uyarlanan ‘Matomena Homata’ (Kanlı Topraklar) dizisi nedeniyle katıldım. O dizi için oyuncu seçimi yapılıyordu. Beni aradılar, ‘Siz Yunanca konuşuyorsunuz, şarkı da söylüyormuşsunuz’ dediler. Dinlediler önce, hoşlarına gidince bana soundtrack albümünde iki tane şarkı seçtirip söz yazdırdılar. Ben de ‘Dertli Topraklar’ ve ‘İzmirli Yarim’ diye iki şarkı yazdım ve seslendirdim. Rol de yazdılar onun üzerine, dizide de yer almış oldum böylelikle. Çok büyük bir besteci Mimis Plessas ile tanıştım. 87 yıllık ömründe 400’e yakın albüme imza atmış, 200’e yakın sinema filmine müzik yapmış birisi. Şarkıları hiç Türkçe okunmamış daha önce. Ben de neden beraber yapmayalım dedim. 10 tane şarkı yazdım, ‘Köprüler’ isminde bir albüm yaptık. Hem Türkçe, hem Yunanca şarkılardan oluşuyor.
Yunanca öğrenmeye başladığınızda şarkıları nasıl ezberlediniz? Yunanca çok karmaşık bir dil çünkü.
Şarkılarla öğrendim Yunancayı. Ezber yapmadım hiç. Zaten ortak kelimelerimiz çok fazla ve birbirimizi ifade etme şeklimiz birbirine çok benziyor. Yüzlerce yıl birlikte yaşamışız ve onların bizden, bizim onlardan aldığımız birçok deyim var.
Programlarınızda ne tarz müzik söylüyorsunuz?
Etnik ve geleneksele yakın. Eski İzmir şarkıları, ortak şarkılar veya benim kendi yazdığım şarkılar olabiliyor. Bazen Türk sanat müziğinden de örnekler veriyorum. Hepsini bir arada barındıran geniş bir yelpaze sunuyorum.
Yeni albüm ne zaman gelecek?
2012’nin ilk çeyreğinde sanırım. İki şarkımın yer aldığı ‘Matomena Homata’ ve ilk solo albümüm ‘Köprüler’ Türkiye’de piyasaya çıkmamıştı ama bundan sonraki albümüm hem Türkiye’de, hem Yunanistan’da piyasaya çıkacak. Beni daha fazla ifade edecek albümler yapmayi hedefliyorum. İnanılmaz bir Sezen Aksu hayranıyım ve onunla çalışmayı çok istiyorum.
Türkiye’de Yunan müziğini takip eden ciddi bir kitle olmasına rağmen Yunan sanatçılar pek gelmiyor. Örneğin Anna Vissi; neredeyse konser vermediği yer kalmadı ama iki adım ötedeki
Türkiye’ye bir türlü gelmiyor. Başka örnekler de verilebilir elbette. Neden gelmiyorlar sizce, ne yapmak lazım?
Geçen hafta İstanbul Belediyesi kent orkestrası geldi Atina’ya, Türk sanat müziği dinledik. Katılım azdı ve gelenlerin hemen hemen hepsi Türk’tü. Ben bunu duyuru eksikliğine bağlıyorum. Belki her iki tarafta bir dernek kurulmalı ve bu iki dernek beraber çalışmalı. Ben şarkı söyleyen biri olarak hem Türkiye’nin hem Yunanistan’ın her yerine gidip şarkı söylemeyi isterim. Ama bunu tek başıma yapamam, bunu organize edecek kurumlar olmalı. Anna Vissi de bir şekilde buraya gelip şarkı söylemek ister, neden istemesin? Kimse buraya Türkiye diye gelmiyor değil bence. Özellikle İstanbul’a gelmeyi çok istiyorlar, çok merak ediyorlar çünkü.
Peki Yunanistan’da Türk müziğinin durumu nedir?
Orada Türk müziği çok seviliyor. Örneğin çok fazla Türkiye göçmeninin olduğu Selanik’te Türk geceleri düzenleniyor. Kavala ve Gümülcine’den de gelenler oluyor bu etkinliklere. Yunan olup da Türk müziği çalan gruplar da var. Müziğimize ilgi duyuluyor ama koordinasyon ve iletişim eksikliği var.
İpek İzci/ Radikal