YENİ ŞAFAK YAZARINDAN İDDİALI ÇIKIŞ; "28 ŞUBAT'IN MEDYA AYAĞINA DOKUNULMAYACAK"
Yeni Şafak yazarı Cem Küçük, son günlerin moda tartışması 28 Şubat ve medya tartışmasına dahil oldu..
28 Şubat'ın medya ayağına 'dokunulmayacak!'
28 Şubat bir darbeydi. Darbe için gerekli şartlar hazırlanmıştı. Piyondan başka bir şey olmayan Fadime Şahin'ler, Müslüm Gündüz'ler, Ali Kalkancı'lar Genelkurmay içindeki bir klik tarafından çoktan piyasaya sürülmüşlerdi. Sisi lakaplı kişinin kimlerin kontrolünde olduğu ortaya çıktı.
Bazıları 28 Şubat için darbe değildi diyor ama bu sözler bir anlam ifade etmiyor. Çünkü dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak 2000 yılında Hulki Cevizoğlu'nun Ceviz Kabuğu programına katıldı. O programda Özkasnak, Hulki Cevizoğlu'nun kendisine yönelttiği 28 Şubat'la ilgili soruya aynen şu cevabı vermişti: 'Evet, yaptığımız bir darbeydi. Erbakan istifa etmese müdahale edecektik.'
Bu itirafla beraber 28 Şubat'ın ne olduğu konusunda kimsenin bir şüphesi kalmadı. Savcılar da harekete geçti ve darbeyi soruşturmaya başladılar. Geldiğimiz nokta itibariyle savcılar şimdilik askerleri soruşturmaya dahil ettiler. Bir kısım muvazzaf asker ve general tutuklular. Kamuoyu ne yazık ki bu soruşturmanın gerekli yerlere uzanmadığını düşünüyor.
Biliyoruz ki darbeler tek ayaklı değildir. Medya olmadan, işadamları gaz vermeden, sivil toplum kuruluşlarının desteği olmadan, hakimler-savcılar arka planı hazırlamadan darbenin d'si yapılamaz. TÜSİAD'ın o zamanki tutumu, yargıçların brifingleri, STK'ların hal ve hareketleri herkesin malumu.
Hele hele yargıçların Ankara'da toplanıp generaller tarafından hizaya sokulması kabul edilebilir bir şey değil. Koskoca hakimler onurlarına dokunması gereken bir meseleyi hazmettiler. Kendilerinin hukuk adamı, karşılarındakinin asker olduğunu unuttular.
Yargı uzun uzadıya konuşulması gereken bir mesela ama darbe ayaklarının en önemlisi olan medyayı en azından şimdilik tartışmak daha iyi. Doğan medyasının, Sabah grubunun ve diğer gazetelerin o dönemki genel tutumu ortada. Atılan manşetler, paşaların ağzından sözler, darbenin meşru bir şeymiş gibi gösterilmesi medyanın büyük günahıydı. Normal bir demokraside bu suçtur ve kim darbeye öyle ya da böyle destek verdiyse mutlaka yargı önüne çıkması gerekir.
Türkiye'nin namuslu gazetecilerinden İsmet Berkan geçen yıl katıldığı bir televizyon programında, 'Medya olmasa 28 Şubat diye bir şey olmazdı' yorumunda bulunmuştu. Peki her şey bu kadar açıkken, ayan beyan ortadayken ve medya bu işin içindeyken niçin savcılar olaya el atmıyorlar? Manşetlerle, haberlerle darbeyi meşruiyet zeminine çekmeye çalışanlara karşı niçin bu kadar sessizler? Özel yetkili savcı Mustafa Bilgili'nin bir bildiği vardır herhalde.
Benim 28 Şubat soruşturmasıyla ilgili edindiğim izlenim olayın medya ayağına pek dokunulmayacağı yönünde. Soruşturma başladığında Ertuğrul Özkök, Fatih Altaylı, Zafer Mutlu gibi isimlerin sorgulanacağını düşünüyordum. Tabii bu isimlere dokununca patronlara dokunmamak olmazdı.
Peki bundan sonra savcılar 28 Şubat'ın medya ayağıyla ilgili ne yapabilirler? Edindiğim izlenim şu: 28 Şubat'ta şu ana kadar özellikle Batı Çalışma Grubu'yla (BÇG) ilgili komutanlar tutuklandı. Galiba BÇG'yle bağlantılı olduğu düşünülen ya da oradan haber aparıp bunu gazete-televizyonlarında yayınlayanlar soruşturulacak. Bu da o dönemin Ankara temsilcisi bazı gazetecilerinin mahkeme önüne çıkacakları anlamına geliyor. Onlar da muhtemelen tutuksuz yargılanır ve çok küçük cezalarla bu meseleyi atlatırlar.
Kimse Özkök'lerin, Altaylı'ların, Mutlu'ların, Dündar'ların savcı karşısına çıkacaklarını sanmasın. Çünkü bu isimlere dokundunuz mu, Aydın Doğan'a da dokunmanız gerekecek. Aydın Doğan'a dokundunuz mu büyük patronları da sorgulamanız gerekir. Uluslararası sistem belirli holdinglere dokunmaya asla müsaade etmez. TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'nda bulunan ve bir dönem Başbakan Tayyip Erdoğan'ın konuşma metinlerini yazan Mustafa Şahin, 'Darbeci bildiklerimiz meğer 'taşeronmuş'. Parça başı iş yapan taşeron. Baronlar geri plandaymış. Bunu teorik olarak biliyorduk ama yüzleşmek çok başka bir şey. Taşerona bakarken baronu görmemişiz. Darbeleri Araştırma Komisyonu gösterdi ki, darbe süreçlerindeki rollerinden dolayı taşeronlar pişman, baronlar değil.' Darbeleri yapanlar büyük baronlardır. Onlara dokunulamaz. Onların istemediklerini de dokunulamaz. O yüzden 28 Şubat'ın medya ayağından çok fazla şey beklemeyin. Bu ülkede her şey yapanın yanına kârdır.
Cem Küçük / YENİ ŞAFAK