13 Ara 2013 13:38
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:48
Yeni Şafak yazarından Erdoğan'a şok benzetme!
Erdoğan'a bu benzetme daha önce de yapılmıştı, ancak bu defa beklenmedik bir taraftan geldi.
Hükümet ve cemaat arasındaki kavgaya en farklı yaklaşım Yeni Şafak
gazetesi yazarı Yusuf Kaplan'dan geldi.
Hükümet ve cemaatin iktidar kavgasında olmasını eleştiren yazar
Erdoğan'a da çok sert bir benzetme yaptı: Abdülhamid gibi kuyusunu
kazıyor!
İşte o yazı :
ERDOĞAN DA, ABDÜLHAMİD GİBİ KENDİ KUYUSUNU
KAZIYOR!
Şimdi sıkı durun: Hükümet, aslında bütün bu büyük atılımlarla,
kendi kuyusunu kazıyor; toplumu varoluşsal bir intiharın eşiğine
sürüklüyor ama bunun farkında bile değil.
Hükümet, bütün bu büyük atılımları, bu topluma hizmet olsun
diye yapıyor. Bunu söylemek bile gerekmiyor elbette ki.
Ama yapılan bu büyük hizmetlerin, bizi, tam bir çıkmaz sokağın
eşiğine fırlattığını göremiyor, ne yazık ki.
Türkiye, ekonomide, siyasette ve eğitimde niceliksel büyük
atılımlar yapıyor; ama bu niceliksel atılımlar, toplumun, özellik
de genç kuşaklarımızın niteliksel yani kültürel intiharının yapı
taşlarını döşüyor.
Abdülhamid, kendi sonunu hazırlamıştı yaptığı büyük
atılımlarla. Özellikle de, eğitim alanında, Tanzimat'tan itibaren
en büyük eğitim devrimlerine imza atmıştı. Ama yaptığı bu eğitim
devrimi, sadece Abdülhamid'i devirmeye yaramış, devletin
temellerine dinamit yerleştirmişti.
Önceki yazıda, Abdülhamid'le Erdoğan arasında konumları
açısından bir paralellik kurmuş, 'Abdülhamid'in başına gelenler,
Erdoğan'ın da başına gelirse... Vay hâlimise' demiştim.
Burada başka bir paralelliğe daha dikkat çekmek istiyorum:
Abdülhamid, dış politikada İslâmcı siyaset izleyerek, devleti,
dünyanın en güçlü stratejik gücü hâline getirmişti. Ama içeride,
kendisinin açtığı 'modern' eğitim kurumları, hem Abdülhamid'in
ipini çekecek hem de devletin tarihe gömülmesine öncülük edecek
seküler kuşaklar ve seküler kurmaylar yetiştirmişti.
Şimdi aynı yanlışın Tayyip Erdoğan tarafından da
tekrarlandığını görüyoruz. Tayyip Erdoğan da dışarıda Türkiye'nin
stratejik gücünü artıracak büyük atılımlara imza atıyor ama içeride
kendi kuyusunu kazacak işler yapıyor.
Dün, Abdülhamid, eğitimde, kalkınmada, ekonomide yaptığı
'modernleşme devrimi'yle nasıl kendi kuyusunu kazmışsa, bugün de
Erdoğan, kendi kuyusunu kazıyor.
Eğer tarihten ders almasını bilemezsek, dün, nasıl ki,
Abdülhamid'in yetiştirdiği kuşaklar, sadece Abdülhamid'in değil,
koskoca devletin sonunu getirmişlerse, bugün de Özal liberalizmiyle
başlayan, Erdoğan'ın neoliberalizmiyle ivme kazanan niceliksel
sıçramanın kaçınılmaz ürünü seküler, neopagan, hız, haz ve
ayartının peşinde koşturan sarsak ve savruk kuşaklar da, Erdoğan'ın
ve bu Müslüman toplumun sonunu getirebilirler!
ERDOĞAN'IN HAYATÎ ROLÜ VE ÇIKIŞ YOLU
Daha önce de yazmıştım: Erdoğan, Türkiye'nin (Özal'lı
liberalizm yıllarından itibaren) eşiğine sürüklendiği bu kültürel
intiharın önüne geçebilecek ve Türkiye'nin önünü açabilecek tek
liderdir.
Türkiye'de önümüzdeki süreçte bu kültürel intiharın önüne
geçebilmenin tek yolu, yıkıcı, mankurtlaştırıcı ve sömürgeci eğitim
sisteminde; bütün değerlerimizi dinamitleyen çözücü medya rejiminde
ve medeniyet iddialarımızı yerle bir eden kültür-sanat dünyasında
büyük, köklü ve çığır açıcı paralel devrimler yapmaktan
geçiyor.
Pazar gününden itibaren belli bir süre sadece bu üç büyük
paralel devrimi, hiç bir kesime zarar vermeden, toplumun bütün
farklı kesimlerini kucaklayarak nasıl gerçekleştirebileceğimiz
meselesini somut önerilerle ve ayrıntılı bir şekilde yazmaya
başlayacağım.
YAZIIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN
YAZIIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN