17 Oca 2013 08:48 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:38

YILMAZ ÖZDİL; ''30 SENEDİR GAZETECİYİM, BÖYLE KORKU ATMOSFERİ GÖRMEDİM''

Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil, son dönemde artan dolandırıcılık haberlerine dikkat çekti ve hükümeti suçladı,,

Teletokat

- Aloo...

- Buyrun?

- Biz polisiz, savcı da burda, bakın fonda telsiz seslerini duyuyorsunuz.
- Evet.
- Terör örgütü sizin adınızı kullanıyor, şahıslara operasyon yapmamız için şu şu hesaba para yatırmanız lazım.
- Peki.

*

Komedi filmi bile olsa, abartılmış denir, inandırıcı olmaz ama, Türkiye’de oluyor.

*

İTÜ’den doçenti aradılar, sizin adınızla örgüte lojistik malzeme alınmış, kariyeriniz lekelenmesin, paranın nereye gittiğini öğrenmemiz gerekiyor dediler, 120 bin lira gönderdi doçent... Bolu’da muhtarı aradılar, terör örgütü sim kartınızı kopyalamış dediler, yengenin altınlarını bozdurup, 2 bin lira ödedi muhtar... Bandırma Sosyal Güvenlik Müdürü’nü aradılar, ben savcıyım, terör örgütü kimlik bilgilerinizi ele geçirmiş, suçüstü yaptıracağım dediler, 45 bin lira havale etti sosyal güvenlik müdürü... Konya Emirgazi Ziraat Odası Başkanı’nı aradılar, terör örgütü kimlik numaranızla dolandırıcılık yapıyor, para trafiğini takip edeceğiz dediler, ziraat odasının 49 bin lirasını verdi ziraat odası başkanı.

*

CHP Zonguldak İl Başkanı’nı aradılar, Profesör Haberal’la görüşüp görüşmediğini sordular, bizim neler bildiğimizi Cumhurbaşkanı bile bilmez dediler, Ergenekon kapsamında bazı kişilerin takip edilmesi için şu şu hesaba para havale edin dediler, 6 bin lira havale etti il başkanı... Bankadan çıkarken, trafik polislerini gördü, otomobilini park edilmemesi gereken yere park etmişti, telefon hâlâ açıktı, telefonun ucundaki kişi, boşver ceza yazarsa yazsın, savcılık tarafından geri ödenecek dedi iyi mi!

*

Adana’da diş hekimini aradılar, banka hesabınızdan örgüte para aktarılıyor, mevduatınızı geçici olarak devletin şu hesabına aktarın dediler, 243 bin lirasını aktardı diş hekimi... Samsun’da doktoru aradılar, banka hesaplarınızın dökümünü hücre evinde ele geçirdik, paranızı şu şu hesaba yatırın, kimin çekmeye çalışacağını bulalım dediler, 55 bin lira yatırdı doktor... Eczacı var, öğretmen var, mimar var, mühendis var, imam var.

*

Ordu’da devlet dairesinde çalışan bir memurun, polis ayağıyla dolandırılacağı ihbarını alan harbi polis, uyarmak için derhal memuru aradı, ancak, dolandırıcılar telefonu sakın kapatma dedikleri için, telefon sürekli meşguldü, bari arkadaşları uyarsın diye devlet dairesini aradılar, memur mesaide değildi, son çare belediye hoparlöründen adıyla sanıyla bangır bangır anons ettiler, hemen kapat telefonu dolandırılıyorsun dediler, bütün Ordu duydu kardeşim, memur duymadı, 8 bin lirayı kaptırdı.

*

Ben savcıyım diye, Hatay Reyhanlı Mal Müdürü’nü aradılar, sizin adınıza örgüte para yatırıyorlar, şüphelilerin izini süreceğiz dediler, iz sürülmesi için 49 bin lira gönderdi mal müdürü... Tunceli Ovacık Özel İdare Müdürü’nü aradılar, sizin kimlik bilgilerinizle örgüte para aktarılıyor, toplantı halindeyiz, şahıslar takip ediliyor, şu şu hesaba para yatırın dediler, 100 bin lira yatırdı özel idare müdürü... Amasya’da Ballıdere Belediye Başkanı’nı aradılar, örgüte gizli gizli para aktarmış görünüyorsunuz, teröre yataklıktan içeri girmeniz an meselesi, para gönderin enseleyelim dediler, 20 bin lira gönderdi belediye başkanı.
Sıkı durun...
İzmir’de “emniyet müdürü” statüsündeki polis şefini aradılar, hesabınızdan örgüte para aktarılmış görünüyor, takip etmemiz için şu şu hesaba para havale edin dediler, 1.250 lira havale etti emniyet müdürü!

*

Hepsini yazmaya kalksak, ansiklopedi olur. Sinema sanatçısı’ndan örgüt bağlantısı diye 500 bin lira tokatlamışlardı. En son şarkıcı’dan örgüt takibi diye 30 bin lira kaptılar.

*

Çünkü...

*

“Enayi” meselesi değildir bu... “Herhalde bi açıkları var, yarası olan gocunur” meselesi de değildir.

*

Herkes telefonunun dinlendiğini düşünüyor, herkes evinde-ofisinde kamera-böcek arıyor, herkes kimlik bilgilerinin araklandığından emin, herkes banka hesaplarının kurcalandığından, bilgisayarına sızıldığından şüpheleniyor. İlla bi yamuğunun olması gerekmiyor, sıradan insanlar bile, acaba iftiraya uğrar mıyım, adımı alengirli bi mevzuya bulaştırırlar mı, sabaha karşı kapımın zili çalınır mı endişesiyle yaşıyor.

*

30 senedir bu memlekette gazetecilik yapıyorum, böylesi “korku atmosferi”ne hiç şahit olmadım.
Halkın tek güvencesi olan savcı-polis, halkın en büyük kâbusu haline geldi.
Maalesef mesele budur.

Yılmaz ÖZDİL / HÜRRİYET