Yılmaz Özdil Cumhurbaşkanı adayını açıkladı: Hem dinibütün, hem mağdur, hem hırsız!
Cumhurbaşkanı adayını açıklayan yazarlar arasına bu kez Sözcü'nün sivri dilli kalemi Yılmaz Özdil de katıldı.
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, cuma namazındayken kendisinin de çaldığı
bisikletinin başkası tarafından çalınmasına, "camide hırsızlık
yapılır mı, yazıktır, günahtır, memlekette namuslu adam kalmamış"
diyerek tepki gösteren vatandaşı hatırlattı. Özdil, "Benim adayım
bu arkadaş. Türkiye'nin son 15 senesine damga vuran zihniyeti, bu
arkadaştan daha iyi kimse temsil edemez. Üstelik… Hem oylarımızı
çalar, hem diğerlerine 'milli irade hırsızı' der" dedi.
Yılmaz Özdil'in, "Cumhurbaşkanı adayımı
açıklıyorum" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Üç gün önce, cuma namazı…
Namazında niyazında dinibütün bir arkadaş bisikletiyle camiye
geldi, Allah kabul etsin, cuma namazı için şadırvanda abdest aldı,
tam camiye girecek, bir de ne görsün, kapının kenarına bıraktığı
bisikletinin yerinde yeller esiyor, mütedeyyin arkadaşımız
abdestini alırken bisikletini çalmışlar iyi mi…
İsyan etti tabii, “camide hırsızlık olur mu, memlekette namuslu
adam kalmadı mı?” diye bağırdı. Aynı zamanda hukukun üstünlüğüne
inanan bir yurttaş olduğu için, hırsızın yaptığını hırsızın yanına
bırakmak istemedi, adaletin tecelli etmesi için karakola koştu,
camide bisikletimi çaldılar dedi.
Zabıt tutan polisler, kendikendine habire “memlekette namuslu insan
kalmamış, dini vecibelerimizi yerine getirdiğimiz camide böyle
ahlaksızlık yapılır mı, yazık yazık” diye söylenen bu mütedeyyin
arkadaştan huylandı. Bisikletin markasını sordular, cevap yok!
Kaç paraya aldığını sordular, hık mık…
Faturası var mı diye sordular, tık yok.
Çaresiz, itiraf etmek zorundakaldı.
Çalındı denilen bisikleti, aslında kendisi de çalmıştı. Bir esnafın
dükkanının önünden araklamıştı, polisler merak edip baktı,
bölgedeki kamera kayıtlarında kabak gibi görünüyordu. Kendi
hırsızlığını meşru sayıp, çaldığı bisikletle camiye gelmiş, başka
hırsızların da camiye gelmesinden mağdur olup, namuslu vatandaşlık
görevini yerine getirerek, öbür hırsızları ihbar etmişti.
Hukuki haklarını ararken kelepçelenen dinibütün hırsızımız,
mahkemeye götürülürken hâlâ pişkin pişkin şikayet ediyordu, “evet
bisikleti çaldım ama, sokaktan çaldım, camide hırsızlık yapılır mı,
yazıktır, günahtır, memlekette namuslu adam kalmamış” diyordu.
*
Benim adayım bu arkadaş.
*
Hem dinibütün. Hem hırsız. Hem mağdur.
*
(Fetocularla iş tutanlar, şimdi çıkıp kendilerinden başka herkesi
fetocu diye ihbar ediyorlar. Pkk'yla masaya oturup pazarlık
yapanlar, şimdi çıkıp kendilerinden başka herkesi Pkk destekçisi
ilan ediyorlar. Birbirlerine “ırkçı, vampir, ağzından salyalar
akıyor, klinik vaka, iblis, şerefsiz” diyenler sarmaş dolaş ittifak
kuruyorlar, sonra da kendilerinden başka ittifaklara “ahlaksızlık”
diyorlar.)
*
Türkiye'nin son 15 senesine damga vuran zihniyeti, bu arkadaştan
daha iyi kimse temsil edemez. Üstelik… Hem oylarımızı çalar, hem
diğerlerine “milli irade hırsızı” der.