Yıldıray Oğur açık açık yazdı: Yeni Türkiye'de yaşama rehberi!
Türkiye gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte yeni Türkiye'de yaşama rehberini yazdı.
Ulusalcısından gezicisine, Cemaatçisinden paralelcisine kadar kaybeden hemen her kesimi ele alan Oğur, Kemalistler için "Atatürk Samsun’dan bir daha asla geri gelmeyecek. Köy Enstitüleri hiçbir zaman yeniden açılmayacak" gibi ifadeler kullanırken Cemaat'e de "30 yılın sonunda mavi ekran verdiniz" dedi.
İşte Yıldıray Oğur'un yazısındaki o bölümler:
CHP
Telaşa lüzum yok. Cübbeli Ahmet Hoca’yı da genel başkanlığa seçseniz, sadık seçmeniniz sizi terk etmeyecek. O yüzden yüreğinizin götürdüğü yere gidin. Çünkü her yöne fırlatılmış Eros’un aşk okları, Mustafa Kemal’in altı okundan daha uğurlu gelmedi size. Jakoben devrimcilik, kasetin devrimci gücünden hakkınıza daha hayırlıydı. İlle de colormatik gözlükse Emine Ülker Tarhan’dan şaşmayın. Muharrem İnce’nin tek kusuru ise Gazi’nin Yalova’da köşkünün her gece müdavimi olacakken bu kadar geç doğmasıydı. Her şey Nutuk’u bırakıp Fuat Avni okumaya başladığınız gün başladı… Yeniden Nutuk’a dönmeyip, üzerinizdeki Kemalizm gömleğini çıkararak, logonuzu değiştirmeye cesaret edeceğiniz güne kadar böyle… Yine de günün sonunda elinizdeki en iyi alternatifin Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu olması insanın ilahi adalete olan hayranlığını artırıyor.
KEMALİSTLER
Atatürk Samsun’dan bir daha asla geri gelmeyecek. Köy Enstitüleri hiçbir zaman yeniden açılmayacak. Cipli türbanlı kadınlar trafikten menedilmeyecek. Kürtler karda yürüyüp kart kurt sesi çıkaran Türkler olmayacak. Uyuduğunu düşündüğünüz halk bir daha asla uyanmayacak. Eğitim seviyesi arttıkça da hiçbir şey değişmeyecek.
LİBERALLER
Erdoğan’a bakakalıp, bütün tarihi kaçırmaktalar. Olmayacak, Türkiye’yi, dizilerde gördüğünüz, işe bisikletle giden Danimarkalı başbakanlar yönetmeyecek. Hippi bir New York Belediye Başkanı çıkmayacak bu sosyolojiden. Amerikalı abiniz beyaz atına binip sizi kurtarmaya da gelmeyecek. Avrupa AKP’ye karşı liberal Haçlı Seferi çağrılarınızla ilgilenmeyecek. “Bir şey”ler de olmayacak. Kemalist askerler, cemaatin polisleri derdinize deva değil. Hep Erdoğan’ı seçen milyonların arasında kaldınız işte. Başınızın çaresine bakmayı öğrenin.
SOLCULAR
Devrim olmayacak. Evinize dönün. Gezi Direnişi’ndeki Kemalistler devrim yapamadığı için de kâinattaki enerjiye şükredin, CERN’deki kara maddenin önünde kurbanlar kestirin. Önce sağlam kamuya açık bir öz eleştiri, sonra 2001’de AKP’nin yapmaya cesaret ettiğini yapıp eski gömlekleri çıkarmak, mutlaka şiddetle yüzleşmek, geçmişin hayaletlerinden kurtulmak, Kemalizm, laiklik, çağdaşlık saplantılarını tedavi etmek… Sonra belki bir sol alternatif olmak. Türkiye’ye söyleyecek her söz bitti, para, imkânlar tükendi, Kürt siyasetinin eteklerine sığındınız. Ama orada da size huzur yok. Bari rahat bırakın onlar kendi barışlarını yapsın, siyasetlerini yapsınlar.
CEMAAT
30 yılın sonunda mavi ekran verdiniz. Ağlayan çocuk büyüdü eli kelepçeli güneş gözlüklü Fulden Uras’ı dinleten bir polis amiri oldu. Yıllarca eğittiğiniz, masterlar, doktoralar yapmalarına vesile olduğunuz insanları polislerin, istihbaratçıların peşinde heder ettiniz. İntegral sorularını çözüp Türkiye birincisi gelen pırlanta zekâlı gençlerden, her şeyi Pers oyunlarıyla açıklayan kümeler düzeyinde insanlar çıkarmayı başardınız. Bütün Manisa’nın macunları yedilirse yılda 50 kere İran’a muta nikâhı için gidemeyecek yaşlı başlı adamlara iftira attınız. Escort kızlardan askerî casus çıkarıp, haklarına girdiniz. Altın nesilden geriye her akşam Twitter’da “kaç liraya satıldın lan” diye hashtag kasan bir teneke parçası kaldı.
HDP/PKK
Silahlar uzaklaştıkça, siyaset, mevzular normalleştikçe, korktuğunuz gibi tasfiye olmuyorsunuz, oylarınız, gücünüz, meşruiyetiniz, etkinliğiniz artıyor. 50 yıldır Türkiyeleşmeyi başaramamış, CHP’nin gözünün içine bakmaktan helak olmuş Türk soluyla ilişki düzeyini manevi babalıktan, evlatlık almaya çevirmeniz hayırlı. Ama dindarlarla İhsan Eliaçık olmadan ilişki kurma zamanı artık.
AK PARTİ
Yeni Türkiye artık eski Türkiye’yi dövmek için bir sopa değil, elinizdeki sihirli asa. Onu inşa etmek için kullanmanın zamanı artık. Reformdan vazgeçerseniz, durursunuz. Durursanız düşersiniz. İtiraz etmekten vazgeçerseniz pırıltınızı kaybedersiniz. Ama az önce biten kavganın halet-i ruhiyesinden çıkmazsanız da bıkkınlık hissi verirsiniz.
MEDYA
Medyanın yüzde 65’inin muhalif medyanın elinde olduğu, en küçük blogger yazarının bile lafa “Ey Tayyip” diye giriştiği ülkede diktatörlükten bahsetmeyi bırakıp daha ciddi şeylerden bahsetmenin zamanıdır: Gazetecilikten. Kongrelerde genel başkan seçtirip, askerle, polisle el ele iktidar devirmece oynamaktan vazgeçmekten. Sayıları binlere varan köşe yazarlarına analizle siyaset yapmak arasındaki farkı hatırlatmaktan.
Erdoğan’la, AKP iktidarıyla meşru demokratik bir iktidar olarak ilişki kurmanın, öyle de muamele görmenin zamanı gelmedi mi? Düşmanlıkla eleştirinin arasını açıp, demokratik tartışmaya katkı yapan bir medya olmanın?.