Yılmaz Özdil, Sözcü'yü 'zebra'ya benzetti: İftira mermisinin tetiğine bastılar!
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, gazete çalışanları için "zebra" benzetmesi yaptı.
"Sözcü'nün zebra ailesi olarak adliyedeyiz topluca. İftira
mermisinin tetiğine basmışlardı, drannn" diyen Özdil, "Koşuyoruz
o günden beri çaresizce, yüreğimiz ağzımızda. Anlayacağız
birazdan, birimize denk geldi mi acaba" ifadesini kullandı.
Sözcü'nün, aralarında imtiyaz sahibi Burak Akbay'ın da bulunduğu 4
çalışanı hakkında, "FETÖ/PDY üyesi olmamakla birlikte bu
örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla gözaltı kararı verilmişti. Bu
kapsamda gazete muhabirlerinden Gökmen Ulu ile Sozcu.com.tr Haber
Müdürü Mediha Olgun gözaltına alınmıştı.
Yılmaz Özdil'in "Zebra" başlığıyla yayımlanan yazısı
şöyle:
Namuslu gazeteci... Zebra'dır.
*
Siyah‐beyazdır. Zıtlıktır, karşıtlıktır.
*
Derisi siyah, şeritleri mi beyazdır? Derisi beyaz, şeritleri mi
siyahtır? Senin niyetine bağlıdır.
Kimine göre ak'tır.
Kimine göre kara'dır. *
Asidir.
Sırtına binemezsin.
Gem vuramazsın.
Ama barışçıldır.
Kimseye düşman değildir. Kimseye saldırmaz.
*
Karıncayı bile incitmediği halde, daima risk altındadır. Daima
tehlikededir.
Vahşi hayvanların hedefidir.
Buna rağmen...
Asla saklanmaz. Açık alanlarda gezer. Cesurdur.
Merttir.
*
Türkçe, İngilizce, Almanca, İtalyanca, Lehçe, Danca, Macarca,
Çekçe, Portekizce, Rumence, Boşnakça, İsveççe, hemen her
lisanda zebra'dır. Evrenseldir.
*
Eşek gibi değildir.
Kafası çalışır.
Önsezilidir.
Bön bön bakmaz, iyi görür. İyi duyar, iyi koku alır.
Hisseder.
*
Sahte kimlikle dolaşmaz.
Her birinin şeritleri diğerlerinden farklıdır, insanların parmak
izi gibidir, nüfus kağıdı gibi, adıyla sanıyla yaşar. Ömrü
boyunca kim olduğu bellidir.
*
Kim olduğunu gösteren o şeritleri sayesinde... Parçalayıcı
dişleri, yırtıcı pençeleri, pırrr diye uçacak kanatları
olmadığı halde, en vahşi ortamlarda bile gayet rahat, gayet
serinkanlı yaşayabilir.
*
Çünkü, başdüşmanı olan aslanlar kaplanlar leoparlar, renk
körüdür. Aslan mesela, yeşili sarıyı, siyahı beyazı
ayırtedemez, hareket eden hedeflere şuursuzca saldırır, açık
alanda hareketsiz duran zebrayı gözden kaçırır. Kavurucu sıcakta
topraktan yükselen buhar, görüş alanını titreştirdiği için,
zebra şeritlerini rüzgarda salınan ot yığınlarına benzetir,
kafası karışır. Pusuya yatar, hata yapılmasını bekler. Biri
kıpırdarsa, saldırır. Ama hangisine? Topluca gezinen zebralar,
tehlike yaklaşınca, çil yavrusu gibi dağılarak koşmaya başlar.
E hepsi birbirine benziyor... Birini gözüne kestirip, saldırı
planı yapamaz. Ona mı saldırayım, buna mı saldırayım derken, kafası
iyice karışır, birini yakalayayım derken, hepsini elinden
kaçırır.
*
Yani?
Ortam doğal ortamsa, herhangi bir suçu günahı olmadığı halde
saldırıya uğrayan zebra, hayatta kalır.
*
Peki ya doğal ortam bozulursa?
*
En somut tehlikeler karşısında, en ciddi tehditlere aldırmadan,
saklanmadan, korkmadan, çekinmeden, açık alanlarda mertçe
dolaşan zebra... Namlunun ucunda çaresizdir.
*
Avcı tüfeğini doğrultur. Dürbünüyle nişan alır. Tetiği
yoklar, basar. Drann!
*
İşte o anda...
Zebra koşusu başlar.
*
İçgüdüsel start verilmiştir. Etrafta aslan kaplan yoktur ama,
drannn sesinden belli, topluca, yan yana omuz omuza, çılgınlar
gibi koşarlar.
*
Yırttılar, kurtuldular sanırsın. Hiçbiri düşmedi, umutlanırsın.
Herhalde ıskaladı.
*
Avcı sinsice gülümser.
*
Koşarlar koşarlar koşarlar, üç dakika beş dakika, tık... Biri
tökezler, düşer.
Vurulmuştur.
*
Sıssss diye süzülen mermi, pufff diye saplanmıştır vücuduna. O
an her şey bitmiştir aslında... Farkında değildir.
Kanı boşalana kadar koşar koşar koşar, son damla, düşer.
*
Ve bugün, Sözcü'nün zebra ailesi olarak adliyedeyiz topluca.
İftira mermisinin tetiğine basmışlardı, drannn!
Koşuyoruz o günden beri çaresizce, yüreğimiz ağzımızda.
Anlayacağız birazdan, birimize denk geldi mi acaba.