20 Nis 2010 09:15
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:14
"YILMAZ ÖZDİL'İ HEDEF GÖSTERMEK..." ÖZKÖK'E GÖRE UMUT VEREN GÜZEL GELİŞMELER NE?
Türk basınında bir zamanlar, kendileri hakkında böyle sıfatların kullanılmasından üzülmüş olanlar, benzer sıfatları başkaları hakkında kullanmaktan dolayı utanmalıdırlar.
‘Ogün Samast’ın’ ‘Ali Kemal’e’ cevabı
SON haftalarda bana umut veren güzel bazı gelişmeler var.
En önemlisi, İlhan Selçuk’un, yoğun bakım odasında, hepimiz adına kazandığı büyük hukuk savaşıdır.
Hakkındaki iddia dosyasına, telefonda yapığı özel hayatına ait konuşmaları koyduğu için Ergenekon savcılarını mahkûm ettirdi.
Bu, Türkiye’nin şu sıralardaki en ağır İnsan Hakları sorununda çok önemli bir zaferdir.
Türkiye’de, birçok insanın kişiliğini yıpratmak amacıyla kullanılan “özel hayat terörizmine” karşı ilk önemli hukuk zaferidir bu.
Bu karar kesinleştiği takdirde, ilerde buna tevessül eden çok kişinin başı yargıyla belaya girecek demektir.
Bu iyi bir gelişme.
Ama üzerinde anlaşmamız gereken çok önemli bir başka mesele daha var.
* * *
Şimdi elimizi vicdanımıza koyup, şu sorulara cevap verelim.
* Bir gazeteciye “Liboş” demekle, yazdığı bir yazıdan, sorduğu bir sorudan dolayı bir başkasına hemen “askerci” etiketi yapıştırmak aynı şey değil midir?
* Bir gazeteciye savunduğu bir fikir yüzünden “Ali Kemal” demekle, başka bir gazeteciye yine yazdığı bir yazıdan dolayı “Ogün Samast” demek arasında ne fark vardır?
* Bir gazeteciye fikri yüzünden “Soros çocuğu” demekle, bir başkasını sırf küçültmek amacıyla “Özkökgiller” diye yaftalamanın farkını izah edebilir misiniz?
* Bir gazeteciye sırf fikirleri yüzünden “Vatan haini” demekle, bir başkasına yine sırf fikri yüzünden “Darbeci” demek aynı yere çıkmaz mı?
* Bir gazeteciye, sadece ve sadece yazdığı yazılar nedeniyle “İngiliz muhibbi” diyenle, bir ötekine “Ergenekon muhibbi” diyen, aslında aynı kafada iki insan değil midir?
* Bir gazeteciye düşündüğü şeyi yazdığı için “Satılmış” demekle, bir başkasına fikrini söylediği diye hemen “ırkçı” gibi dünyanın en aşağılık sıfatını yapıştırmak arasında terbiyesizlik, adaletsizlik, ölçüsüzlük açısından ne fark vardır?
* Akın Birdal’ı, bir Türk fanatiğe hedef göstermekle, Yılmaz Özdil’i bir Kürt fanatiğine hedef göstermek arasındaki farkı izah edebilir misiniz?
* * *
Son günlerde bunların hepsi yapılıyor.
Hem de çok ağır, çok acımasız, çok ölçüsüz biçimde yapılıyor.
Üstelik yapanlar ortalıkta “demokrasiyi en savunur” geçinen insanlar.
Sayıları giderek eksiliyor, ama çıkardıkları gürültü giderek çoğalıyor.
Ben bir zamanlar “Liboş” oldum, “dönek” oldum, “Özköşk”, “Soros çocuğu” oldum.
“Mütareke basını” oldum. “Vatan haini” oldum.
Şimdi de “Ergenekoncu” oldum, “askerci” oldum, “statükocu” oldum.
Yetmedi son olarak “Medyanın Ogün Samast’ı”, hatta “ırkçı” oldum.
Oysa, bir ülkenin gerçek demokrat insanı, kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkasına yapmaz.
Ahmet Türk’e yapılan saldırıya ne kadar şiddetle karşı çıkıyorsa, dün Enerji Bakanı’na yapılana da, daha önce CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a yapılana da aynı şiddetle karşı çıkar.
Niye böyle yapmıyorsunuz diye soran insana da anında “Medyanın Ogün Samast’ı”, “ırkçı”, “faşist” etiketi yapıştırmaz.
Samsun’daki olaya misilleme olarak iki güvenlik görevlisi katledildiği zaman da sesini en az öteki kadar yükseltir, gazete sayfaları arasında saklamaya çalışmaz.
Enerji Bakanı’na geçmiş olsun diyorum ve bu saldırıyı yapan kişiyi şiddetle kınıyorum, cezalandırılmasını istiyorum.
* * *
Son sözüm şu:
Türk basınında bir zamanlar, kendileri hakkında böyle sıfatların kullanılmasından üzülmüş olanlar, benzer sıfatları başkaları hakkında kullanmaktan dolayı utanmalıdırlar.
Ama, “Şimdi biz iktidardayız, intikam saatimiz geldi” diye bakıyorlarsa, onu bilemem.
Ertuğrul Özkök/Hürriyet
SON haftalarda bana umut veren güzel bazı gelişmeler var.
En önemlisi, İlhan Selçuk’un, yoğun bakım odasında, hepimiz adına kazandığı büyük hukuk savaşıdır.
Hakkındaki iddia dosyasına, telefonda yapığı özel hayatına ait konuşmaları koyduğu için Ergenekon savcılarını mahkûm ettirdi.
Bu, Türkiye’nin şu sıralardaki en ağır İnsan Hakları sorununda çok önemli bir zaferdir.
Türkiye’de, birçok insanın kişiliğini yıpratmak amacıyla kullanılan “özel hayat terörizmine” karşı ilk önemli hukuk zaferidir bu.
Bu karar kesinleştiği takdirde, ilerde buna tevessül eden çok kişinin başı yargıyla belaya girecek demektir.
Bu iyi bir gelişme.
Ama üzerinde anlaşmamız gereken çok önemli bir başka mesele daha var.
* * *
Şimdi elimizi vicdanımıza koyup, şu sorulara cevap verelim.
* Bir gazeteciye “Liboş” demekle, yazdığı bir yazıdan, sorduğu bir sorudan dolayı bir başkasına hemen “askerci” etiketi yapıştırmak aynı şey değil midir?
* Bir gazeteciye savunduğu bir fikir yüzünden “Ali Kemal” demekle, başka bir gazeteciye yine yazdığı bir yazıdan dolayı “Ogün Samast” demek arasında ne fark vardır?
* Bir gazeteciye fikri yüzünden “Soros çocuğu” demekle, bir başkasını sırf küçültmek amacıyla “Özkökgiller” diye yaftalamanın farkını izah edebilir misiniz?
* Bir gazeteciye sırf fikirleri yüzünden “Vatan haini” demekle, bir başkasına yine sırf fikri yüzünden “Darbeci” demek aynı yere çıkmaz mı?
* Bir gazeteciye, sadece ve sadece yazdığı yazılar nedeniyle “İngiliz muhibbi” diyenle, bir ötekine “Ergenekon muhibbi” diyen, aslında aynı kafada iki insan değil midir?
* Bir gazeteciye düşündüğü şeyi yazdığı için “Satılmış” demekle, bir başkasına fikrini söylediği diye hemen “ırkçı” gibi dünyanın en aşağılık sıfatını yapıştırmak arasında terbiyesizlik, adaletsizlik, ölçüsüzlük açısından ne fark vardır?
* Akın Birdal’ı, bir Türk fanatiğe hedef göstermekle, Yılmaz Özdil’i bir Kürt fanatiğine hedef göstermek arasındaki farkı izah edebilir misiniz?
* * *
Son günlerde bunların hepsi yapılıyor.
Hem de çok ağır, çok acımasız, çok ölçüsüz biçimde yapılıyor.
Üstelik yapanlar ortalıkta “demokrasiyi en savunur” geçinen insanlar.
Sayıları giderek eksiliyor, ama çıkardıkları gürültü giderek çoğalıyor.
Ben bir zamanlar “Liboş” oldum, “dönek” oldum, “Özköşk”, “Soros çocuğu” oldum.
“Mütareke basını” oldum. “Vatan haini” oldum.
Şimdi de “Ergenekoncu” oldum, “askerci” oldum, “statükocu” oldum.
Yetmedi son olarak “Medyanın Ogün Samast’ı”, hatta “ırkçı” oldum.
Oysa, bir ülkenin gerçek demokrat insanı, kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkasına yapmaz.
Ahmet Türk’e yapılan saldırıya ne kadar şiddetle karşı çıkıyorsa, dün Enerji Bakanı’na yapılana da, daha önce CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a yapılana da aynı şiddetle karşı çıkar.
Niye böyle yapmıyorsunuz diye soran insana da anında “Medyanın Ogün Samast’ı”, “ırkçı”, “faşist” etiketi yapıştırmaz.
Samsun’daki olaya misilleme olarak iki güvenlik görevlisi katledildiği zaman da sesini en az öteki kadar yükseltir, gazete sayfaları arasında saklamaya çalışmaz.
Enerji Bakanı’na geçmiş olsun diyorum ve bu saldırıyı yapan kişiyi şiddetle kınıyorum, cezalandırılmasını istiyorum.
* * *
Son sözüm şu:
Türk basınında bir zamanlar, kendileri hakkında böyle sıfatların kullanılmasından üzülmüş olanlar, benzer sıfatları başkaları hakkında kullanmaktan dolayı utanmalıdırlar.
Ama, “Şimdi biz iktidardayız, intikam saatimiz geldi” diye bakıyorlarsa, onu bilemem.
Ertuğrul Özkök/Hürriyet