20 Kas 2024 11:58 Son Güncelleme: 20 Kas 2024 15:27

Yenidoğan Çetesi davasında 3. gün! Hemşireden kan donduran sözler

İstanbul'da çok sayıda bebeğin ölümüne neden olmakla suçlanan 47 sanığın yargılandığı davanın duruşması 3. gününde sürüyor. Hemşire Cansu Akyıldırım, elebaşı Fırat Sarı ile 3 yıl ilişki yaşadığını söyledi. Sanık hemşire Çağla Durmuş, "Fırat Sarı daha fazla kazanç için 'Hastayı entübe göster' derdi" ifadelerini kullandı. Bir başka sanık hemşire ise "Çek fişi gitsin" denilerek bebeklerin nasıl ölüme terk edildiğini anlattı.

İstanbul'da Yenidoğan Çetesi lideri Fırat Sarı ve İlker Gönen'in aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanığın duruşması 3. gününde sürüyor. Dünkü duruşmada sanık hemşire Hasan Basri Gök, Sarı'nın tanıdığı doktorlar vasıtasıyla bebekleri 112'ye bildirmeden sevk ettiğini, Serdar Yüksel'in il dışı sevklerden 5 bin lira kazandığını söyledi.

Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle konferans salonunda görüldü. Duruşmaya, Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, 17 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.

Gazeteci Emrullah Erdinç ile Rojda Altıntaş'ın aktardığına göre; duruşma sanık Cansu Akyıldırım'ın savunması ile başladı.

Mahkeme Başkanı: Savunmanı yapacak mısın?

Cansu Akyıldırım: Öncelikle, 2012 ile 2019 yılları arasında farklı hastanelerde görev yaptım. 2019-2022 yılları arasında ise Reyap Hastanesi'nde çalıştım. Ancak, iddianamede Çorlu Reyap'ta çalıştığım belirtilmiş, bu doğru değil. 2023 yılında Özel TRG Hastanesi'nde hasta bakım müdürü olarak çalışmaya başladım. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum. Ben maaşlı çalışan biriyim. Bunun dışında, ailemden maddi destek alıyorum. Örgüt ya da çeteye üye olma suçlamasıyla ilgili böyle bir yapının var olduğunu düşünmüyorum.

Mahkeme Başkanı: İddianamede geçen "işletme" tabirinden ne anlaşılıyor? Bu işletme nedir?

Cansu Akyıldırım: Şöyle, Medicence başlığı altında bir işletme var. Ancak, yalnızca birkaç hastane bu kapsamda yer alıyordu. TRG ve Birinci Hastaneleri Medicence'den alım yapıyordu; Reyap ise bu kapsama dahil değildi."

Mahkeme Başkanı: Peki, 'danışmanlık' dediğiniz şey nedir?

Cansu Akyıldırım: Hasta danışmanlığı aldığımız bir yer.

"FIRAT SARI İLE 3 YILDIR İLİŞKİM VARDI"
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile samimiyetin var mıydı?

Cansu Akyıldırım: Evet, vardı. 3 yıldır ilişkim vardı. 2021-2023 yılları arasında.

Mahkeme Başkanı: Ne zaman tanıştınız?

Cansu Akyıldırım: 2019'da.

"YA ONLAR YA BEN DEDİM"
Avukat: Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşçı ve Hüseyin Günerhan ile husumetin var mı?

Cansu Akyıldırım: Sevmem ama saygı duyarım. Tam husumet diyemeyiz ama birbirimizden hoşlanmayız.

Avukat: İşten çıkarmalarla ilgili yönetime tavsiyede bulundun mu?

Cansu Akyıldırım: Evet, Hakan Doğukan Taşçı ve Hüseyin Günerhan için yönetime söylemiştim. 'Ya onlar ya da ben' dedim.

PARA TRANSFERİ SORULDU
Mahkeme heyeti, sanık Cansu Akyıldırım'a iddianamede geçen para transferlerini sordu. Sanık, bu paraların motivasyon amaçlı gönderildiğini öne sürdü.

Cansu Akyıldırım: Medisense şirketinden Fırat Bey, aylık olarak bana toplu bir para atardı, ben de bunu hemşirelere kıdemine göre dağıtırım. Birinci Hastanesi'nde çalışırken de böyleydi.

"ARTIK BIRAKTIM, ÖLÜYOR MU NE OLUYORSA"
Akyıldırım'ın ardından hemşire Çağla Durmuş'a sorular yöneltildi.

Mahkeme Başkanı: Kolluk ifadenin 43. sayfasında İlker Gönen ile bir konuşman var. "Artık bıraktım, ölüyor mu ne yapıyorsa" demişsin. Ne diyorsun?

Çağla Durmuş: Hastayı ihmal edecek şekilde bırakmak değil, serzenişte bulunuyorum.

Mahkeme Başkanı: "Malzemesizlikten gerginim" demişsin.

Çağla Durmuş: Malzeme temini konusunda sıkıntı yaşıyorduk.

"GIYASETTİN BİZE HASTA GÖNDERİRDİ"
Mahkeme Başkanı, hemşire Durmuş'a özel hastanelere hasta gönderdiği belirtilen ambulans şoförü Gıyasettin Mert Demir hakkında sorular yöneltti:

Mahkeme Başkanı: 328. sayfada geçen Gıyasettin Mert ile konuşman var. "Herkes nerede çalıştığımızı, nasıl yaptığımızı biliyor" demişsin. Gıyasettin de "Herkes aynı şeyi yaptığı için çok zor" demiş. Bu konuşmayı nasıl açıklıyorsun?

Çağla Durmuş: Burada işletme mantığından bahsediyorum.

Mahkeme Başkanı: Gıyasettin'i nereden tanıyorsun?

Çağla Durmuş: Bize hasta gönderirdi. Doktor beye hastayı sunuyorduk, doktor bey kabul ederse ayarlamasını yapıyorduk.

Mahkeme Başkanı: Gıyasettin ne yapıyordu?

Çağla Durmuş: Ambulans şoförüydü.

Mahkeme Başkanı: Ben hâkimim mesela, avukatlık yapamam, hukuki danışmanlık veremem. Gıyasettin 112 çalışanıyken bu hasta transferini nasıl yapabiliyordu?

Çağla Durmuş: Ben sadece hasta transferi yaptığını biliyorum.

Mahkeme Başkanı: Bakalım bir şey yakalayacaklar" demişsin. Neyi kastediyorsun?

Çağla Durmuş: Eksikliklerden bahsediyorum, çünkü vardı.

Mahkeme Başkanı: Ne anlamda eksiklikler?

Çağla Durmuş: Dosyalama işlemleri hakkında.

KARAKOÇ BEBEK NEDEN ÖLDÜ?
İddianameye göre, Yalova'dan Bağcılar'a sevk edilen Sibel Karakoç'un bebeği Havvanur, yoğun bakımda solunum yoluna gıda kaçması sonucu hayatını kaybetti. Bu olay hemşire Çağla Durmuş'a soruldu:

Mahkeme Başkanı: Karakoç bebek kötüleştiğinde ne yaptınız?

Çağla Durmuş: Karakoç bebek kötüleştiğinde hemşire beni çağırdı. Entübe ettik. Hastanın müdahalesine başlıyoruz, bu sırada İlker Gönen ve Dursun Bey'e haber veriyoruz. Dursun Bey damar yolu da açıyor ama hasta dönmedi. Aileye bilgi verildi. Aile zaten il dışındaydı. Epikriz raporunu Mehmet yazdı."

Mahkeme Başkanı: Mehmet nerede çalışıyordu?

Çağla Durmuş: TRG Hospital.

Mahkeme Başkanı: Doktor olarak kim vardı?

Çağla Durmuş: Dursun Bey vardı ama o an lavaboda mıydı bilmiyorum.

Mahkeme Başkanı: İlker Gönen ile neden senin daha çok konuşman var?

Çağla Durmuş: Bilgili bir hekim, ona danışıyorduk.

"FIRAT SARI 'HASTAYI ENTÜBE GÖSTER' DERDİ"
Mahkeme Başkanı: Fırat Bey, hastalarda dosyada değişiklik yapmanızı istermiş. Nasıl bir değişiklik?

Çağla Durmuş: Şöyle yani, Fırat Sarı "Hastayı entübe göster" derdi.

Mahkeme Başkanı: Olması gereken ne?

Çağla Durmuş: Hasta neyse onu göstermek.

Mahkeme Başkanı: Burada Fırat Sarı'nın amacı neydi?

Çağla Durmuş: Daha fazla kazanç.

"BÜTÜN BEBEKLERİ SÖKÜP ÖLDÜRECEĞİZ"
Mahkeme Başkanı: Biz, "Bütün bebekleri söküp öldüreceğiz hocam" diyorsun. Ne diyorsun?

Çağla Durmuş: Hastane enfeksiyonu vardı. O konuşmam benim serzenişimdi. Hekimler ne söylediyse onu uyguladım.

Üye Hakim: Karakoç bebeği kim takip edecekti?

Çağla Durmuş: Dursun Bey.

Üye Hakim: Bebek hayatını kaybettiğinde neden doktor İlker ile konuşuyorsun ve epikriz raporunu neden o yazıyor?

Çağla Durmuş: Dursun Bey'in bilgisi vardı. O daha bilgili.

Üye Hakim: İlker'in haberi olmadan epikriz düzenleyemiyor musun?

Çağla Durmuş: Düzenliyoruz.

Hakim: Bu aileler iyi sabrediyor.

Çağla Durmuş: Dursun Bey çok tıbbi terim kullanıyordu. Aileler şikâyet ediyordu. O yüzden serzenişim oldu.

"ÇEK FİŞİ GİTSİN"
Duruşmadan aradan sonra, Kaya bebeğin ölümünden sorumlu tutulanlar arasında olan sanık Damla Atak'ın savunmasıyla devam edildi.

Mahkeme Başkanı: İhmalle adam öldürme, örgüte üye olma ve dolandırıcılıktan dava açıldı. Savunmanı yapacak mısın?

Damla Atak: Yapacağım. Doğa Hastanesi'nde çalışırken Fırat Sarı ve İlker Gönen ile tanıştım. Örgüt üyesi değilim. 2022 yılında Fırat Sarı ile hastanede çalıştım. Onun işlettiği hastanede görev yaptım.

Mahkeme Başkanı: Hangi hastane?

Damla Atak: Duygu Hastanesi. Epikrizleri nasıl yazdıklarını bilmiyorum. Fırat Sarı hastanenin işletmesini yürütüyordu. 2023 yılında Güney Hastanesi'ne başladım. Fırat Sarı yine oradaydı ve orayı da işletiyordu. Ali Dirik, bana ilaçlar çalındığı için işletmeyi göndereceğini söyledi. Dediğini de yaptı; Fırat Sarı'nın işletmesini gönderdi. İşletme gittikten sonra Kaya Bebek yoğun bakıma getirildi.

Damla Atak: Kaya Bebek'in doğumuna bizzat ben girdim. Hastayı toparladıktan sonra yoğun bakıma yatırdık. Ancak doktor bir yönlendirme yapmadı. Doktorun ayrıldığı söylendi çünkü Ümit Bey, gece aranmasından rahatsız olmuş. Hastane bana doktor göndermedi. Bunun üzerine hastane sahibi Ali Dirik'i aradım ve "Bebeğin akciğerinde kanama var" dedim. O da bana bazı sorular sordu. Ancak bu süreçte hiç doktor gelmedi. Zaten hastanede yenidoğan doktoru bulunmuyordu.

Mahkeme Başkanı: Bebeğin geliş süreci nasıldı?

Damla Atak: Bize gelen bebek değil, anneydi. Bebek doğumla birlikte hastaneye geldi.

Mahkeme Başkanı: Bebeğin doğumundaki doktor kimdi?

Damla Atak: Songül Hanım.

Mahkeme Başkanı: Devam et.

Damla Atak: Hastaneden ve doktordan herhangi bir tedavi talimatı verilmedi. Bize, doktor Hilda Hanım ve Rıza Bey'in geleceği söylendi. Daha sonra Rıza Bey geldi ama kaşesi yoktu. Doktor Şehmuz'un kaşesi kullanılıyordu, oysa o doktor çoktan ayrılmıştı. Doktor Ümit Bey ve Mehmet Bey de Şehmuz Bey'in kaşesini kullanıyordu. Daha sonra Hilda Hanım'ın kaşesi kullanılmaya başlandı. Rıza Bey, Hilda Hanım'ın kaşesiyle geldi ve hastaları dolaştı. Kaya Bebek ile ilgili yapılabilecek hiçbir şey olmadığını söyledi.

Damla Atak: Kaya Bebek'i görmediğini söyledi ama benim yanımda gördü. Gece sorumlusu Batuhan vardı. Nöbete geliyordu, ama akciğerler kanamaya devam ediyordu. Ben kalp masajı yapılabilecek durumda olduğunu düşünmedim. "Doktoru ara" dediğimi hatırlamıyorum ama doğru yönlendirdiğimi düşünüyorum çünkü Rıza Bey'i araması gerekiyordu. Batuhan, fişi çekmesini yaşamaz diye söyledi. Ama bu süreçte Batuhan'ın beni aramadığını, Doğukan'ı aradığını öğrendim. Doğukan'ı araması yanlıştı. Beni arasaydı ben giderdim.

Damla Atak: Ayrıca, Rıza Bey çocuk doktoru sanıyorduk ama değilmiş. Kaya Bebek'in ölümüyle ilgili suçlamayı kabul etmiyorum.

Mahkeme Başkanı: Rıza Bey, o hastaneyle ilişkisinin olmadığını söyledi.

Damla Atak: Rıza'nın haberi yoksa nasıl "Fişi çek" diyebiliyor?

Mahkeme Başkanı: Kaya Bebek'in ölümünden sonra denetim geldi mi?

Damla Atak: Evet, normalden daha kapsamlı bir denetim geldi. Bütün evrak ve dosyalar toplandı. Denetim sonrası Ali Bey yanıma geldi. Gece doktor Hilda Hanım geldi dedim çünkü onun kaşesi kullanılıyordu. Batuhan'ı aradım ve "Gece Hilda Hanım geldi diyeceksin" dedim. Hilda Hanım ve Rıza Bey evliydi.

"YOĞUN BAKIMDAKİ KAMERALARI ÇIKARDI"
Mahkeme Başkanı: Kameralar ne oldu?

Damla Atak: Hastane sahibi Ali Dirik yoğun bakımdaki kameraları çıkardı.

Mahkeme Başkanı: Kamera kayıtlarına ilişkin ne diyeceksin?

Damla Atak: Bu kameraların çıkarıldığını biliyorum ama başhekime hesap soramam. Kameraları çıkardıklarını biliyorum ama bebek Kaya'dan önce mi yoksa sonra mıydı, hatırlamıyorum.

Mahkeme Başkanı: Batuhan Çetin seni bebek için aradı mı?

Damla Atak: Hayır, aramadı. Savcı, bebek ölümünün bana kalacağını söyledi ama beni aramadı ki. Evim Güney Hastanesi'ne 10 dakika mesafede. Gece saat 4'te kalkıp gittiğim hastalar oldu.

İLK 2 GÜN NELER YAŞANDI?
Duruşmanın ilk günü; tutuklu sanıklardan hemşire Hakan Doğukan Taşçı dün verdiği savunmasında, yaptığı bir-iki işlemi kabul ettiğini ve dürüstçe ifadesini verdiğini belirterek, bazı konularda üzerine atılı suçlamaları reddettiğini söyledi. Hastanelerin hepsinin denetlendiğini fakat denetlemelerin sıkıntısını hemşirelerin çektiğini öne süren Taşçı, şunları kaydetti:

"Benim bir kuruş para kazandığım yok. Hastanelerin yüzde 70'inde gece yoğun bakımda doktor durmuyor. Müdahale etsek 'Sen neden müdahale ettin', etmesek 'Nasıl müdahale etmezsin' diyorlar. Hasta sayısının fazla tutulması, daha fazla para kazanılması için Fırat Sarı'ya baskı kuruyorlar. Her hastane sahibi para kazanmak ister. Hastanın kaç gün yatacağına biz karar vermeyiz. Doktor karar verir. Bebeklerin ciğer gelişimi için kullanması gereken bir ilaca SGK 9 bin 500 bin lira ödeme yapıyor. Hastane toplu alırsa 7000 liraya geliyor. Bu ilacı ne kadar fazla kullanırsan SGK'den daha fazla para alıyorsun. İlaçlar fazlaydı. Fırat Sarı ile bunu konuştuk. Bu ilaçların çöpe gideceğine satılması için. O da onay verdi. Hasan Basri topluyordu, bana getiriyordu ben de satışını yapıyordum. Biz bu satma işini 3 kere yaptık. Benim aldığım maksimum komisyon 4-5 bin lira ama Fırat Sarı'nın aldığı 40 bin lira diye biliyorum."

"YOĞUN BAKIM NE KADAR DOLUYSA O KADAR ÇOK PARA KAZANIYOR HASTANELER"
Hakan Doğukan Taşçı, acil durumlarda zaman zaman bebeklere müdahale yaptığını dile getirerek, "Örneğin entübasyon işlemini doktorun yapması gerek, ama doktor birimde olmadığı zaman, benim yaptığım oluyordu. Yoğun bakım ne kadar doluysa o kadar çok para kazanıyor hastaneler." dedi.

"KAFAMIZA GÖRE BİR HASTA LİSTESİ BELİRLEDİK"
Taşçı, "Buradan kafamıza göre bir hasta listesi belirledik, bu çocuk nasıl bir şey mesajı üzerine, basamak listesi hasta şablonu ve kötü hasta şablonu var, bizden yazılı istemiyorlardı. Bunlar gerçeğe aykırıydı. Biz sadece çarşaf listesi yapıyorduk. SGK'ya bildirmiyorduk. Hasta 5 günlük entübe iken 10 günlük gösterilmiş. Hasta üç günlük entübe ise SGK daha fazla para öder. O yüzden SGK'dan para almak için daha fazla entübe yazıyorduk. Bebeklerin kullandığı bir ilaç. Akciğer gelişimi sağlamak için kullanması gerekiyor. Bu ilaçların fazlalığı oluyordu. Bu ilaçları hastaya vermemek gibi bir şey olmuyordu. Bu ilaçlar için SGK 9 bin 500 lira ödeme yapıyor. Toplu alınca daha fazla para kazanıyor hastane. Bu ilaçlar dolapta birikiyordu, hastaya verilmiyordu. İlaçların çöpe gideceğine satılması konusunda Fırat Sarı ile konuştuk. Hasan, hastaneden paraları topluyordu bizde satışları yapıyorduk. Reyap Hastanesi, TRG Hastanesi'nden alındığını söyleyebilirim ama özellikle şu kişiden alınıyordu diyemem. SGK'yı dolandırmak gibi bir amacım yok" diye konuştu.

"İL DIŞI SEVKLERDEN 5 BİN LİRA KAZANIYORDU"
Duruşmanın 2. gününde kürsüye ilk olarak gelen Fırat Sarı'nın hemşiresi Hasan Basri Gök, bebeklerin 112'ye bildirilmeden sevk yapıldığını itiraf ederek Serdar Yüksel'in il dışı sevklerden 5 bin lira kazandığını söyledi.

Mahkeme Başkanı: Bebek sevkleriyle ilgili ne biliyorsun?

Sanık: Bebek sevklerini Fırat Sarı, İlker Gönen ve Mert Özdemir yapıyordu.

Mahkeme Başkanı: Nasıl alıyorlardı?

Sanık: Fırat Sarı'nın tanıdığı doktorlar vardı; bebekleri onlardan alıyordu.

Mahkeme Başkanı: Neden?

Sanık: Para kazanmak için.

Mahkeme Başkanı: 112'yi bilgilendirmeden bu nasıl yapılıyordu?

Sanık: Doktorlar üzerinden yapılıyordu.

Mahkeme Başkanı: Para kazanıyorlar mıydı?

Sanık: Kazanıyorlardı, ama gözümle gördüğüm bir şey yok. Serdar, il dışı sevklerden 5 bin lira kazanıyordu. İlker ve Fırat zaten yöneticiydi.

MAHKEME BAŞKANI: BEBEĞİ ÖLDÜR DEMİŞSİNİZ
Mahkeme Başkanı, Hasan Basri Gök'e Mehtap hemşire ile aralarında geçen "Bebeği öldür" diyaloğunu sordu:

Mahkeme Başkanı: Hemşire Mehtap ile bebek öldürmeyle ilgili bir konuşmanız var.

Sanık: Çirkin bir cümle. Görüşümü belli etmişim.

Mahkeme Başkanı: Siz öyle mi yapıyordunuz?

Sanık: Bebeğin sürekli kalbinin durup geri gelmesine neden olan bir durum vardı, o yüzden.

Mahkeme Başkanı: Normalde yapılması gereken bu mu? Mehtap'a "Bebeği öldür" demişsiniz.

Sanık: (Cevap belirtilmedi.)

"BEBEK ŞU AN YAŞIYOR OLURDU"
Mahkeme Başkanı: Opara bebeğin ölümü ile ilgili ne biliyorsun?

Sanık: WhatsApp görüşmelerini gördüm.

Mahkeme Başkanı: Kimle kim arasında?

Sanık: Tuğçe ve Doğukan. Fark etmemişler.

Mahkeme Başkanı: Fark etmemişler mi, fark edememişler mi?

Sanık: Fark edememişler, yoksa bebek şu an yaşıyor olurdu.

"112'NİN PARMAĞI VAR MI?" SORUSUNA BAKANLIK AVUKATINDAN İTİRAZ
Mahkeme sırasında, sanık Hasan Basri Gök'e sevklerle ilgili "112'nin bu işte bir parmağı var mıdır?" sorusu soruldu. Sağlık Bakanlığı avukatı soruya itiraz etti. Mahkeme heyeti, itirazı kabul etti ve soru sorulmadı.

Sanık Gök'ün avukatları, "İtiraflarda bulunarak dosyanın bu aşamaya gelmesinde fayda sağlamıştır. Bu nedenle tutuksuz yargılanmasını talep ediyoruz" diyerek tahliye talebinde bulundu.

"FIRAT SARI YÜZDE 40 KAR ALIYOR"
Mahkeme Başkanı, sanık hemşir Deniz Korkmaz'a da sorular yöneltti:

Mahkeme Başkanı: Savcılıkta ifade vermişsin.

Deniz Korkmaz: Bildiğim her şeyi anlattım.

Mahkeme Başkanı: 1 dakika, ifadelerin doğru mu?

Deniz Korkmaz: Duyduğum, gördüğüm, bildiğim her şeyi anlattım.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı'nın kurduğu sistemde yüzde 40 kar aldığını söylemişsin.

Deniz Korkmaz: Evet, doğrudur.