Yıldıray Oğur iz sürüyor: Pelikanların inlerine girmeye az kaldı
Türkiye Gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında kriz olduğuna dair iddialar içeren "Pelikan Dosyası"nın izini sürdü ve bakın nerelere ulaştı...
Türkiye Gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan
ve Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında kriz olduğuna dair iddialar
içeren ve Davutoğlu'nun veda kararında etkili olduğu ileri sürülen
kendi adının da geçtiği "Pelikan Dosyası" adıyla dolaşıma giren
blog yazısının "duvardibi.tv" adresli bir internet sitesi ile
bağlantılı olabileceğini yazdı. Söz konusu sitenin, Pelikan
Dosyası'nda adı geçen isimleri hedef alan haberlerin yayımlandığını
söyleyen Oğur, iddiasına dayanak olarak da bazı haberleri
başlıklarıyla paylaştı. Sitede, "@Pelikanbildirisi" adlı Twitter
hesabının "Pelikan Dosyası" ile alakasının olmadığını belirten bir
haber de yayımlandığını hatırlatan Oğur, "Türkiye’nin tasfiye
etmesi gereken kötü aklın son nesli karşımızdaki. İçeriğinin ne
olduğu, ne uğruna hareket ettiğinin hiçbir önemi yok. İftiracı,
tasfiyeci, iktidar mücadelesi verirken belaltı yöntemler
kullanmaktan çekinmeyen bir akıl bu. Pelikanların inlerine girmeye
az kaldı" ifadelerini kullandı.
Oğur'un Türkiye gazetesinde "Pelikan'ın inine doğru..." başlığıyla
yayımlanan (13 Mayıs 2016) yazısı şöyle:
Her gün onlarca haber girişi yapılan, tasarımı profesyonel, her gün
güncellenen içeriğine bir tasarımcının elinin değdiği açık ama bu
kadar çabaya rağmen içinde tek bir ismin, künyenin yer almadığı
haber portalları her zaman ilgimi çekmiştir. Türkiye’de cemaatin,
dünyada İran istihbaratı ve Rus istihbaratının böyle onlarca sitesi
var.
Bu aralar malum Pelikan peşinde koşarken tesadüf eseri onlardan
birine daha rastladım. Sitenin adı http://www.duvardibi.tv/.
Sitenin adının Fatih’te “İslamcıların” takıldığı meşhur çay
ocağından geldiğini tahmin etmek zor değil. Sitenin sloganı da
zaten “Millî ve Yerli Haber portalı”
Ama karşımızda bir “İslamcı” haber sitesi yok yanlış anlaşılmasın.
Haziran 2015’ten beri açık olan, her gün onlarca haber, yorumun
özel hazırlanmış görseller, kolajlar eşliğinde girildiği bu
profesyonel sitenin hedefinde; AK Parti ve çevresinde yer
almış bazı isimler, gazeteciler, entelektüeller var. Ne tesadüf ki
bu isimler Pelikan bildirisindeki isimler aynı!
Birkaç başlık verince ne demek istediğimi anlayacaksınız:
“Mahallenin soytarısı özür diledi” (Hakan Albayrak için)
“Domuz lokantasında ete doyan sözde muhafazakârlar!” (Karar ekibi
bir et lokantasına gitmiş)
“Kasap Selvi” (Abdülkadir Selvi)
“Aydın Doğan’ın çomarı o dört muhafazakâr yazar için havladı”
“Eşcinselleri savunan İslamcı (İsmail Kılıçarslan için)
“Fethullahçılık bitti, mesiyanik Davutoğluculuk başladı”
Son başlık en güncellerinden. Site neredeyse Pelikan’ın Sesi olarak
yayınına devam ediyor günlerdir. Bunlar o başlıklardan bir
kaçı:
“AK Parti Karar fitnesinden rahatsız olmuyor mu?” “Fitnecilerin
yeni planı: AK Parti’yi bölmek için harekete geçtiler” (Tabii Etyen
Mahçupyan fotoları eşliğinde)
“Karagül hocasını sattı”
“Yerli ve millî kalemlere savaş açan Yeni Şafak’ta deprem”
Bu tartışmalardan hiç haberi olmayan biri için “Hepsi yandaş, AK
Partili” denip geçilecek bu isimler hakkında yine aynı çevreden
biri tarafından yazıldığı anlaşılan bu ‘çakma’ haberlerdeki öfke
epey şaşırtıcı bulunabilir. Nereden çıktı bu öfke, şiddet en
azından ben bu kadarını takip edememiştim.
Çakma yazıların içeriği başlıklardan daha da belaltı. Mesela
“Acınacak haldesin Karaalioğlu” başlıklı ‘yazı’dan bir bölüm
okuyalım:
“Kaybettiler ya, Erdoğansız Türkiye projesi için yapmadık sinsi
fitne operasyonu bırakmadılar....Tıpkı Fettuşiler gibi. Yapmadık
zulüm bırakmadılar, devletin balyozunu yiyince “mağduruz” diye
zırlamaya başladılar”
Ama herhalde en ilginci “Davutoğlu hakkında ilginç iddialar”
manşetiyle Oda Tv yazarı Mümtaz İdil’in şu yazısına yer
vermeleri:
“Kendisinden çok uzakta, ABD’de ise aynı yıl Stanford
Üniversitesi’nde geleceğin Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice,
Siyaset Bilimi Bölümü Dekanlığı görevine geliyordu. Rice, buradaki
görevini 1999 yılına kadar sürdürdü. O sıralarda yazdığı bir yazıda
Ahmet Davutoğlu’ndan söz ederek, geleceğin önemli bir politikacısı
olacağından, ileride Davutoğlu’nun “devlet başkanı” olabileceğinden
söz etmişti. Ama Rice, nasılsa böyle bir “öngörüde” bulunabilmişti.
Davutoğlu aslında ABD’nin, Türkiye’nin başına gelecek
“prenslerinden” biriydi, ama ansızın Recep Tayyip Erdoğan ortaya
çıktı ve ABD’nin Davutoğlu üzerinde oynadığı gelecek planlarını
bozdu.”
Ama benim bu siteyi bulmama neden olan esas ilginç haber ise şu:
Fetroll Gazetesi.
http://www.duvardibi.tv/2016/05/fetroll-gazetesi-cumhuriyet/. Haber
Pelikan Bildirisi’ni yayınlayan hesaptan sonra açılan ve
dedikodular paylaşan başka bir Pelikan hesabının orijinal Pelikan
hesabı olmadığını iddialı bir şekilde anlatan bir açıklama haberi.
Okuyalım:
“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yakın isimlerin yayımladığı
söylenen ‘Pelikan Dosyası’nın internet sitesinde Twitter’daki
‘@pelikanbildiri’ adlı hesaba ilişkin açıklama yapılmıştı.
Açıklamada, “Bu blogun sosyal medyada hiçbir hesabı yoktur! Bu blog
dışında hiçbir yerde şubesi yoktur ve olmayacaktır! Özellikle
Paralel şerefsizlerin açtığı ‘@pelikanbildiri’ hesabına itibar
etmeyiniz!” denilmişti. Twitter’daki hesabın Pelikan Bildirisi’nden
5 yıl önce açılmış olması da iki hesap arasında bağlantı olmadığını
doğruluyordu. Bu twitter hesabının yazdıkları doğru mu bilinmez.
Ancak iki hesap arasında bir bağlantı olmamasına rağmen söz konusu
twitter mesajları Pelikan bildirisininmiş gibi haberleştirildi. Son
kurban ise Cumhuriyet gazetesi oldu.”
Neredeyse insan Pelikan Bildirisi’ni yazanlar mı göndermiş bu
açıklamayı diyor. ‘Pelikan Dosyası’nı Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan’a yakın isimlerin yayımladığını kim söylüyor acaba, şu ana
kadar tam tersi olduğu görüldü ve söylendi hep. Ayrıca bu site
birinci Pelikan hesabının orijinal, diğerinin çakma ve cemaatçi
olduğuna nasıl böyle emin oldu? Ve tabii niye böyle bir haberi bu
üslupla yapma ihtiyacı hissetti?.
Bütün bu soruları sormak için sitede künye ya da bir isim
arıyorsunuz: YOK.
Oturup bütün gün fikirlerinden hoşlanmadığı AK Parti’ye yakın
yazarlara çakan yazılar kaleme alan, özenle hazırlanmış kolajlarla
siteye koyan kişi demek ki bir hayırsevermiş. Adının bilinmesini
istemiyormuş? Tıpkı Pelikan Bildirisi’ndeki insanlar hakkında
iftiralar kaleme alıp sonra adının altına imzasını atamayan
kişi/kişiler gibi.
Sitenin Twitter adresinde konum olarak görünen “Estonya Talinn”e
gidip araştıracak kadar merak ediyor insan.
Ama galiba ve maalesef daha yakınlarda bir yerde bu Duvar Dibi.
Belki de Pelikan’lar da onlarla paralel uçan akbabaların inleri de
orada bir yerdedir. Türkiye’nin tasfiye etmesi gereken kötü aklın
son nesli karşımızdaki. İçeriğinin ne olduğu, ne uğruna hareket
ettiğinin hiçbir önemi yok. İftiracı, tasfiyeci, iktidar mücadelesi
verirken belaltı yöntemler kullanmaktan çekinmeyen bir akıl bu. Bu
aklın Fatih Duvar Dibi’ndeki o mütevazı çay ocağından neşet
etmediği çok açık.
Bazıları içine atar, susar, bazıları da kendisine atılan iftiraları
kafaya takıp peşini bırakmaz.
Pelikanların inlerine girmeye az kaldı...