11 Mayıs 2017 10:40 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 00:30

"Yılda 250 binden fazla kişiye melanom tanısı konuluyor"

- Türk Dermatoloji Derneği Dermoskopi Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Özdemir:- "Dünyada olduğu gibi ülkemizde de görülme sıklığı giderek artmaktadır. DSÖ verilerine göre yılda 250 binden fazla kişiye melanom tanısı konuluyor"- "Erken tanı hayat kurtarır. Ancak erken dönemde, derinlere inmeden tanı.

İSTANBUL (AA) - Türk Dermatoloji Derneği Dermoskopi Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Fezal Özdemir, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre yılda 250 binden fazla kişiye melanom tanısı konulduğunu belirterek, hastalığın erken dönemde fark edilmesiyle yüzde 100 şifa sağlanabildiğini bildirdi.

Özdemir, yaptığı yazılı açıklamada, melanomun, derinin en üst tabakasında bulunan "melanosit" adı verilen renk hücrelerinin kötü huylu çoğalması sonucu oluşan "en tehlikeli" deri kanseri olduğunu vurguladı.

Hastalığın Türkiye'de de görülme sıklığının giderek artığına değinen Özdemir, şunları kaydetti:

"DSÖ verilerine göre yılda 250 binden fazla kişiye melanom tanısı konuluyor. Tüm dünyada görülme sıklığı 100 binde 3'dür ve her saat başı 1 kişi melanom nedeniyle ölmektedir. Ülkemizde ve tüm dünyada önemli bir halk sağlığı problemi haline gelen melanom, deri kanserlerinin yüzde 5’ini oluşturmakla birlikte, buna bağlı ölümlerin yüzde 75’inden sorumlu, en tehlikeli olanıdır.

2014'te Türkiye kanser istatistiklerine geçen görülme sıklığı 100 binde 1,5 olarak bildirilmiştir. Ege Üniversitesi Kanser Araştırma ve Uygulama Merkezi Kanser Kayıt Birimi verilerine göre, son 10 yılda sadece bu bölgede görülen melanom hasta sayısı bin 283'tür. Bu veri, gerçek görülme sıklığının, dünyadaki sıklığından az olmadığına işaret etmektedir. Erken tanı, hayat kurtarır. Ancak erken dönemde, derinlere inmeden tanı konulursa yüzde 100 şifa sağlanabilir. Burada en büyük öncelik, hastaların bilinçlendirilmesi ve hekime erken başvurularını sağlayabilmektir."

Özdemir, melanomun, bir ben üzerinden veya normal derideki bir leke üzerinde gelişen ve koyu kahverengi ya da siyah renkte, 3-4 milimetre genişlikte, yuvarlak, kenarları muntazam bene benzeyen bir leke veya kabartı olarak başladığını ve hızla değiştiğini anlatarak, "Nadiren renksiz veya pembe renkli de olabilir. Bu yüzden hızla büyüyen ten rengi ya da pembemsi kabartılara çok dikkat etmek gerekir. Erken tanınmazsa büyüdükçe kabarır, sürtünme ile kanayabilir. Melanomun bir leke halindeyken kabarık hale dönüşmesi, kanserin derinlere indiğini, yani vücuda yayılır hale geldiğini gösteren kötü bir işarettir. Tanıda ışıklı bir büyüteç olan dermoskop ile bakılırsa, derinin içini görebilen dermatolog, yüzde 90-95 duyarlılıkla doğru tanıya ulaşacaktır." ifadelerini kullandı.

Leke ve benden şüphenilmesi gereken durumları, "yuvarlak değil asimetrik olması, yani 2 eşit parçaya bölünememesi", "kenarlarının düzensiz, girintili çıkıntılı olması", " farklı renk tonları içermesi", "çapının 5 milimetreden büyük olması", " renk, şekil, büyüklük, kaşınma, kanama gibi değişim olması" şeklinde sıralayan Özdemir, melanomu erken yakalama konusunda en güçlü işareti, "lekenin veya kabartının çapının büyümesi, şeklinin ve renginin değişmesi" olarak açıkladı.

Özdemir, melanomun çocuklar dahil her yaşta ve derinin her yerinde görülebileceğine dikkati çekerek, açık tenli, güneşe duyarlı, hemen yanıp ama bronzlaşamayan, sarı veya kızıl saçlı, renkli gözlü, özellikle çocukluğunda şiddetli güneş yanığı geçirmiş olanlar, tüm hayatı boyunca yoğun güneşe maruz kalmış, kendisinde veya ailesinde melanom hikayesi olanlar, çok sayıda beni olan, şekil, renk ve büyüklük açısından şüpheli özellikler gösteren benlere sahip olan, doğumsal benleri olan, melanom dışı deri kanseri geçirmiş, bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerin risk altında olduğunu bildirdi.

- "Aşırı güneş maruziyeti ve solaryum, gençlerde melanomun artışına yol açıyor"

Prof. Dr. Özdemir, melanomun genellikle ileri yaşlarda, 50-55 yaş sonrasında görülürken son yıllarda çocuk, ergen ve genç erişkinlerde de artığını belirterek, korunmasız aşırı güneş maruziyeti ve solaryumun gençlerde melanomun artışına yol açtığına dikkati çekti.

Melanomun tedavisi bulunduğunu ifade eden Özdemir, "Erken dönemde henüz kanser üst tabakayı aşmamışsa tümörün cerrahi olarak çıkarılmasıyla yüzde 100 şifa sağlanır; başka ek tedavi de gerekmez. Yani melanomun ana tedavisi en kısa sürede tümörün cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Tanı konulan iyi huylu bir leke veya ben ise gereksiz cerrahiden uzaklaşılacaktır. Melanom görülürse, tüm vücut için kanser tarama testleri yapılarak hastalığın derecesini ve yaygınlığını saptanacak ek tedaviler buna göre planlanacaktır. Unutulmaması gereken en önemli husus da hastalığın derecesi ne olursa olsun melanom tanısı almış bir hastanın ömür boyu izlenmesi gerekliliğidir. Vücudunuzdaki diğer kanserleri gözünüz göremeyebilir ama melanom gözünüzün önündedir." değerlendirmesinde bulundu.