15 Eki 2010 11:00
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:43
YİĞİT BULUT ''TEŞEKKÜR BORÇLUYUM'' DEDİĞİ ERTUĞRUL ÖZKÖK'Ü HANGİ ÜNLÜ AKTÖRE BENZETTİ?
İşte o aktör ve işte teşekkürün nedeni...
Türkiye’nin sonunda bir ‘Woody Allen’ı oldu!
Bundan 15 ay önce Ertuğrul Özkök ile “kavgamız” doruk noktasına çıkmış ve sonunda aldığım radikal bir kararla Doğan Grubu ile ilişkimi kesmiştim. O dönemde Ertuğrul, arkasına aldığı rüzgârla “Türkiye’de güçlü bir figürdü” ve bana da köşesinden “kara gömlekli-kara vicdanlı” ifadesi eşliğinde “sayısız” güzellemeler içeren yazılar yazmıştı! Dediğim gibi bundan 15 ay önce “o grup ve o kişi” Türkiye’nin “önemli figürleri” olma iddialarını hâlâ devam ettiriyorlar, hâlâ “ülkeyi yönettiklerini” düşünüyorlardı!
Sevgili dostlar, Ertuğrul Özkök’e asla “kırgın” değilim. “Bana hayatımın en büyük iyiliğini yapmış kişi” bile diyebilirim; o ve arkadaşları sayesinde, oradaki yapıyı anlayarak mekânı terk ettim ve bu sayede Turgay Ciner ve Kenan Tekdağ’ı tanıma fırsatım oldu. İnanın son 15 ay hayatımın en huzurlu, en “gizli ajandası olmayan”, en “savunma yapmaya gerek duymadan-kendimi korumadan” işime adadığım dönemini yaşadım. Dediğim gibi Ertuğrul’a “teşekkür borçluyum”. O olmasa, grubu da kendisine alet ederek, hep birlikte “o kadar ileri gitmeseler”; ben çok önemli dostluklara yelken açamazdım.
Peki bütün bunları neden yazdım? Belki inanacaksınız, belki de inanmayacaksınız ama Ertuğrul Özkök’ü, benim de defalarca konuk olduğum “Genç Bakış” programında seyrederken çok ama çok üzüldüm. 15 ayda geldiği noktaya, içinde bulunduğu ruh haline, hareketlerine, gözlüklerine, Woody Allen tadında tepkilerine-konuşmalarına, kısacası her şeyine üzüldüm. Ve aklımda şu cümleyle uyuyakaldım: “Ağaçlar ayaktayken ölmeli...”
Allah hepimizin sonunu hayırlı etsin... “Ne oldum değil, ne olacağım” demek esasmış...
Yiğit Bulut/Habertürk
Bundan 15 ay önce Ertuğrul Özkök ile “kavgamız” doruk noktasına çıkmış ve sonunda aldığım radikal bir kararla Doğan Grubu ile ilişkimi kesmiştim. O dönemde Ertuğrul, arkasına aldığı rüzgârla “Türkiye’de güçlü bir figürdü” ve bana da köşesinden “kara gömlekli-kara vicdanlı” ifadesi eşliğinde “sayısız” güzellemeler içeren yazılar yazmıştı! Dediğim gibi bundan 15 ay önce “o grup ve o kişi” Türkiye’nin “önemli figürleri” olma iddialarını hâlâ devam ettiriyorlar, hâlâ “ülkeyi yönettiklerini” düşünüyorlardı!
Sevgili dostlar, Ertuğrul Özkök’e asla “kırgın” değilim. “Bana hayatımın en büyük iyiliğini yapmış kişi” bile diyebilirim; o ve arkadaşları sayesinde, oradaki yapıyı anlayarak mekânı terk ettim ve bu sayede Turgay Ciner ve Kenan Tekdağ’ı tanıma fırsatım oldu. İnanın son 15 ay hayatımın en huzurlu, en “gizli ajandası olmayan”, en “savunma yapmaya gerek duymadan-kendimi korumadan” işime adadığım dönemini yaşadım. Dediğim gibi Ertuğrul’a “teşekkür borçluyum”. O olmasa, grubu da kendisine alet ederek, hep birlikte “o kadar ileri gitmeseler”; ben çok önemli dostluklara yelken açamazdım.
Peki bütün bunları neden yazdım? Belki inanacaksınız, belki de inanmayacaksınız ama Ertuğrul Özkök’ü, benim de defalarca konuk olduğum “Genç Bakış” programında seyrederken çok ama çok üzüldüm. 15 ayda geldiği noktaya, içinde bulunduğu ruh haline, hareketlerine, gözlüklerine, Woody Allen tadında tepkilerine-konuşmalarına, kısacası her şeyine üzüldüm. Ve aklımda şu cümleyle uyuyakaldım: “Ağaçlar ayaktayken ölmeli...”
Allah hepimizin sonunu hayırlı etsin... “Ne oldum değil, ne olacağım” demek esasmış...
Yiğit Bulut/Habertürk