Yiğit Bulut ‘ayar’ vermişti! Babiali’nin çınarı Milliyet nereye koşuyor?
Medyaradar'ın televizyon dünyasını mercek altına alan yazarı Ekran Kedisi, yine ses getirecek bir yazıya imza attı.
Değerli ‘Ekran Kedisi’ okurları,
Bu yazıda sizlere ekran analizleri yerine kendime görev addettiğim ve beni bir süredir rahatsız eden anlı şanlı gazetelerimizin “yazım facialarından” söz etmek istiyorum. Daha doğrusu bugüne özel olarak milliyet.com.tr’den örnekleme yapacağım.
Hatırlarsınız çok değil bundan birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Flake ile görüştü" başlıklı haberi nedeniyle Demirören Medya bünyesindeki ve Özay Şendir yönetimindeki Milliyet Gazetesi'ni sert sözlerle eleştirmişti. Bulut X hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan,
Abd Büyükelçisi ile görüşmez!!
Makamına kabul eder!!
Doğrusu: Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD Ankara Büyükelçisi Flake’i kabul etti!!
Görüşme iki eşit makam arasında olur!!
Abd Büyükelçisini Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ile eşit görenler haddini bilsin!!"
Bulut daha sonra yeni bir paylaşım yaparak, yeni dönemin 'motto’sunu duyurdu ve "Haddini bilmeyen helak olur..!" diyecekti!
“HADDİNİ BİLMEYEN HELAK OLUR!”
"Bu medya değil mi; Selahattin D. serbest kalsın diye yazan!
Bu medya değil mi Osman k. serbest kalırsa yabancılar Türkiye’ye gelir diye yazan!
DEVLET’e, BÜYÜK TÜRK MİLLETİ’ne, BAŞKAN’a operasyon çekmek o kadar kolay olamaz bence!! Yeni dönemin mottosu; haddini bilmeyen helak olur!"
Milliyet gazetesi Yiğit Bulut’un ‘aba altından sopa göstermesi’ sonrası haberi ve başlığı hemen değiştirdi!
Bu paylaşım ve gelişmeler bizim gibi birkaç bağımsız haber sitesinde haber oldu o kadar!
Ne diyelim yaşasın ‘Gücü Bağımsızlığında Olan Haber Siteleri’
Milliyet’ten konuyu açtık ya devam edelim.
30 Ağustos Zafer Bayramı'mızın 102. yıl Dönümü ve Milliyet…
Değerli okurlar, bu yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 102'nci yıl dönümü.
Ve bizler Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi zaferinin 102'nci yıl dönümünü büyük bir coşkuyla kutladık.
www.milliyet.com.tr’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki heyetin, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla Anıtkabir'i ziyaret etmesi haberini okumak için tıkladım. Aman Allah’ım bir de ne göreyim. Haberde;
“Büyük Zafer'in 101'inci yılı kutlamaları kapsamında, ilk tören Anıtkabir'de düzenlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki devlet erkanı, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü dolayısıyla Anıtkabir'e ziyarette bulundu” yazıyordu.
Yani Bâb-ı Âli’nin çınarı Milliyet Gazetesi’ne göre Büyük Zafer'in 101'inci yılıymış!
Şimdi ‘Ya ne var bunda haberi yazan editörün dalgınlığına gelmiş. Sen de abartma kedi efendi...’ diyorsunuz değil mi? Haklısınız olur bu tür şeyler insanlık hali! Bizler ne hatalar yapıyoruz haber yazarken…
Ama MİLLİYET yapmamalı diyorum ben de!
Hadi haberi yazanın gözünden kaçtı ve böyle bir hata yaptı!
Peki hiç mi bir Milliyet çalışanı bu haberi ‘TIKLAYIP’ da okumadı? Kimsenin gözüne batmadı mı bu hata!
Belli ki benim haricimde kimse fark etmemiş bu küçücük hatayı! Zaten benim de kalbim fesat!
Bu satırları yazarken hata hala sayfada ve ‘gözüme batmaya’ devam ediyordu.
Devam edelim…
Tarihe azıcık meraklıyımdır… Başkent’te oturmanın güzel yanı kitap okumaya bol bol vaktiniz oluyor…
Evet, dedim ya tarihe meraklıyım diye… Milliyet’te 30 Ağustos tarihli bir haber hemen dikkatimi çekti… Çoğumuzun bildiği bir olay olan Atatürk’ün de NUTUK’ta yer verdiği 28 Temmuz 1922 tarihinde Akşehir’de oynanan ve Büyük Zafer’in planlarının yapıldığı futbol maçı.
Milliyet, “Atatürk gizli toplantıyı hangi maçta yaptı?” başlığı ile bu tarihi maçı duyuruyordu.
Başlık çarpıcı, Atatürk acaba hangi maçta yapmıştı ‘Büyük Zafer’in planlarını’
Fenerbahçe- Galatasaray maçı mıydı yoksa… Versiyonları varın siz düşünün değerli okurlar…
Merak ettim hangi maçmış bu?
Bizlerin bilmediği yeni detaylara mı ulaşmıştı köşe yazarı Abdullah Karakuş.
‘TIKLADIM ve OKUDUM!’
Okudum, sonra baştan bir daha okudum ama ne yeni bir bilgi ne bilinmedik bir ayrıntı BULAMADIM!
Ezcümle “Atatürk Gizli Toplantıyı Hangi Maçta Yaptı?” sorusunun yanıtını BULAMADIM!
Yazıyı da son derece sığ bulduğumu söylemek isterim…
Değerli okurlar, https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/abdullah-karakus/ataturk-gizli-toplantiyi-hangi-macta-yapti-7181200 haberin linki bu lütfen tıklayın ve okuyun…
Kim bilir belki ben yanlış düşünüyorum, belki ben tersimden kalkmış da hakkını yiyorum yazarın!
Eminim birçoğunuzun bildiği o meşhur futbol maçı olayı şuydu;
“23 Temmuz 1922 günü Ankara’dan gizlice ayrılan Mustafa Kemal Paşa, kuvvet komutanlarıyla yapacağı toplantıyı gizlemenin yolunu bir futbol maçı düzenlemekte buldu. O dönemde özellikle Osmanlı Devleti’nin liman kentlerinden yayılmaya başlayan futbol, orduda da çok popülerdi. Öyle ki ordudaki askerler, kendi aralarında küçük çaplı futbol maçları bile düzenliyorlardı. Bu durumun bilinmesinin de avantajıyla Mustafa Kemal Paşa, 28 Temmuz 1922’de Akşehir’de kendisinin de bizzat izleyeceği bir futbol maçı organize edileceğini ilgili birliklerin komutanlarına bildirdi.
Mustafa Kemal Atatürk, daha sonrasında Nutuk’ta bu olayı şu sözlerle anlatacaktı: “28 Temmuz 1922 günü öğleden sonra yaptırılan bir futbol maçını görmeleri ileri sürülerek, ordu komutanları ve birtakım kolordu komutanları Akşehir’e çağırıldı. 28/29 Temmuz gecesi, komutanlarla genel olarak saldırı konusunda görüştüm.”
Değerli okurlar, her gün onlarca örneğini gördüğümüz “haber yazım faciaları” ve ‘TIK’ oyunlarının temelinde ‘hırs ve ucuz düşünce’ yatıyor.
Evet, bizlerde bu hataya düşüyoruz.
Ama MİLLİYET DÜŞMEMELİ!
Habercilik, gazetecilik pahalı bir iştir. İnternetin yaygınlaşmasının ve habere erişimin hızlı, bedava hâle gelmesinin sonucu olarak haber kadroları daraldı ve ne yazık ki ‘ucuz iş gücü’ öne çıktı!
Sitelerin birbirinden agresif şekilde haber kopyalaması, ajans haberlerinin kopyala-yapıştıra dönerek çarpıcı başlıklar eşliğinde ‘TIK Avcılığına’ dönmesi mesleğin önündeki en büyük facia gibi durmakta!
Biz tekaüt olan gazeteciler çok mu evham yapıyoruz bilemedim ama bendeniz elimden geldiği kadar hâlâ eski ortamda yaşıyor gibi yazıyor, çiziyorum...
Kalın sağlıcakla…