26 Oca 2017 14:19 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 22:25

Yılmaz Özdil: Yalaka Rıdvan Dilmen pas atmış, Arda Turan ve Burak Yılmaz da...

Yılmaz Özdil, eski futbolcu Rıdvan Dilmen'in sosyal medyada başlattığı "Evet" kampanyasıyla ilgili yazdı.

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, daha önce Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı'na aday olacağını açıklayan eski futbolcu Rıdvan Dilmen'in sosyal medyada başlattığı "Evet" kampanyasıyla ilgili olarak "Rıdvan Dilmen, yalaka yalaka sırıtarak ben evet diycem” filan diye video çekmiş, Arda sen de evet diycen mi, Burak sen de evet diycen mi diye pas atmış, onlar da bu imam nikahına evet deyip, şarkıcı Murat Boz'la Acun'a filan orta yapmışlar. Utanç müzesindeki posteri hatırlayınca Iinsaniyet namına utanıyor hakikaten insan" dedi.

Yılmaz Özdil'in "rıdvan, arda, burak, murat boz, acun filan" başlığıyla yayımlanan (26 Ocak 2017) yazısı şöyle:

Deniz
Yusuf
Hüseyin Orada asıldılar.

*

Ulucanlar cezaevi...
İktidar gücünü eline geçiren tiranların, kendisi gibi düşünmeyenlere, kendi halkına nasıl vicdansızca zulmettiğini gösteren, utanç müzesi.


Bülent Ecevit, Muhsin Yazıcıoğlu, sağcı solcu, orada yattılar.

Darağacı var, orijinal.
Yağlı urgan.
Devrimci Necdet Adalı, ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu, suçsuz olduğu halde yalan raporla tutuklanıp, henüz 17 yaşındayken, yalan raporla yaşı büyütülerek ipe gönderilen lise öğrencisi Erdal Eren...
Orada idam edildiler.

*

Nazım Hikmet, Kemal Tahir, Necip Fazıl Kısakürek, Fakir Baykurt, Halikarnas balıkçısı Cevat Şakir, Yaşar Kemal, Yılmaz Güney, İsmet İnönü'nün gazeteci damadı Metin Toker, Cüneyt Arcayürek, Behice Boran, Sabiha Sertel, hep oraya tıkıldılar... Ard arda kaç zemheri / kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu / dışarda gürül gürül akan bir dünya / bir ben uyumadım / kaç leylim bahar / hasretinden prangalar eskittim / Ahmed Arif, orada eskitti o prangaları.

*

Tecrit hücresi var.
Nasılmış acaba diye hissetmek istersen, kelepçelenip içeri tıkılıyorsun, drann diye örtüyorlar demir kapıyı, bir saat kalıyorsun. Anlıyorsun, saat denilen kavramın, aslında seneden uzun olduğunu.

*

Ki, o tecrit hücresinden çıkınca şöyle yazmıştı Nazım...

“Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar, ve ben, ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak, bu kadar mavi, bu kadar geniş olduğuna şaşarak, kımıldamadan durdum, sonra saygıyla toprağa oturdum, dayadım sırtımı duvara, bu anda ne düşmek dalgalara, ne baş aşağı, ne baş yukarı, bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım... Toprak, güneş ve ben, bahtiyarım.”

*

Okuyorsun, neler hissettiğini, ne trajediler yaşandığını anlıyorsun.

*

Kulaklık var, takıyorsun... Beynine saplanmış tornavidayı kanırtırcasına, işkence dinliyorsun.

*

Kişisel eşyalar var.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun seccadesi, Bülent Ecevit'in kasketi, Hüseyin İnan'ın idamdan sonra jiletle kesilip çıkarılan fanilası, Deniz Gezmiş'in cigarası.

*

Ranzalarda mektuplar var.
“Gün gelecek hiç bitmeyecek, gün gelecek sana kavuşacağım.”
“Ağlamayı bil, gülmeyi unutma, cezaevini sev demiyorum ama, bu kötü yataklarını asla unutma.” “Zincir soğuk, zindan yaş, belki biraz üşürüz, hele başım zindandan çıksın, görüşürüz” diyen satırlar var.

*

Ve, bir poster var.
Dördüncü koğuşun duvarında.

*

Dördüncü koğuş deyip geçmemek lazım... Utanç müzesi'nin simgesi dördüncü koğuş... Güya 80 kişi kapasiteli ama, 200 kişi tıkmışlar oraya, ranzaları bitiştirip ayaklı‐başlı yatmışlar yer kalmadığı için, mecburen nöbetleşe uyumuşlar. Başarısız firar için kazılan tünellerden biri, orada... Elbette en önemlisi, ölüm orucuna yattıkları için tutukluların diri diri yakıldığı, sözde “hayata dönüş” operasyonunun başladığı koğuş, dördüncü koğuş.

*

İşte o koğuşun... İdeolojilerden, yasadışı örgütlerden ibaret sanılan o dördüncü koğuşun duvarında bir poster var.

*

Fenerbahçe posteri!

*

1988‐1989 sezonunda şampiyon olan Fenerbahçe'nin posteri... Schumacher, Hakan Tecimer, Nezihi Tosuncuk, Hasan Vezir, Oğuz Çetin, Turhan Sofuoğlu, Aykut Kocaman, İsmail Kartal, Şenol Ustaömer, Müjdat Yetkiner, Rıdvan Dilmen.

*

Kime ait, kim yapıştırmış oraya, bilinmiyor.
Cezaevi boşaltıldıktan sonra yapılan temizlik sırasında dördüncü koğuşun duvarında bulunmuş... Müzeye dahil edilmiş.

*

Belli ki, müebbete mahkum Alcatraz Kuşçusu'nu hayata bağlayan kanarya gibi... Kanarya posteriyle hayata tutunmuş dördüncü koğuş.

*

“Memlekete zararlı, vatana millete zararlı” diye eziyet edilen insanların “milli” futbolcularla nasıl gurur duyduğunu... Tecrit atmosferinde bile “derbi nasıl biter?” diye sohbet ettiklerini... Galatasaraylı, Beşiktaşlı diye birbirlerine takıldıklarını, şakalaştıklarını düşünüyorum... Yüreğime kıymık batıyor.

*

Ve, bakıyoruz bugün...
O posterdeki Rıdvan Dilmen, yalaka yalaka sırıtarak “ben evet diycem” filan diye video çekmiş, Arda sen de evet diycen mi, Burak sen de evet diycen mi diye pas atmış, onlar da bu imam nikahına evet deyip, şarkıcı Murat Boz'la Acun'a filan orta yapmışlar.

*

Utanç müzesindeki posteri hatırlayınca... İnsaniyet namına utanıyor hakikaten insan!