23 Ara 2013 16:41 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:50

Yeni Şafak yazarından Gülen'e ağır eleştiri! Yakışmadı hocam!

Yeni Şafak Gazetesi'nden Abdülkadir Selvi bugünkü yazısında Fethullah Gülen'in ettiği beddua ile ilgili ağır ifadelerde bulundu.

Fethullah Gülen'in bedduası günlerdir gündemde. Yeni Şafak gazetesinden Abdülkadir Selvi, Bediüzzaman'ın Adnan Menderes için ettiği duaları hatırlatarak Fethullah Gülen'i eleştirdi.

"Mustafa Kemal'a ve İnönü'ye meydan okuyan, Sultan Abdulhamid'e kafa tutan, devirlerin önünde eğilmeyen Bediüzzaman, kendisine zulmedenlere dahi beddua etmemiş, ıslahı için dua etmiştir." diyen Selvi, Fethullah Gülen için "Gayri Müslimlere hoşgörü, Müslümana beddua" ifadelerini kullandı.

İşte Gülen'e göndermelerle dolu o yazı:

TÜRKİYE'YE DÖN ÇAĞRISINA KARŞI BEDDUA

Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı'ndaki Türkiye'de dindarların sıkıntı olarak gördükleri her şeyin kaldırılmasına, kamuda ve Meclis'te başörtüsü serbestisine, okullarda Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimiz'in Hayatı'nın ders olarak okutulmasına, ordudan atılanların haklarının iadesine, darbecilerden, Ergenekonculardan hesap sorulmasına, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin beraat etmesini sağlayan 2006 tarihli yasal düzenlemelere ve hocefendiye, 'Türkiye'ye dön' çağrısına rağmen, duanın yerini beddua aldı.

Hem de ne beddua...

İsrail'in Mescid-i Aksa'yı işgalinde, Amerika'nın Irak'ı işgalinde, Ebu Gureyb'de Müslüman kadınların ırzına geçilirken yapılmayan beddualar bugün Recep Tayyip Erdoğan için yapılır oldu.

Kur'an'da Kabe'yi yıkmaya giden Ebu Leheb'e yapılan bedduanın gönüllere Kabeler inşa etmeye çalışan kadrolara karşı kullanılması üzücü bir durum olsa gerek.

Kenan Evren'den, Vatikan'daki Papa'ya kadar diyalog ve hoşgörü örneklerini sergileyen Fethullah Gülen Hocaefendi'nin, bu ümmete hizmetten başka gayesi olmayan Başbakan Erdoğan'a yönelik olarak, 'firavun, diktatör, harami' şeklindeki nitelendirmelerde bulunması nasıl bir aklın ürünüdür anlamak mümkün değil.

HARAMİ HA!

Harami ha!

Bir dönem Risale-i Nur hizmetinin içinde bulunduğu için Hocaefendi de bilir ki, Bediüzzaman, hayatında hiçbir zaman Müslümanlara beddua etmemiştir. Çünkü ölçüsünü Peygamberimiz'den almıştır. Taif'te kendisini taşlayanlara dahi beddua etmemiştir Peygamberimiz. Cebrail'in gelmesine rağmen.

Bediüzzaman, Eskişehir Hapishanesi'nde kışın ortasında kendisini camı kırık tek kişilik bir hücreye atıp, idamla yargılanması için iddianame hazırlayan ve Eskişehir savcısına hiddet edip beddua etmek istemiştir. Ama bahçede oynayan çocuğun, savcının kızı olduğunu öğrenmesi üzerine, o masum yavrunun zarar görmesinden ürktüğü için beddua etmekten kaçınmıştır.


Mustafa Kemal'a ve İnönü'ye meydan okuyan, Sultan Abdulhamid'e kafa tutan, devirlerin önünde eğilmeyen Bediüzzaman, kendisine zulmedenlere dahi beddua etmemiş, ıslahı için dua etmiştir.

Sizin, 'Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın' dediğinizde o evler yandığında içindeki masumların hesabını kim verecek?

Gayri Müslimlere hoşgörü, Müslümana beddua...

Yakışmadı hocam...

Belki de yakıştı...