YOKSA HER ŞEY İKTİDARI KAPTIRMAMAK İÇİN Mİ?
Memleket kaç gündür neden yanıyor, yıkılıyor? Medyaradar yazarı Murat Tolga Şen'den üzerinde düşünülmesi gereken bir komplo teorisi&...
Eylemlerin öncesinde bir yazı yazmış ve Başbakanın neden bu kadar uzlaşmaz bir tutum takındığını, toplumun önemli bir kesiminin açık yarası olan Gezi Parkı meselesinde, insanları rahatlatmak yerine “Oraya AVM yapacağız, rezidans yapacağız. Siz ne yaparsanız yapın biz karar verdik, yapacağız!” gibi beyanlarla neden iyice gergin bir ortam yarattığını anlamadığımı kaleme almıştım.
Artık anlıyorum. Bugün Vatan gazetesinde okuduğum bir “erken seçim” yazısı ile kendime geldim. Eylemlerin başlaması, büyümesi ve şiddet içeriğine kavuşması belki de başından beri planlanmış bir şeydi. Böyle bakınca yaşananlar Başkanlığa giderken Başbakanlıktan olmak üzere olan bir muktedirin kendi halkını ezerek gerçekleştirdiği bir manevra gibi algılanabilir.
Vatan gazetesinin bugünkü haberinde Ak Parti’nin olası bir erken seçime hazır ve hevesli olduğu belirtiliyor ancak benim asıl dikkatimi çeken paragraf şu;
“3 Dönem Kuralı ne olacak? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve çok sayıda bakanla beraber yaklaşık 75 kişi parti tüzüğünde yer alan “ 3 dönem kuralı” gereği seçimlerde aday olamıyor. AK Parti, erken seçim durumunda bu kuralı değiştirmeyi göze aldı. AK Parti’li bir yetkili, “Uluslararası bir komplo varken tüzüğün hükmü mü olur?” dedi.”
Anladınız mı? İnsanlar yaralandı, öldü, camlar kırıldı, dükkanlar kepenk indirdi, memleket günlerce uyumadı. Neden olduğunu anladınız mı?
Anlamak için çok da mantıksız gelmeyecek bir fikir yürütme yapalım;
Başbakan ABD’ye gitti ve Obama’dan beklemediği tepkiler aldı. Giderek pervasızlaşan hükümdar tavırları ve Suriye cephesindeki El Kaide’ci örgütlere yaptığı destek yüzünden ona verilen açık çek geri alındı. Başkanlık rejimini unutması, AB’ye entegre olmaya çalışan demokratik toplum yapısında buna gerek olmadığı söylendi vs. Çünkü Obama kendisinin gel-gitli yanar-döner haline artık güvenmiyor. Bu yüzden de cemaatle "ne olacak bu Erdoğan'ın hali, onunla devam etmesek mi?" şeklinde istişarelerde bulunuyor. Erdoğan dışarıdayken Arınç ve Gül'ün demeçleri yakında bir cemaat vs. Erdoğan savaşının çıkacağını işaret ediyor.
Başbakan bunları bilerek manevra yapıyor. Memlekete döndü ve Gezi parkı meselesini kendi işine geldiği gibi kullandı. Halkı sinirlendirecek beyanlardan hemen sonra dozerler Gezi Parkı’na girdi. Orada toplaşan üç-beş eylemciye aşırı güç kullanıldı, çadırları yakıldı vs. Eylem iktidar tarafından provoke edilerek şiddet içeriğiyle diğer şehirlere yaygınlaştırıldı. Başbakan bu esnada biraz dolandı, hava aldı, eylemin tüm taraflarını germeye devam etti ve geldi. Ayağının tozuyla muhteşem bir tribün konuşması yaptı ve bir kez daha mağdur edilen mağrur savaşçıyı oynadı. “Dışarıdan destek var, bu bir uluslararası komplo" dedi. Savaş zamanı ordunun başında durmak şarttır. Bu bahaneyle parti tüzüğü değişecek, Recep Tayyip Erdoğan zor zamanlarda ülkesinin başında duran başbakan olarak ondan bekleneni yapacak ve kendi mitini sağlamlaştıracak.
Aksi takdirde gerçekleşmesi imkansız bir başkanlık hevesi yüzünden kendi kendini ıskartaya çıkarmış olacaktı. Seçmen olan halkın çoğu bu bahaneye inanacak, ses çıkarmayacaktır. Ak Parti alternatifsizliği yüzünden önümüzdeki seçimlerden de kuvvetle muhtemel birinci parti olarak çıkacak ve kaptanı kimse o başbakanımız olacak. Yani tüm yangın-yıkım yine onun işine yaradı.
Abarttım belki de ama böyle bir şey olma ihtimali var mı?
Sonuçtan sebebe doğru gidersek mümkün görünüyor. Öyle olmasa bile bu, ABD gezisinde hediye edilen "Diktatörlüğün Psikolojisi" kitabıyla işaret fişeği atılan olası bir Beyaz Saray destekli cemaat - Ak Parti savaşında krizi fırsata çevirmek değil de nedir!
MURAT TOLGA ŞEN – [email protected]