16 Şub 2012 08:56 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:20

"YOK MU BU ÜLKEDE KORKMUYORUM LEN DİYE BAĞIRACAK BİR BABAYİĞİT"

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, başta kendisi de dahil olmak üzere bu ülkenin tüm korkaklarına neler söyledi?

Ey siz: Bu ülkenin korkakları
BU yazı size, sizlere yazılmıştır.

O sizlerin biri de benim...

Hatta en korkak olanı. Türbanlı, türbansız cesur üç beş kadına vekâletname verip kümesine çekilen, cılız ve pespaye birkaç “Bravo” ile iktifa eden ben...

Ben de o korkaklar sürüsünden biriyim.
Bugün sizlere, bizlere bir “korkaklık”, “yüreksizlik potpurisi” hazırladım.
Okuyun bu “korku” tweet’lerini, ayna gibi suratınıza tutun, nakledilmiş yeni yüzünüzü ilk defa seyredin.
* * *
- SEN Kİ ‘ÖLECEĞİM’ DİYE ÖDÜ KOPAN
Benim ‘ölümüm’ tecrübe edemeyeceğim, dolayısıyla algılayıp anlamlandıramayacağım, asla bilemeyeceğim olgudur; herkes kendi ölümünün cahilidir! Madem ‘benim ölüm’üm, kendi ölümümüz insani bilincin tecrübe edemeyeceği bir olgu, o halde insan neden ölümden, ölmekten korkar?
Hakan KIZILTAN, M. Bilgin Saydam

- SEN Kİ DURMADAN KAÇAN
İçimizdeki ya da dışımızdaki korkutucu uyaranlar karşısında verebileceğimiz üç tip tepki vardır: Donakalmak, kaçmak ya da üstüne gidip savaşmak. Bunlardan ilk ikisi ruhsal olarak bizi gerileticidir; üçüncüsü ise ileriye doğru gitmemizi sağlar. Üstüne gidip aşabilirsek ruhsal olarak olgunlaşırız.
İnci Doğaner

- SEN Kİ HEP BAHANE ARAYAN
İnsan canlısı en önce sadece beslenmeye değil aynı zamanda da ürkmeye ve korkmaya programlanmıştır. Ürkmek ve korkmak demek hayatta kalmak demektir. Doğumdan sonra insan canlısı kendi vücudunun reflekslerine bile yabancıdır. Hapşırık, öksürük gibi refleksler bile insan canlısının bebeğinde korkulu kaygı uyandırabilir.

- SEN Kİ ÇIRILÇIPLAK KALAN
Dört yaşına gelene kadarki hayatımıza hükmeden korkular, sonrakilerin “giyinmemişi” sayılabilir.
Yankı Yazgan

- SEN Kİ NESLİ TÜKENEN
Karanlıktan korkmayan çocuklar, insanın yüz binlerce yıllık evrim sürecinde büyük ihtimalle tükendiler ve geriye çoğunlukla biz korkaklar kaldık! Belki de bu yüzden karanlık koridorun ardında aydınlık odamız olduğunu bilsek bile algılarımızın karanlıkla karşılaşması bilincimizden bağımsız bir şekilde korku sistemini harekete geçiriyor.
Emine Zinnur Kılıç

- SEN Kİ ‘ANNECİĞİM’ DİYEN
Korkarak geldiğimiz dünyada, korkularla çevrelenip, korkularla büyütülürüz. Buna rağmen her adımda o korkularıyla baş etmeyi başaran çocuk ve gençler, erişkinlikle yüzleşmeye hazır olurlar. Erişkin olmak korkuları bitirmese de, en azından çocukluk ve gençlik korkularımızla dalga geçebilme cesaretini verir. Yine de unutamadığımız ve bırakamadığımız korkumuz kaybetmektir ve yaşımız kaç olursa olsun kelimeler dudaklarımızdan dökülüverir: Anne, korkuyorum.
Bengi Semerci

- SEN Kİ KORKMAKTAN KORKAN
Korkmaktan korkmak bir toplama işlevi değil, bir çarpma işlevi görür. Basit korkunun yapabileceğinin katbekat fazlasını korkmaktan korkmak başarır.
Kültegin Ögel

- SEN Kİ REPERTUVARI EN ZENGİN OLAN
Ne çok korkusu vardı: Karanlıktan, yalnızlıktan, bağlanmaktan, terk edilmekten, başarısızlıktan, sorumluluktan, ölmekten, hiç yaşayamamış olmaktan, kendini gerçekleştirememekten, kaybetmekten, çok kazanmaktan, nazardan, yalandan, yılandan, kontrolünü kaybetmekten, mecbur kalmaktan, kilo almaktan, sahtelikten, gerçekle yüzleşmekten, belirsizlikten, sefaletten, cehaletten ama en çok kendinden...
Nesli Keskinöz Bilen

- SEN Kİ KORKUYU MERHEM YAPAN
Bilincimizin ruhumuzda açtığı en derin yara korku değil yalnızlıktır. (...) Bilinç kendini fark eder. Fark eder ki kendinden başka hiç kimse yok. Korkar. (...) Öyle ıstırap vericidir ki bu yalnızlık, “korkacak bir şey” bu ıstırabı hafifletir.
Hayrettin Kara

- SEN Kİ KORKUYU HURAFEYE ÇEVİREN
Korku kavramı içinde belirsizlik ve kuşkunun bulunması umudun varlığını zorunlu kılıyor. Umudun kaybı ile artık korku kendini çaresizliğe, atalete ve boş hurafelere bırakıyor. Hurafelerin varlığı hem korku ortamının sebebi hem de korku ortamının sürmesine katkıda bulunuyor.
Taha Kahraman

- SEN Kİ SEVGİYİ CESARETE ÇEVİREN
Alınlarında sevdanın teri olanlar! Sakın korkmayın, başınıza ne gelirse gelsin, korkunuzu yenebilirsiniz, geriye dingin bir acı ve özleyiş kalır. (...) İçimde biri dolaşıyor, bir korkunun izi, sadece izi. Sevgili içimdeki boşlukta yitip gitmiş, korku bitmiştir. Şimdi içimde dolaşan, gezen biri, sevgili midir yoksa ben miyim?
Ahmet İnam

- SEN Kİ KORKUYU GÜZEL SANAN
Korku güzeldir. Bizim insan yanımızdır. Çocuklarımıza hayatı öğretirken hangi korkuları yaşatacağımıza, üstesinden geleceğimize karar vermemiz lazım. (...) Onların korkularını biz yaratıyoruz. Kendi korkularımız çocuklarımızın yol haritası oluyor.
Sibel Erantay

- SEN Kİ KEDİDEN BİLE KORKAN
Önceki hayatımda kuştum belki. Belki balıktım ya da kelebek. Bilmiyorum. Kediden korkuyorum...
Tuba Akyol

- SEN Kİ KORKUDAN AĞZINI KAPATAN
Eğer esnerken elini ağzına kapatmazsan ağzına tavandan örümcek düşer, dilinin üzerine yapışır ve kimse oradan çıkaramaz.
Canan Yüce

- SEN Kİ ÖCÜDEN BİLE KORKMAYAN
Ey öcü, senden korkmuyorum. Karşıma çıksan severim bile seni. Ben zamanın ve mekânın içinde kayboluşundan korkuyorum. Senin iradenin beni gafil avlamasından korkuyorum. Karanlıktan, medyacılardan, öcülerden, Tanrı’dan ve devletten korkmamın tek nedeni bu.
Ayşe İlyas Başsoy

- SEN Kİ SADECE ALLAH’TAN KORKAN
‘Musallat’ filmlerinin senaryo yazarı ve yönetmeni Alper Mestçi: “Türk insanı yalnızca Allah’tan korkuyor.”

- SEN Kİ JULIET’E SESLENEN
Bir oyuncu sahneye çıkıp neden insin bilinçaltının o korkutucu kuyusuna? (...) Shakespeare’in Romeo’su nasıl sesleniyordu Juliet’e: “Senin korkundur beni korkutan...” Biz oyuncuları korkutan da sahne denilen o bilinmezin içinde rolün korkularını yaşamak olmasın...
Gürol Tonbul

- SEN Kİ KORKUDAN CAN ÇEKİŞEN
Siz kaza yerlerine, savaş meydanlarına yardım etmekten çok insanların nasıl öldüklerini görmek için üşüşen zavallılar. Yerde kanlar içinde yatanlarla aranızdaki tek fark onların en büyük korkusuyla yüzleşmiş olmaları. Senin korkuların ise hâlâ diri. O bitirdi. Acaba senin nasıl bitecek? Acıtacak mı?
Cansu Zehra

- SEN Kİ ‘KORKMUYORUM LEN’ DİYEN
Üstünde savaş çanları çalan, düşünürünü, yazarını, şairini, sanatkârlarını korkutarak sindirmiş ama yok edememiş bir ülkeye, İran’a girmişti. Neydi onu sıcak yatağından karlı yollara düşüren? Bilinmez. Bilinen, adamın hâlâ yürüdüğü ve seslice konuştuğu. (...) Gece nerede yatacağımı, sabah nerede uyanacağımı bilmemekten, aç kalmaktan, kabız olmaktan, tersinden korkmuyorum. Canımın yanmasından, kalbimin kırılmasından, toplumsuz olmaktan, işaret eden parmaklarınızdan, sevilmekten ya da sevilmemekten ve sevişmekten korkmuyorum.
Gökhan Atış

- SEN Kİ SAMAN YÜREKLİ OLAN
Kalbim yok, saman var göğsümün orta yerinde. Bana yüklediğinizi bildiğim bütün korkulardan azade, bir Zen korkuluğu gibi, toprağın, başakların ve kargaların tadını çıkarıyorum. Varoluşlarından bu yana, günah keçisi gibi insanların korkularının aynası oldum. Olmaya ve burada dikilmeye de devam edeceğim, son insan yeryüzünü terk edene değin.
Oktay Şılar
* * *
Önceki gün ilk defa Silivri’ye gittim.
Korktum.
Artık her an, herkesin başına yıkılabilecek o salonun ihtimalinden korktum...
İçimden, “Yok mu bu ülkede ‘Kormuyorum len’ diye haykıracak bir babayiğit” diye bağırmak geçti.
Türbanlı, türbansız birkaç anayiğit’ten başka ses gelmeyeceğini hissettim.
Bu ihtimalden de korktum.
Sustum...

- Psikeart dergisi, şubat sayısında olağanüstü bir “Korku” dosyası yayınladı. Bu cümleleri, dergideki yazılardan aldım. Korkunun kapımızı yumruklamaya başladığı şu günlerde, hiç olmazsa kendi kendimize teşhis koymak için iyi bir başvuru kitabı. Tavsiye ederim.

Ertuğrul ÖZKÖK / HÜRRİYET