YOK BÖYLE DANS'IN JÜRİ ÜYESİ TAN SAĞTÜRK'ÜN FAVORİSİ KİM?
Şimdilerde "Yok Böyle Dans" yarışmasında juri üyeliği yapan Balet Tan Sağtürk, favori adayını açıkladı!
1,5 yıl önce Rus asıllı Alona Ataberk’le evlenen ünlü balet Tan Sağtürk geçen yıl bir kız çocuğu babası olmuştu. ’Yok Böyle Dans’ isimli yarışma programında jüri üyeliği yapan Sağtürk bale ve dansı halka sevdirmek için 11 yıldır Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde öğrenciler yetiştiriyor.
-Türkiye’de kaç tane bale ve dans okulunuz var?
İstanbul’da üç tane var, Ankara’da bir tane İzmir’de iki tane açıldı. Samsun’da 10 yıldır okulumuz var, Trabzon’da bu sene yeni açıldı ki çok önem veriyoruz oraya... Diyarbakır, Kayseri, Mardin, Gaziantep ve Kıbrıs’ta da okulumuz var. Yani toplam 10 küsur tane okulumuz var.
-Acaba hangi şehirlerimizin gençleri dansa daha yatkın?
Diyarbakır ve Trabzon’daki öğrencilerimiz dansa daha yatkın. Trabzon’da inanılmaz bir istek var. Çok keyifle çalışıyorlar. Diyarbakır’lı gençler fiziksel anlamda çok esnekler, bacak uzunlukları ve vücut ölçüleri dans etmeye çok müsait ve düzgün.
-Diyarbakır’da kaç öğrenciniz var?
100 küsur tane var. Doğrudan konservatuara giren çok öğrencimiz var. İzmir’deki okulumuzun öğrencileri dünya dans yarışmasına gitti, bana sorarsanız dans yarışmalarına karşıyım. "Sanatın yarışması olmaz" bence. Moskova’dan Altın Madalya alıp geldiler.
-Siz baleyle nasıl tanıştınız?
Ben İzmirli’yim. Belki İzmir gibi bir şehirde büyümüş olmak beni bu noktaya taşıdı. Bizim mahallede bütün arkadaşlarım benim bale yaptığımı biliyordu. Hiç dirençle karşılaşmadım. Kimse dalga geçmezdi benimle, çünkü bacaklarım o kadar rahat kalkıyordu ki öyle kolay kolay laf atamazlardı. Uzun süre bu sebeple Tekwando yaptım. Hafif siklette altın madalyam var.
-Bir lakabınız var mıydı?
Konservatuarda bana ’Prens’ derlerdi. Zaten Kuğu Gölü, Romeo Juliet’te hep prens rolü oynadım. Sarışın mavi gözlüydüm fiziksel anlamda o role uygundum yani. Bana da yakışmıştı.
-İnsanlarımızda "Erkek adam bale yapmaz, dans etmez" kanısı yok mu?
Var ama inanın Doğu’da değil Batı’da daha çok öyle. Büyük şehirlerde yani İstanbul, İzmir ve Ankara’da kaos var bu konuyla ilgili. Gerçi ben kabul edildim, hangi ortama girersem gireyim bana, ’Balet Ağabey geliyor" diyorlar. Hatta hiç unutmam Adıyaman’a gitmiştik, adımı ’Ünlü Balet’ zannediyorlarmış, soyadımı da ’Tan Sağtürk’ ’Ünlü Balet Tan Sağtürk’ Bir takım tabular da var ama yanlış. Erkeğin tayt giymesi insanları rahatsız ediyor. Hatta ben çok iyi hatırlıyorum askerlik görevini yapmaya giden ağabeylerimiz, "Ben bale yapıyorum" diyemiyorlardı. Ama bizler daha rahat olduk, rahat rahat balet olduğumuzu söyledik. Büyük şehirlerde farklı yapılar var. Kültürel yapı oralarda deformasyona uğruyor. Ama öteki şehirlerde bunu koruyorlar. Diyarbakır’da erkek çocuklarını rahatlıkla bale okulumuza gönderiyorlar ama İstanbul’da bu daha güç.
-Dans ederek doğru dürüst para kazanılır mı?
Para için dans edilmez, bu meslek para için yapılmaz zaten. Zamanında Fransız Devlet Balesi’nden aldığım parayla başka bir yerden alacağım para arasında dağlar kadar fark vardı. Ben Devlet Balesi’ni istedim. O sırada 12 bin frank alıyordum ama 18 bin frank veren yerler vardı. Bu işi yapmak isteyenler yatılı okumalı bana kalırsa. Çünkü dans bütün gününüzü alıyor. Ben o kadar çok yoruluyordum ki dans etmekten ayakta duracak gücüm kalmıyordu. Sabah dokuzda bale başlar 11’e kadar sürer, 11’den sonra provalar başlar saat 6’ya kadar sürer. Gösteri yapıldığında 5’te biter, üç saat makyaj ve dinlenme molasından sonra sahneye çıkılır. En iyi çalışma yorgunluktan hiçbir şey yapamayacağınız zaman gelir sözü çok doğru. Elinizi havaya kaldıramazsınız.
Sektörü güzel idare ediyor
-’Yok Böyle Dans’ta jüri olmaktan memnun musunuz?
Evet, Acun Ilıcalı getirdi bu teklifi bana. Son derece mutlu oldum. Bugüne kadar her şeyi ben organize etmeye çalıştım. İlk defa dışarıdan bir teklif geldi. Bir de Acun bu eğlence sektörünü çok güzel idare ediyor. Altıncı hisleri çok kuvvetli. İşi çok güzel yönlendiriyor.
FAVORİM AZRA AKIN
-Yarışmadaki favoriniz kim?
Jüri olarak bir şey beyan etmem doğru olmaz ama Azra! Boyunu avantaja dönüştürüyor, uzun boylu ama makarna gibi değil. Hareketleri dağılmıyor, kontrol edebiliyor.
-Peki ya Burcu Esmersoy?
O da yeni yeni bulmaya başladı kendisini. O da çok cesur. Burcu ritimle oynuyor. Ben her şeyin bir moda olduğunu düşünüyorum, çoğunun dansı bırakacağına inanıyorum. Ama beni yanıltabilirler de bilmiyorum onun için. Ben hobi olarak yaparlar sanıyordum ama daha fazlası çıktılar. Dans, dalış dünyası gibi bir şey. Dalan insan, suyun altını gören insan bir daha ondan vazgeçemez. Bu virütik bir şey. Dans da virütük bir şey, bulaşır. Başka bir dünya keşfettiler ve bu dünyadan çok memnunlar.
-Sizden hiç 10 puan çıktı mı?
Çıktı, iki defa Azra’ya 10 puan verdim. 10’sa 10dur! Diğerleri 9 verdi, ben 10 verdim bunun ötesi çok detaya girerdi. Jüri üyesi olarak adil olmaya çalışıyorum. Çünkü onların yerinde ben vardım yıllarca. Hep seyredilendim. Şimdi seyrediyorum, oy veren olarak bir yanlış puanlama benim uykularımı kaçırabilir. Adil olmak önemli olan.
İSMİNİ GÖZÜM KAPALI SEÇTİM
-Kızınız Ada kaç aylık oldu?
11 aylık.
-Size mi benziyor yoksa eşinize mi?
Hem eşime hem de bana benziyor.
-İsmi Ariana Ada değil mi?
Nüfus cüzdanında Ada koydum. Ariana yok. Eşimle doktora gittik 3 aylık hamileydi, duvarda çocuk isimleri yazıyordu, ben gözümü kapatıp bir tanesine dokundum. Ariana çıktı. Biz isteyerek çocuk sahibi olduk. Ariana Rusça kutsal insan demek. Ada’da Rusça ama anlamı yok o dilde.
Şebnem ÖZCAN / BUGÜN