Mahkeme başkanı: Sattığınız ilaçlarla ilgili ne diyorsunuz?
Hakan Doğukan Taşçı: SGK'nın karşıladığı bebekler için ilaçları fazla alıyordu. Fazlası imha ediliyordu. SGK, bu ilaç için 9.500 lira ödeme yapıyor, ancak toplu alındığında 7 bin liraya alınıyordu. Bu yüzden ne kadar çok yazılırsa, SGK daha az ödeme yapıyordu. Biz de dedikodu aldık, ilaçların dışarıda satıldığı söyleniyordu. Ben de Fırat Satı ile konuştum, o da bize onay verdi. Hasan Basri ilaçları topluyordu, biz de Hüseyin Gündüz isimli kişiye satıyorduk. O, ambulans şoförüydü ve bizim ilaçları nereden aldığımızı bilmiyordu. İlaçların parasını iki kere Fırat Sarı aldı, bir kere de Hasan ile ben aldım. Benim SGK dolandırmak gibi durumum yoktu.
Mahkeme Başkanı: 14 hastam var. Biraz hasta mı beklersek diye konuşmuşsun.
Hakan Doğukan Taşçı: Bekleyen kişi ben değilim. Birim sorumlusu olduğum için söylüyorum.
"AİLE BANA DOKTOR DİYE HİTAP EDİYORDU BEN DE DEĞİLİM DEMİYORDUM"
Mahkeme Başkanı: Beni doktor biliyorlar diye konuşman ne? Sen doktor gibi mi tanıttın kendini?
Hakan Doğukan Taşçı: Yoğun bakıma bir hasta geldiğinde, aileye doktor olmadan bilgi veriyordum. Aile de bana doktor diye hitap ediyordu. Ben de doktor değilim demiyordum.
Mahkeme Başkanı: O çocuk 20 gün önce ölecek, tanısını açıkla.
Hakan Doğukan Taşçı: Türkmen hastaydı. 500 bin lira ameliyat parası vardı. Aile, paramız olmadığı için ameliyatı kabul etmedi. Bir hafta yaşardı, ama şans eseri 1 haftadan fazla yaşadı. Hastanın kullandığı ilaçlar ve hastane yönetimiyle Fırat Sarı, "Bu çocuk zaten ölecek, bu kadar ilaç kullanmaya ne gerek var?" dedi. Ancak 44 gün yaşadı.