06 Ara 2017 12:07 Son Güncelleme: 24 Kas 2018 01:50

Yıldırım Demirören hakkında flaş karar!

Yargıtay, Beşiktaş'ın 2005-2007 yılları arasında bazı faturalarda usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla açılan davada, sanıkların beraat kararını bozdu.

Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin 2005-2007 yılları arasında 51 faturaya ilişkin kayıtlarında usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla, arasında Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Yıldırım Demirören’in de bulunduğu eski kulüp yöneticileri hakkında dava açılmıştı.

Şirketin yönetim kurulu başkanı, üyesi, genel müdürü ve muhasebe müdürü olarak farklı görevleri bulunan sanıkların, mükellef şirket tarafından, Aralık 2005- Ağustos 2007 tarihleri arasında düzenlenen 51 adet satış faturasına ilişkin yasal defterlere yapılan 41 adet hileli kayıt sonucunda belli miktar KDV matrahının beyan dışı bırakılmak suretiyle, defter ve belgelerde muhasebe hilesi yapma suçunu işledikleri iddia edilmişti. İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davada, sanıkların beraatine karar verilmişti.

"EKSİK İNCELEME"

Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 11. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını "eksik inceleme" nedeniyle bozdu.

Yargıtay 11. Ceza Dairesinin kararında, 27 Aralık 2010’a ait vergi inceleme raporuna yer verildi. Raporda, "suça konu satış faturalarında görünen KDV’lerin yasal defterlere kaydedilirken ya hiçbir tutarın ’Hesaplanan KDV’ hesabına kaydedilmediği ya da bir sıfır eksik olarak kaydedildiği, beyan dışı bırakılan kısmın ise defterin diğer kısımlarına alacak olarak yazıldığı"nın
tespit edildiği belirtildi.

"BİLEREK VE HİLELİ OLARAK..."

Raporda, "yapılan bu işlemler sonucunda katma değer vergisi farkına sebep olunduğu, yapılan bu işlemlerin hataen yapılacağının iddia edilemeyeceği, zira yevmiye defterine aynı günlerde yapılan kayıtların bir kısmının doğru yapılmasına karşın, bir kısmının ise vergi ziyanına sebebiyet verecek şekilde bilerek ve hileli olarak kaydedildiği, bu durumun da kasıtlı olarak hesap ve
muhasebe hilesi yapıldığının göstergesi olduğu" tespitinin yer aldığı aktarıldı.

Buna rağmen dosyadaki mevcut bilirkişi raporlarında bu tespit ve değerlendirilmelerin irdelenmediği dikkate alınarak, bu konularda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği ifade edilen kararda, atılı suçun işlendiğinin sabit olması durumunda, "suç ve cezanın şahsiliği" ilkesi uyarınca, suçun kanuni tanımında yer alan fiili gerçekleştiren sanık veya sanıklar ile bunların suçuna diğer sanıkların iştirak edip etmediklerinin tespit edilmesi gerektiği vurgulandı.

Kararda, bunun sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurulmasının bozma nedeni yapıldığı kaydedildi.

Yargıtay 11. Ceza Dairesinin kararı doğrultusunda dosya, yerel mahkemede tekrar ele alınacak.