"ÖLÜM ORANLARI ARTACAK"
Bir raporla ateşe atıldık. O hastanelerde çalışan binlerce insan işsiz kaldı. Sağlık sistemi sekteye uğradı. Sağlık Bakanlığı ekipleri buradaysa, bizden önce Esenyurt, Beylikdüzü ve Avcılar'daki ölüm oranlarını karşılaştırsınlar. Ben ölüm oranlarının artacağını düşünüyorum.
Yaklaşık 1 aydır haber izlemiyorum. Haber sesi bile benim için bir travma oldu.
Dün Karakoç Bebek hakkında konuşuldu. Yeni doğan bebekler zaten ilk hafta kilo kaybeder, ancak 2. haftada doğum tartısına geri dönerler. Diğer yandan; Kadan Bebek ile ilişkilendirilmem ise tam bir skandal. İlker Gönen ile bebek hakkında konuşuyoruz... Bu tamamen mesleki bir konuşma.
Bu konuşmalardan yola çıkarak deniyor ki bu bebeğin ölümünden Fırat Sarı ve İlker Gönen sorumlu. Ama hasta, doğduktan 1 saat sonra ölmüş.
İstanbul'da çocuk yoğun bakım ünitelerinin sayısı çok az. Allah korusun, birimizin çocuğuna bir şey olsa yer bulmak çok zor.
Gece 2 saat uyurum, gece boyu hastanelere uğrarım. Takip eden polisler de bilir. Hatta bana "Hiç durmuyorsun, hep hareket halindesin" demişlerdi.
Opera bebeğin ölümünde, raporda hastane ismi bile karıştırılmış. Benim geçmişe dönük hastalarımı ve tüm CİMER şikayetlerini incelediler. Onlarda bir şey bulamayınca buraya yöneldiler.
Artık kendimi insan olarak görmüyorum.
Hakimlik nasıl kutsal ise hekimlik de öyledir. Aynı kökten gelir; hekim, hakem… Ben bir hekime nasıl diyebilirim ki "Hastayı taburcu et ya da etme?"
Hemşire arkadaşlar, gençler ve çok özgüvenliler. Konuşurken hep "Ben yaptım, ben ettim" dediler ama gençler... Gençken hepimiz öyleydik.
"SAĞLIK BAKANLIĞI'NA 'YAPMAYIN' DEDİM"
Benim ölüm oranım, Türkiye'deki hekimlerin ölüm oranının altında. Eğer cani olsam, bu sayı yüksek olurdu.
Hakkınızda bir rüşvet iddiası veya katil olduğunuza dair bir haber çıksa, sizin daha önce yargıladığınız insanlar şüpheye düşer. Bu yüzden Sağlık Bakanlığı'na "Yapmayın" dedim.
Ben basit bir insanım. Bana organ nakli bile dediler. Organ çalma konusunu bile açtılar.
Bu haberlerle, bebeğini yoğun bakıma bırakmış annelerin travmaları yeniden canlanıyor. Anneler haklı, onlara bir şey demiyorum. Onlar da bu durumdan mağdurlar.
"BU OPERASYONDA BİR BEBEK ÖLÜMÜ YOK AMA BAŞKA BİR ŞEY VAR"
Bingöl'de istihbarat görevlisi bir arkadaşım vardı. Bana Vatan Emniyeti'nden iki polis arkadaş yönlendirdi. Onlarla dört saat görüştüm, telefon kayıtları da bende var.
Ben bunları Mali Şube'de söylediğimde herkes cin görmüş gibi oldu. Orada o polislere anlattığım şey şuydu: Bu operasyonda bir bebek ölümü yok ama başka bir şey var. Bu hemşire arkadaşlar asgari ücretle çalışıyorlar ve 300 liraya ilaç satmaya çalışmışlar.
"DENİZ KORKMAZ'IN ŞİKAYETİ SİYASİ BİR EYLEM OLARAK YAPTIĞINI DÜŞÜNÜYORUM"
Araştırmalar neticesinde, ihbarı yapan kişinin hemşire (erkek) Deniz Korkmaz olduğunu öğrendik.
Evladım gibi yanımda taşırdım. Şikayeti yaptıktan sonra da Duygu Hastanesi'nde çalışmaya devam etti. Deniz Korkmaz, Deniz Gezmiş parkası giyerdi, hastane molalarında Mao okurdu.Deniz Kor
kmaz, "Aziz milletim" diyerek şikayetini yapmış. Ama Deniz böyle bir şey bilmez, o aşırı solcudur. Vatan Emniyet ile ilişkisi olduğunu düşünüyorum, Deniz vatan millet kaygısı taşımaz.
Hemşire Deniz Korkmaz'ın bunu siyasi bir eylem olarak yaptığını düşünüyorum. Başka türlü açıklayamıyorum. Biz bu çocuğu örgütten ayrı tutalım diye nasihat ederdik, dağa gidecek falan diye korkardık.