Özdil, sürüngenlerin omurgalı hayvanlar olduğunu kaydederek "sürüngenler omurgalı hayvanlardır Allah insanı omurgasız olmaktan korusun. Dolayısıyla bir sürüngen olmak kişisel olarak beni rahatsız olmam." yanıtını verdi. Erdoğan'ın Hikmetyar'ın dizinin dibinde çekildiği fotoğrafa göndermede de bulunan Özdil, "Taliban’ın dizinin dibinde mi diz çökseydik yani?" ifadelerini kullandı. İŞTE ÖZDİL'İN O AÇIKLAMALARI... SÜRÜNGENLER OMURGALI HAYVANLARDIR Ben prensip olarak başbakanı dinlemem. Bunu küçümsemek ve kinayeli tavırla söylemiyorum. Başbakan konuşmalarında birine hakaret ediyor memlekete dair bir şey söylemiyor. Başbakan’ı merak etmem dinlemem. Telefonla falan arkadaşlar aradılar dediler ki ‘Başbakan sana sürüngen’ demiş. Dedim ki ‘sürüngenler omurgalı hayvanlardır Allah insanı omurgasız olmaktan korusun.’ Dolayısıyla bir sürüngen olmak kişisel olarak beni rahatsız olmam. TALİBAN’IN ÖNÜNDE Mİ DİZ ÇÖKSEYDİK Bir de ben köşemde demiştim ‘biz sadece zeybek oynarken diz çökeriz” Buna da kızmış Başbakan ne yapsaydık Taliban’ın dizinin dibinde mi diz çökseydik yani? Diz çökmeyen vatandaşıyla Başbakan’ın gurur duyması lazım diye düşünüyorum. BAŞBAKAN'I DİNLEMİYORUM Bütün televizyonlar Başbakan için canlı yayına geçiyor ben Halk TV dinlediğim için Başbakan’dan kurtulmuş oluyorum. Çünkü bir tek Halk TV haber veriyor öteki kanallar Başbakan’ı veriyor. Ben Başbakan’ı haftalık dizi özetleri oluyor ya bir ay seyretme dizinin 15 dakikasını seyret hiçbir şeyi kaçırmamış oluyorsun. Ben Başbakan’ı özet olarak seyrediyorum. 10 dakika seyrettim mi Başbakan aynı. Başbakan’ın Salı günü yaptığı konuşmayı al 3 sene önceki Salı günkü konuşmayı al hemen hemen aynıdır. Bugün bana küfrediyordur o gün TÜSİAD’a ediyordur. Neticede birine küfrediyor yani. Özü bundan ibaret. Öbürleri balkondan bağırıyor ‘en büyük sensin asrın lideri’ diye. Dolayısıyla ben Başbakan’ı özet olarak seyrediyorum. Bu olan biteni kişisel olarak almıyorum. Daha önce de söyledim iftira kampanyasının bir parçası. Başbakan’ın iftira ve yalan olduğunu bildiği bir şeyi konuşması aslında daha önceden kendisinin söylediği cümlede yatıyor. Der ki Başbakan “ben Başbakanım gündem belirlerim. Benim işim gündem belirlemek” BU İNSANLARI KİM ÖLDÜRDÜ 301 insanımızı maden ocağında göz göre göre öldürmüşler yandaş iş adamına peşkeş çekerek insanlarımızı öldürmüşler. Öbür insanları da korkutarak yoksulluğa mahkum ederek sesini kesmişler, oraya giden avukatları gözaltına alarak komandoları polisleri oraya dizerek insanların oraya girmesini engellemişler. İşte şimdi ne yapsın Başbakan? Maden ocağını mı konuşsun Başbakan. Maden ocağını konuşursa Başbakan’a soracağız; bu insanları kim öldürdü diye? Biz sadece oradaki gidip işçi arkadaşlarla konuşarak bu işi çözmeye çalışıyoruz. Şu sorunun yanıtı hala verilmedi, “bu adamlara bu madeni kim verdi? Neyin karşılığında verildi bu maden? Hangi ihaleyle verildi? Ne zaman yapıldı bu ihale?” BAŞBAKAN'IN TANIMADIĞI KİŞİYE CİKLET BİLE VERİLMEZ Başbakan diyor ki ‘ben bunları tanımam.’ Başbakan’ın tanımadığı kimseye bu memlekette ihale verilir mi kardeşim? Ciklet bile verilmez. Başbakan bu memlekette köprünün nerede yapılacağından hangi iş adamına ihale verileceğinden karışan bir başbakanın burada madenin kime verileceğini bilmemesi mümkün mü? O bilmiyorsa Enerji Bakanı biliyordur. Enerji Bakanı uzmanı ben değilim CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu, her gün Halk TV’de anlatıyor. Gizlenen Sayıştay raporlarının önemli bölümü Enerji Bakanı ile alakalı. Yani dolayısıyla yapılan olan biten ‘Yılmaz Özdil sürüngendir atın bunu burdan’ bunu kişisel olarak almıyorum. Başbakan’ın gündem belirleme çalışmasından biri olarak görüyorum. Bir gün Anayasa Mahkemesi Başkanı gayrı milli, bir gün Barolar Birliği Başkanı edepsiz, öbür gün TÜSİAD vatan haini. Her gün bir gündemden diğer gündeme savrulan bir dizi film haline dönüşmüş halde. Maden ocağını kim verdi kardeşim kim? Bu sorunun cevabı hala ortada duruyor. Hala 301 kişinin ölüp ölmediğini bilmiyoruz. Bugün bir Allah’ın kulu Türkiye’de o madende 301 kişinin öldüğüne inanmıyor Başbakan bile inanmıyor. Dün 371 filan dedi sonra pardon dedi. Rakamı ve o madende neler yaşandığını bilmiyoruz. Gündem değiştirmek için bir yönden de Cumhurbaşkanlığı tartışmalarını olabildiğince son güne bırakmak için bir çaba var. Belediye Başkan adayları durumuna dönüşsün isteniyor. Cumhurbaşkanı meselesini de son güne ötelemek istiyor Tayyip Erdoğan suni tartışmalarla. Kendisinin aday olacağı kesin. Karşısına çıkacak adayın kendi derdini anlatma süresini kısaltmaya çalışıyor. CHP ve MHP’nin bu konuda biraz daha atik olmasında fayda var diye düşünüyorum. CUMHURBAŞKANI ADAYIM İLKER BAŞBUĞ Benim kişisel olarak adayım İlker Başbuğ’dur. Çünkü İlker Başbuğ bir askeri karakter değil siyasi karakterdir. Hatta kendisine ileri demokrasi denen sistemin siyasi kurbanlarından biridir. Bu AKP döneminin en belirleyici meselelerinden bazıları; Ergenekon, Balyoz, Odatv, Casusluk gibi insanları sahte delillerle dijital saçmalıklarla iftiralara uğraması ve hapislere tıkılması bunun neticesinde başta Türk donanması olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Türk bürokrasisinin, Türk diplomasisinin, Türk akademisinin tamamen imha edilmesini sağlayan kabaca Özel Yetkili Mahkemeler dediğimiz davaların özetidir AKP iktidarıdır. Bu yüzden biraz geçmişe dönüp bakarsak, biz bu davaları Ergenekon ile 2007’de başladı olarak görürüz ama aslında bu davaların başlayacağı durup dururken İstanbul’un bir ucunda spor salonundan bir mahkemenin temelinin atıldığı gündür. O da yanlış bilmiyorsam 2003 senesidir. Aslında AKP iktidara geldiği gün bu davaların başlayacağını biliyordu. Benim iddiam buydu. Bu nedenle bu davaların özeti Türkiye’nin bu hukuksuzlukla yüzleşebilmesinin sağlanabilmesi için gelecek kuşaklara bunun bir delil bir veri ve ibreti alem olarak bırakılması için Cumhurbaşkanının Silivri’den çıkması gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda benim kişisel adayım İlker Başbuğ’dur. MHP ve CHP’nin baş başa vereceği tabanda bir uzlaşma sağlanabilecek bir adayı yurttaş olarak şimdiden gönülden destekliyorum. İşte Özdil'in Halk TV'de yaptığı o açıklamalar: