Yeni Şafak'ın tepe ismi 'hazırlanın' dedi, böyle seslendi: İşi silah olan silahına sarılsın...
Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül de bugünkü yazısında ABD'ye tepki gösterdi.
Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, ABD ile Türkiye
arasında yaşanan krize ilişkin olarak değerlendirmede bulundu.
Karagül, "İşi silah olan silahına, işi kalem olan kalemine
sarılsın. Yumrukları sıkın, hazırlanın! Şanlı bir mücadele
başlıyor" diyerek, "O bizi ekonomi ile, başka araçlarla vurmaya
çalışıyorsa biz de onun bu coğrafyadaki ellerini, uzantılarını
kesmeyi bileceğiz" ifadesini kullandı.
Karagül'ün "İşi silah olan silahına, işi kalem olan
kalemine sarılsın. Yumrukları sıkın, hazırlanın! Şanlı bir mücadele
başlıyor" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Asla endişe etmeyin. Asla tereddüt etmeyin. Asla paniğe
kapılmayın.Yumruklarınızı sıkın, öfkenizi biriktirin, zihninizi
bulandırmayın, cesaretinizi toplayın. Şanlı ve coşkulu bir mücadele
başlamıştır.
“Acımasız Direniş”in en keskin dönemi başlamıştır.
Türkiye’ye had bildirmeye çalışanlar için bu ülkede tarih
bitmiştir! Batı başkentlerinden talimat verme dönemi çoktan sona
ermiştir. Korkutma ile, sindirme ile, yıldırma ile terbiye etme
yolları sonsuza dek kapanmıştır.
ABD bizi düşman seçtiyse biz de onu düşman seçtik!
Yüz yıl sonra, Türkiye büyük yürüyüşe geçmiş, bütün bağımlılık
zincirlerini birer birer kırmıştır. “Üçüncü Büyük Yükseliş”
döneminin en sert, en güçlü adımları atılmaktadır. “Türkiye’yi
Durdurma”ya dönük bütün planlar ellerinde patlamıştır.
ABD’nin, neocon-İsrail aşırı sağının, yeni yağma, yeni talan
harekatına karşı, Türkiye’yi bir kez daha teslim almaya ve diz
çöktürmeye dönük yeni saldırı dalgasına karşı, kutlu bir mücadele
başlamıştır.
Sadece bu topraklarda bin yıldır coğrafya inşa eden, tarih yapan
siyasi genetik harekete geçmiş, on yıldır birer birer devirdiğimiz
çokuluslu müdahalelerden sonra bugün en son mücadele aşamasına
geçilmiştir.
Bu iş artık tanımlanmıştır. ABD Türkiye karşıtı tutumunu
belirlemiş, Türkiye de kendi yolunu seçmiştir. O bizi düşman
seçtiyse biz de onu düşman seçtik! O bizi ekonomi ile, başka
araçlarla vurmaya çalışıyorsa biz de onun bu coğrafyadaki ellerini,
uzantılarını kesmeyi bileceğiz.
ABD birinci tehdittir, durum bu kadar net!
Bundan sonra, hele hele 15 Temmuz’u gördükten sonra, ABD adına bu
ülkeyi, bu milleti yumuşatmaya çalışan, bir takım sinyaller
gönderip pozisyon almaya çalışan herkes bu vatana, bu topraklara,
bu tarihe ihanet etmektir. Çünkü onlar tehlikeyi, tehdidi gizlemeye
çalışmakta, Türkiye’nin hazırlıksız yakalanması için birileri adına
ortam hazırlamaktadır.
Hem içeride, hem sınırlarımızda, hem yakın çevremizde ABD’nin tutum
ve eylemleri Türkiye için birinci tehdit haline gelmiştir. Terörle,
FETÖ benzeri yapılarla, ekonomi ile, askeri ambargolarla, iç savaş
ve işgal planlarıyla Türkiye’yi açık hedef alan bir ülke bizim için
yakın tehdittir, durum bu kadar nettir!
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nı şehit etmek için ölüm mangaları
gönderen bir ülkenin tehdit hali için başka hiçbir gerekçeye
ihtiyaç yoktur. Bu ülkeye karşı en ağır cürmü işlemiş kişi ve
örgütünü korumaya alan bir ülke tehdit olmanın ötesinde bize
açıktan savaş ilan etmiştir.
Bu bir jeopolitik ayrışmadır, bütün coğrafyayı sarsacaktır
Başkan Erdoğan’ın, “ABD milletimize saygısızlığa devam ederse biz
de başka dost ve müttefikler ararız” sözü 21. yüzyıla dönük en
büyük gerçeğimizdir ve süreç çoktan başlamıştır. Başladığı için ABD
ile çatışma alanlarımız her geçen gün daha da genişleyecektir.
Mesele rahip Brunson ya da ABD’nin ticari açığı için ekonomik
tedbirler alma değildir. Mesele sadece ekonomik savaş değildir. Bu
bir siyasi, jeopolitik mücadeledir, müdahaledir, saldırıdır. Bu bir
ayrışmadır ve bütün coğrafyayı sarsacaktır.
Devamı gelecektir. Geldikçe de Türkiye’nin direnci daha da
sertleşecektir. Birkaç kuklası hariç, yeryüzünün bir çok bölgesinde
beslediği “Gurka”ları hariç, dünyanın hiçbir ülkesinde itibarı
kalmamış bu ülkenin kalan fiyakası da çizilecektir.
Biz bir yola girersek bir daha geri dönmeyiz. Bunu
öğreneceksiniz!
Kuzu kuzu, utangaç utangaç, yalvarır bir dille insaf ve merhamet
beklemek milletimizin karakterinde hiç olmamıştır, yüzyıllarca daha
olmayacaktır. Bunu ABD de öğrenecek, Trump da öğrenecektir.
Çünkü biz, bu topraklarda da, başka coğrafyalarda da hiç bir zaman
yalvararak tarih yapmadık. Üç kıtayı yönettiğimiz gibi, tarihin en
büyük acılarını da çekmiş bir milletiz. Ama hiçbir zaman ağlamadık,
sızlamadık, başkalarının merhametine sığınmadık, kendimizi
acındırmadık, acımızı da öfkemizi de içimizde sakladık.
Yine yalvarmayacağız. Yine uzlaşmak için onurumuzu
satmayacağız.Yine korku ile hareket etmeyeceğiz. Biz bir yola
girdiğimizde hiçbir zaman geri dönüşü düşünmeyen bir milletiz. Bu
mücadeleye başlamışsak, geri dönmeyeceğimize dünya bir kez daha
tanık olacaktır.
Yeryüzü için ortak TEHLİKE.. Nefret abidesi olmuş ülke..
Bu netlik, ABD ile dünyanın bir çok gücü arasında da ortadadır.
Hemen bütün ulus üstü yapılara savaş açan, dünyanın merkez
ülkelerinin bir çoğu ile açık çatışmaya giren, bunu şimdilik
ekonomi alanında yapan ama zamanla siyasi hatta askeri açıdan da
yapması kuvvetle muhtemel olan bu yönüyle de yeryüzü için ortak
tehdit haline gelen bir ABD’den söz ediyoruz.
Çin ile kavgalı, Rusya ile kavgalı, Almanya ile kavgalı, İran ile
kavgalı, Latin Amerika ile kavgalı, dünyanın büyük bölümü ile
kavgalı bir ülkeden söz ediyoruz. Aç gözlülüğünden,
yağmacılığından, saldırganlığından artık bir nefret abidesi haline
gelmiş bir ülkeden söz ediyoruz. Herkesin uzak durmaya çalıştığı,
herkese kötülüğü dokunmuşbir ülkeden söz ediyoruz.
Gururumuzu incittiler, onurumuza saldırdılar. Ülkemize,
milletimize, değerlerimize saldırdılar. Yüzlerce yıllık siyasi
hafızamızla alay ettiler.Bunlar bizi sindirmeyecek, bu hakaretleri
asla unutmayacağız, hazmetmeyeceğiz. Artık her adımımız yeni bir
mucize üzerine kurulacak. Şaşırtacağız. Onları da, bu ülkedeki
ortaklarını da şaşırtacağız.
İşi silah olan silahına, işi kalem olan kalemine sarılsın
İşi silahla olan silaha sarılsın. Sınırlarımızda ve ötelerinde çok
çetin bir mücadele başlayacak. Fırat Kalkanı, Afrin Operasyonu,
Kandil Operasyonu.. Bunlar daha başlangıç. Artık içeride değil,
dışarıda savunma hatları kuracağız.
İşi medya olan kalemine sarılsın. Önümüzdeki dönemde müthiş bir
medya mücadelesi vereceğiz. Milletimizle omuz omuza, vatan
ekseninde, entelektüel alanda büyük bir direnişe geçeceğiz.
İşadamları, yeryüzünün en ücra köşelerine dağılsın. Oralardaysalar
iki kat daha dolaşsınlar. Ekonomik saldırıya karşı yeryüzünün her
karış toprağı, denizleri, havası mücadele alanıdır artık.
İşi istihbarat olan, Türkiye’nin etkinlik oluşturduğu, nüfuzu
olduğu en uzak yerlerde bile direnç hatları, mücadele hatları
oluştursun. Asya’dan Avrupa’ya ve Afrika’ya kadar, Türkiye’nin
büyük mücadelesi için bir istihbarat seferberliği başlatsın.
Tarih bizi çok kez test etti. Kazandık, yine kazanacağız
Bu ülkenin ekonomistleri için, siyasetçileri için, sanatçıları
için, kültür insanları için, bilim insanları için büyük düşünme,
büyük çıkışlaryapma, büyük iddiaların peşinde gitme devridir artık.
Bu ülkenin her kenti, her kasabası, her köyü, her sokağı mücadele
hattıdır artık.
Tarih bizi çok kez test etti. Her büyük şoktan sonra çok güçlü, çok
parlak bir gelecek inşa etmeyi bildik. Yine yapacağız, yine inşa
edeceğiz, yine kazanacağız. Bugünlerin işte o günler olduğunu
unutmayın. Bu kuşakların, bu neslin o kurucu kuşak, o kurucu nesil
olduğunu unutmayın.
Tarihin döndüğünü, Batı’nın dört yüz yıldır devam eden tek yanlı
hakimiyetinin sona ermek üzere olduğunu unutmayın. Sakın ola, bu
büyük mücadeleyi sulandırmaya çalışan, zihinlerinizi karıştırmaya
çalışan içimizdeki kuryelere, tetikçilere, iç işgalcilere kulak
asmayın. Onların korku, paranoya dolu iddialarını ciddiye
almayın.
Hepimiz bulunduğumuz yerde “Acımasız Direniş”in üyesiyiz.
Herkes, hepimiz bulunduğumuz yerde “Acımasız Direniş”in bir
üyesiyiz. Bu ülke küresel sistemi zorluyor, Erdoğan yeni bir dünya
çağrısı yapıyor ve bu çağrı bugünkü küresel konjonktürde tam adrese
ulaşıyor, unutmayın.
Bu hafta, önümüzdeki haftalar, aylar her türlü zorluğu, her türlü
sürprizi ihtimal olarak bilin, ona göre hazırlanın. Bu mücadeleyi
vermeden o köprüden geçemeyeceğiz çünkü. Bir kez teslim olursak,
bir kez geri dönersek yüz yıl daha ayağa kalkamayacağız, 21.
yüzyılı da kaybedeceğiz çünkü.
“Oyununuzu gördük, meydan okuyoruz!”
Yumruklarınızı sıkın, öfkenizi biriktirin, mücadeleye
katılın,coğrafyayı harekete geçirin. Ama asla korkuya, yılgınlığa,
ümitsizliğe teslim olmayın. Bizi “terbiye etme” diye bir seçenek
olmadığını görecekler çünkü.
Ve bu mücadelenin, bu millete yüklenen bir kader olduğunu, bu
kaderden kaçılamayacağını, bu ülkenin de coğrafyanın da
kurtuluşunun bu olduğunu sakın aklınızdan çıkarmayın!