Yılmaz Özdil zafer kazanmış bir kumandan mı yoksa?

 "Bir zamanlar yüzüne kapanan kapıya şimdi halay başı olarak dönmek de bir meziyet olsa gerek!"

Aziz okurlar, hafta sonunun dinginliği yerini hareketli bir gündeme bırakırken, biriken mevzuları da yazıya dökmek kaçınılmaz oluyor… Bugün sizlere GAİN’deki “DOĞU” dizisinden başlayarak, Show TV’deki patronaj belirsizliğinin yeni dizilere etkisini, Yılmaz Özdil’in Sözcü Gazetesi’ne dönüşü ve KRT’den gelen haberlere kadar uzanan geniş bir yelpazede dikkat çekici konuları paylaşacağım. Kovulduğu kapıya davul zurna eşliğinde dönüş yapan Yılmaz Özdil’i affınıza sığınarak en sona saklayacağım!

Geçtiğimiz hafta sonu, Doğu Demirkol’un başrolünü üstlendiği “Doğu” dizisinin üçüncü sezonunu GAİN’de izleme fırsatı buldum. Ancak bu deneyim, mizahın geldiği noktayı sorgulamama neden oldu. Demirkol partneri Evliya Aykan ile bol bol küfür etti. Sağ olsunlar ailecek küfüre doyduk.

Yılmaz Özdil zafer kazanmış bir kumandan mı yoksa? - Resim : 1

‘Madem aşırı küfürlüydü izlemeseydiniz’ dediğinizi duyar gibiyim. Ama bilgi sahibi olmadan da fikir sahibi olmayacağımdan izledim değerli okur.

Doğu Demirkol dizinin genelinde şive komedisi, küfür ve argo üzerine kurulu bir mizah anlayışı sergiliyor... Elbette küfür, toplumun dilinde yer alan bir gerçeklik. Ancak bu gerçeklik, mizahın temel taşı olmalı mı? İşte burada durup düşünmek gerekiyor.

Küfür ve argo ile bezeli bir mizah anlayışı dozunda olursa sorun değil de “DOĞU” bana göre 'overdose' olmuş!

Yılmaz Özdil zafer kazanmış bir kumandan mı yoksa? - Resim : 2

Değerli okur, mizah, toplumu eleştiren, düşündüren ve dönüştüren güçlü bir araçtır. Ancak küfre dayalı bir mizah anlayışı, bu gücü zayıflatır ve yüzeysel bir eğlenceye indirger.

Beni asıl endişelendiren ise dijital platformlardaki küfür, şiddet, cinsellik, uyuşturucu kullanımı ve yozlaşma gibi unsurların sıkça yer alıyor olması…

Ezcümle küfür ve argo, mizahın kalitesini düşürdüğü gibi, dilin estetiğini de zedeliyor. Oysa mizah, incelikle yapılmalı diye de düşünmekteyim…

Bu noktada, dijital platformların sorumluluğu da büyük. Özgürlük, yozlaşmayı meşrulaştırmamalıdır. İçerik üreticileri, yalnızca izlenme oranlarını değil, topluma olan etkilerini de göz önünde bulundurmalıdır. Çünkü sanat, yalnızca eğlendirmek için değil, aynı zamanda bir ayna tutmak, bir farkındalık yaratmak için vardır. NOKTA!

Yılmaz Özdil zafer kazanmış bir kumandan mı yoksa? - Resim : 3

SHOW TV’de Patronaj Krizi…

Bildiğiniz üzere Ciner Medya’nın Can Holding’e satışı, resmen tamamlanabilmiş değil… Tarafların bu hafta Ankara’dan gelecek haberle satışı nihayete erdirecekleri bilgisi kulağıma geldi… Yani, mutlu son çok yakında… Ancak, bu sancılı geçen aylarda yapımcılar patronaj belirsizliğinden dolayı yeni yapımlar için ön ödeme almadıklarından dolayı sıkıntı yaşıyormuş! Bazı yapımların sete çıkması da bu yüzden gecikmiş…

Yılmaz Özdil zafer kazanmış bir kumandan mı yoksa? - Resim : 4

Gelelim KRT’ye…

İş insanı Fırat Bozfırat'ın sahibi olduğu KRT TV'de maaş krizi yaşanıyormuş! Çalışan dostlarımızın bugüne kadar hesaplarına maaşları yatmış değil. Asıl üzücü haber ise işten çıkarmaların kapıda olduğu. Birçok emekçi, işsizlik tehdidiyle karşı karşıya. YAZIK!

Nedendir bilmem ama KRT bir türlü olmadı, dikiş tutmadı… HAYIRLISI!

Yılmaz Özdil zafer kazanmış bir kumandan mı yoksa? - Resim : 5

Yılmaz ÖZDİL VAKASI!

"Bir zamanlar yüzüne kapanan kapıya şimdi halay başı olarak dönmek de bir meziyet olsa gerek!"

Değerli okur,

Uzun süredir YouTube üzerinden yayınlarına devam eden ve sosyal medya hesabını aktif olarak kullanan gazeteci yazar Yılmaz Özdil, Mart 2023’te CHP’yi suçlayıp hem SÖZCÜ TV’den hem de gazeteden ayrılmıştı!

Bu ayrılığa ilişkin olarak Özdil sosyal medya hesabından ne demişti? Balık hafızamızı tazeleyelim.

"Sözcü gazetesinde buraya kadar… Uğruna mücadele ettiğimiz insanlar tarafından taşlanmayı göze alarak, kalemin namusunu savunmak için elimden geleni yaptım, kariyerimi ortaya koyarak doğru bildiğimi dosdoğru anlattım, anlatmayı beceremediğimi hayat mutlaka anlatacak, hoşçakalın."

Yılmaz Özdil zafer kazanmış bir kumandan mı yoksa? - Resim : 6

Hayatta bazı şeyler vardır ki, insanın aklına direkt sorular getirir. Mesela, kovulduğun bir iş yerine tekrar dönmek. Üstelik davul zurna eşliğinde!

Şimdi sorarlar adama: “Ne değişti ki geri döndün ‘Ey Yılmaz Özdil?’”

Seni kovan patron hâlâ aynı! Değişen ne oldu da bu geri dönüşü zafer sayıyorsun?

İşte burada, mesele sadece geri dönmek değil, bu dönüşün ardındaki çelişkilerle yüzleşmektir.

Öncelikle, kovulduğun yere dönmek, başlı başına bir etik tartışmasıdır.

Seni kapının önüne koyan bir sistemin parçası olmaya yeniden razı olmak, “dün dündür, bugün bugündür” mantığını benimsemek değil midir?

Devrimci filozof Heraklitos, "Aynı nehirde iki defa yıkanılmaz" demiştir. Çünkü ilkinden sonra o ırmaktan çok sular akmıştır o artık aynı ırmak değildir.

Özdil hiç kuşkusuz SÖZCÜ’ye geri dönmeyi muzaffer bir kumandan edası içinde zafer olarak görmekte.

Ama asıl soru şudur: Bu zafer kimin? Seni kovanlar mı kazandı, yoksa sen mi?

Eğer seni geri çağırdılarsa, bu onların hatasını kabul ettiği anlamına mı gelir, yoksa senin çaresizlikten aynı kapıya dönmek zorunda kaldığını mı gösterir?

Özdil bugünkü yazısında kendince güzelleme yapmış ve dönüşünü haklı bir zemine oturtmaya çalışmış. Yazısında benim dikkatimi şu sözler çekti;

“CHP’li belediyelerde para karşılığında konferans veren kahraman (!) gazetecilerden bazıları hiç utanmadan CHP’de milletvekili olmak istediğimi, belediye başkanı olmak istediğimi, bu yüzden şantaj yaptığımı bile söylediler, SÖZCÜ bünyesindeki bazı hayret edeceğiniz isimler bile -kimisi ikbal beklentisiyle, kimisi CHP’yle organik bağı yüzünden, kimisi mesleki eziklikle- bu alçakça karalamaya katıldı, daha ben görevimin başındayken benim koltuğum için pazarlıklar bile yapıldı. Çok üzgünüm ama toplumu zehirlemeyi başardılar, beni çok seven, bana çok güvenen insanların zihninde bile “acaba”lar oluşturdular. Şak... Sosyal medyada “SÖZCÜ gazetesini satın almayın, SÖZCÜ Televizyonu’nu seyretmeyin” kampanyası başlatıldı. “Yılmaz Özdil orada olduğu sürece SÖZCÜ’yü boykot edeceğiz” kampanyası başlatıldı.

E, benim açımdan bardağı taşıran damlaydı, hiç tereddüt etmeden istifa ettim.”

Şimdi ben de sormak isterim;

"Ey Özdil, kim bu mesleki eziklik içindeki gazeteciler, kim bu koltuğuna göz dikenler?" açıkla da öğrenelim.

Yok, öyle karnından konuşmak… Cesur kalemsen hakkını da ver o zaman…

“Rüzgâr eken, fırtına biçer” diyerek kendini avutmak kolaydır, ama o fırtınanın kime zarar verdiğini de düşünmek gerek.

Sonuçta, kovulduğun yere dönmek, bir zaferden çok bir çelişkidir. İnsan, haklı bir şekilde geri dönüyorsa, bu bir duruş olabilir. Ama aynı düzenin içinde, aynı kişilerin eline tekrar kendini teslim etmek, “aynı hatayı iki kez yapmak” anlamına gelir.

Belki de mesele, dönmek değil, neden döndüğünü kendine dürüstçe sormaktır.

Ve unutulmamalıdır ki, bazen en büyük zafer, geri dönmemektir. Çünkü bazı kapılar, bir kez kapandığında, kapalı kalmalıdır. Yoksa, “eski tas, eski hamam” misali, aynı düzenin içinde yeniden kaybolmak işten bile değildir.

Özdil'in CHP'yi ve Özgür Özel'i hedef alan söylemlerini SÖZCÜ’de sürdürüp sürdürmeyeceğini ise merak etmekteyim..

Yılmaz Özdil zafer kazanmış bir kumandan mı yoksa? - Resim : 7

Bu arada Yılmaz Özdil’in SÖZCÜ’ye neden geri döndüğünü takipçileri de merak etmiş ve sormuşlar; “Ne değişti de kıymetini anladılar?” diye…

Yılmaz Özdil zafer kazanmış bir kumandan mı yoksa? - Resim : 8

Özdil’in cevabındaki kibre bakar mısınız?

“Ben Sözcü’ye dönmedim, Sözcü bana döndü kardeşim” Vay be…

Bir takipçisi de bakın nasıl serzenişte bulunuyor?

Yılmaz Özdil zafer kazanmış bir kumandan mı yoksa? - Resim : 9

Değerli dostlar, "Tükürdüğünü yalamak kolay değil ama davul zurna eşliğinde dönmek de ayrı bir maharet ister!"

Bu arada, Rasim Ozan Kütahyalı'nın (ROK) Halk TV'nin YouTube kanalı üzerinden gündem değerlendirmesinde bulunmasına, kanalın ekran yüzleri gazeteciler Barış Terkoğlu, Timur Soykan ve Barış Pehlivan'ın tepki göstermesine ‘helal olsun arkadaşlar’ diyorum.

"İnsan, hangi koşulda olursa olsun omurgalı olmalı; yeri geldiğinde eğilmek yerine kırılmayı göze alabilmeli!"

Ekran Kedisi'ne ulaşmak için: [email protected]