Yetkin Dikinciler'den çarpıcı açıklamalar: İçimde muhafazakâr bir kadın yaşıyor!
Oyuncu Yetkin Dikinciler 'Her Şey Mümkün' filmiyle yeniden sinemaya dönüyor.
Dikinciler, "Beni bir kadın doğurdu, ondan bir parçayım, benim de
içimde bir kadın var" dedi. "Hepimizin içinde bir kadın var"
açıklamasını yapan Dikinciler, "Hakikaten bazı konularda
muhafazakâr taraflarım vardır" şeklinde konuştu.
"Peki erkek niye aldatır?" sorusuna Dikinciler, "Erkek
aldatabildiği için aldatır. Yani karşılık bulduğu, ona uyan bir
kadın olabildiği için aldatır. Ona uyan bir kadın olmasa nasıl
aldatır ki? Kadın, kadının kurdudur! Bir kadın erkekle asla
uğraşmaz" yanıtını verdi.
'Her Şey Mümkün' filmi ile Azra Akın'la başrolü paylaşan Dikinciler
filmde iki farklı karakteri canlandırıyor. Yetkin Dikinciler'in
Posta Gazetesi'nden Canan Danyıldız 'a verdiği röportajın tamamı
şöyle:
Aktör Yetkin Dikinciler yeni filmiyle aramıza döndü. Başrollerini
Azra Akın ile paylaştıkları ‘Her Şey Mümkün’de iki farklı karakteri
canlandırıyor. Ünlü oyuncu “Erkekler, karşılık bulabildiği kadınla
aldatıyor” diyor.
'Her Şey Mümkün’ filmiyle geri döndünüz!
Alper Babayağmur’un ilk uzun metrajlı filmi. İlkleri severim. Alper
yaratıcı, ekip ruhunu işin içine dahil eden iyi bir yönetmen. Bir
şeye inanırsam içinde mutlaka olurum.
Konusu ne?
Selim evli, zengin bir işadamı. Sevgilisi Pelin’le kaçamak yaparken
fotoğraflanır. Kaçamağının ortaya çıkmaması için yerine kendine çok
benzeyen İbrahim’i geçirir. İbrahim, nalbur ve tesisat işleri yapan
bir adam.
Sonra ne oluyor?
İbrahim birden kendini Selim’in varlığında, kılığında ve onun
sevgilisi Pelin’in yanında bulur. Gerçek bir piyango vurur
İbrahim’e… Olaylar böyle başlar. Selim ve İbrahim karakterlerini
ben canlandırıyorum.
Azra Akın ile başrolü paylaşıyorsunuz…
Evet, Azra çok mütevazı bir kadın. “Ben aktrist değilim, sen
aktörsün” diye işe başladı zaten. Rollerimiz konusunda da
yardımlaştık. Çok çalışkan, zeki bir kız.
"Kadın kadının kurdudur"
“Ben modelle oynamam” demiyorsunuz…
‘Dünya güzeli’ olması onun adına zor… İnsanlar ‘dünya güzeli’ gibi
gezmesini istiyor, kıza “Niye somurtuyorsun” diyor. Allah’tan Azra
öyle biri değil. Ayrıca çalışırsa modelden de oyuncu olur. Aksini
düşünenlere karşıyım.
Filmdeki öpüşme sahneniz çok konuşuluyor…
Niye bilmiyorum. Bu toplumsal açlığımızla ilgili bir şey. Ondan
takıldık. Ne gerekiyorsa, ne kadar gerekiyorsa o var. Pelin ve
İbrahim sevgililer, öpüşmeleri doğal. Ama filmde bu sahne ön plana
çıktı. Cinsellik konusunda altyapımız eksik.
‘Her Şey Mümkün’de herkes sahtekar mı?
Evet. Selim evli, karısını aldatıyor. Pelin manken, evli bir adamla
birlikte, kendini kandırıyor. İbrahim hayatı piyangoyla değişince
mahalle arkadaşlarını kandırıyor. Olan bu iki adamın eşlerine
oluyor. Çok kadın var… Kadın gözünden feminist bir film diyebiliriz
belki.
Siz feminist misiniz?
Öyle denilebilir ama ‘feministçilik’ yapmaya ya da kadınlara
yaklaşmaya çalışmıyorum. Çünkü o sahte oluyor. Beni bir kadın
doğurdu, ondan bir parçayım, benim de içimde bir kadın var.
Hepimizin içinde bir kadın var. Hatta bir arkadaşım, “Senin içinde
sadece bir kadın değil, rahibe var” demişti. Hakikaten bazı
konularda muhafazakâr taraflarım vardır.
Ama iki farklı varlığız…
Kadınlar daha zeki ve komplike. Biz daha düzüz. Erkek erkeğe
dedikodu yapalım mesela, biz daha giderken siz o yoldan
dönüyorsunuz.
Peki erkek niye aldatır?
(Gülüyoruz) Erkek aldatabildiği için aldatır! Yani karşılık
bulduğu, ona uyan bir kadın olabildiği için aldatır. Ona uyan bir
kadın olmasa nasıl aldatır ki? Kadın, kadının kurdudur! Bir kadın
erkekle asla uğraşmaz!
1.93 boyundasınız. Sahnede dezavantaj oluyor
mu?
(Gülüyoruz) Öyle derler ama ben sahnede küçülmeyi becerebiliyorum.
Başka bir vücut kimyam var, hamur gibiyim. Yolculuklarda, otururken
zorluk çekiyorum sadece o kadar!
Bir oyuncunun gerçek hayatta oynayıp oynamadığını
anlayamıyorum…
Sadece oyuncular değil, herkes oynuyor. Bazı insanlar
oynadıklarının bile farkında değil, asıl tehlike bu. Herkes
birbirinin farkında ama güvenli bölgede durmayı tercih ediyor.
Herkesin bildiğini herkesten saklıyoruz. Bu gibi şeylere tahammülüm
yok.
Farklısınız…
Nasıl yaşamak istediğimi biliyorum. Bana ne derlerse desinler, ne
olursa olsun istediğimi yaşadım. Bunun bedelini hem özel hayatımda
hem de iş hayatımda ödedim. İşin doğası bu.
"Stresten kaçmam"
Oyuncu olmak zor mu?
Kömür işçisinden daha zor bir iş yapmıyorum… Her gün sahneye
çıkmak, istikrarlı olmak zor belki. O kadarının da canı sağ
olsun.
Hassas bir karakter misiniz?
Hassasım ama yorulmaktan, stresten kaçmam. Stres rahatlığın
öncesidir. Gereken şey için çabalamaktan kaçmam.
İstanbul, Aksaray’da kalabalık bir ailede
büyümüşsünüz…
Mahalle hayatını yaşadım. Büyük bir kalabalık içinde çok sesli bir
huzur vardı. Tek çocuğum ama kuzenlerim olduğu için çok kardeşli
hissediyorum. İtalyan aileleri falan sahte, biz gerçeğiz. Ne
yaparsam yapayım, dönüp dolaşıp o evde, o kanepede olmayı
istiyorum.
"Egosantrik değilim"
Eşiniz Aslı Orcan da oyuncu...
Evet ama evde iki oyuncu değil, Aslı ve Yetkin’iz. O da, ben de
dışarıda işimizi yapıp eve geliyoruz. Aslı enteresan bir kadındır.
Ona bazen soruyorlar “Yetkin sana evde şiir mi okuyor?” diye… Niye
şiir okuyayım? Biz zaten birbirimizin kalbine yerleşmişiz. Evde en
çok sevilen olmak isterim ama belki buna hakkım yok.
Karı-koca olarak “Asla yapmayız” dediğiniz kurallar var
mı?
Hayır hayır, rollerimize karışmayız. Öyle kurallarımız yok. Konuşur
paylaşırız. Bana her zaman geri bildirimlerde bulunur. Aslı bana
çok güvenir, “Sen daha deneyimlisin” der.
Çok sakinsiniz. Halbuki oyuncular biraz deli
olur!
(Gülüyoruz) Oyuncu olduğumuz için deli değiliz. Zaten sıra dışı
olduğumuz için sanata rota kırıyoruz. Aslında çok utangaç, kapalı
yaşayan biriyim. Ayrıca her gün 500 kişinin karşısına çıkmak da
cesaret ister! Egom var ama egosantrik değilim!