Yüksel Aytuğ'dan reyting yazısı: Kumanda da kader de o 2 bin kişinin elinde!
Sabah yazarı Yüksel Aytuğ, neyi izleyip neyi izlemeyeceğimize kanal yöneticileri, yapımcılar, reklam verenler değil; 2 bin küsur 'sıradan' kişinin karar verdiğini yazdı.
Bir dizinin, yarışmanın, ya da programın hayatta kalabilmesi Türkiye genelinde seçilmiş 2 bin küsür kişinin elinde...
O 2 bin küsür kişi, tüm Türkiye adına hem neyi izleyip neyi izleyemeyeceğimize karar veriyor hem de 5 milyar dolarlık reklam pastasının kimlere dağıtılacağına...
O 2 bin küsür kişi kim mi?..
Tabii ki evlerinde reting ölçüm cihazı konulan kişiler...
Sabah yazarı Yüksel Aytuğ, işte o 2 bin küsür kişiye seslendi ve sorumluluklarını hatırlattı.
İşte Yüksel Aytuğ'un o yazısı:
REYTİNGLER NASIL ÖLÇÜLÜYOR?
Aslında ekranda neyi izleyip neyi izlemeyeceğimize kanal yöneticileri, yapımcılar, reklam verenler değil; 2 bin küsur 'sıradan' kişi karar veriyor. Onlar reyting ölçüm sisteminin seçilmiş denekleri. Evlerinde 'peoplemeter' denilen ölçüm cihazları var.
Ailenin her üyesi, o uzaktan kumandaya benzer alette bir tuş olarak temsil ediliyor. Ekran başına geçtiklerinde o tuşa basıyorlar. Sisteme gönderilen sinyal o sırada o evdeki deneklerin neyi, ne kadar, ne zaman izlediklerini belirliyor.
Sonra Türkiye'nin dört bir yanından gelen o sonuçlar birleştirilip reyting verisine dönüştürülerek, her sabah saat 10.00'da kamuoyu ile paylaşılıyor. Reklam veren de o verilere bakarak hangi yapıma reklam verip hangisine vermeyeceğini kararlaştırıyor.
ASLINDA NELERE KARAR VERİYORLAR?
Reklam ve sponsor bulan, ekran yaşamını sürdürüyor, bulamayan çöpe gidiyor.
Aslında seçilmiş o 2 bin küsur kişi, sadece bu ülkenin televizyon tercihlerine yön vermiyor; kültürünü, sanatını, yaşam felsefesini, hayata dair talep ve beklentilerini, ekonomik açıdan neyin üretilip nereye yatırım yapılacağını da biçimlendiriyor. Yani zannettiklerinden çok daha büyük bir sorumlulukları var. Var da, acaba bunun farkındalar mı; işte orası biraz meçhul.
5 MİLYAR DOLARLIK REKLAM PASTASINI BÖLÜŞTÜRÜYORSUNUZ!
Şimdi sözüm o 2 bin küsur kişiye...
Nasıl seçildiğinizi, neye göre kategorize edildiğinizi kesin hatlarıyla bilmiyorum. İnşallah istatistik biliminin temel kuramlarına göre seçilmiş, Türkiye'nin tamamını ifade eden bir 'panel' olarak konumlandırılmışsınızdır.
Dedim ya; sorumluluğunuz çok büyük. Aynı zamanda 5 milyar dolarlık bir reklam pastasının bölüşümünde, bıçağı elinde tutan da sizsiniz.
NELER YAPMALISINIZ?
Öyleyse 'görevinizi' büyük bir ciddiyet ve sorumluluk bilinci içinde yapmak boynunuzun borcu. Örneğin, mutfağa su içmeye gittiğinizde kumanda aletinizde 'çıkış' yapıp ekranın önüne yeniden döndüğünüzde 'giriş' yapacaksınız.
Sabah kumandanızı 'açık unutup' gece yatarken kapatmayacaksınız.
Olur ya, birileri sizi kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmaya kalkabilir.
Tercihlerinizi hiçbir telkine, dayatmaya ya da vaade kapılmadan tamamen 'kişisel beğeninize göre' yapmalısınız.
TENCERE TAVA KARŞILIĞI KUMANDANIZI KİRAYA VERMEYİN
(Unutmayın, bu ülkede reyting ölçüm sistemi tam üç kez benzer iddialar nedeniyle sekteye uğramıştı. Elinde hediyelik tencere tavalarla deneklerin kapısına dayanıp 'Bizim programı izlerseniz, bunlar sizin' diyen yapımcılar, sunucular olduğu iddia edilmişti.)
Siz... O 2 bin küsur kişi... Hayatımız, parmaklarınızın ucunda... Bilesiniz...