Yeni Şafak yazarından Cem Küçük'ün o sözlerine sert tepki: Manyağız lan biz!
Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, Cem Küçük'ün Mavi Marmara ve İslamcılar'la ilgili sözlerine tepki gösterdi.
Cem Küçük'ün Mavi Marmara sözlerine itirazlar ve tepkiler devam
ediyor. İsmail Kılıçarslan bugün Yeni Şafak'taki köşesinden Cem
Küçük'e cevap verdi.
"Size tavsiyem, Recep Tayyip Erdoğan'ı 'İslamcı tasfiyesi'
fikrinize ikna için uğraşmanızdır" diyen Kılıçarslan yazısını şu
ifadelerle bitirdi:
"Manyağız lan biz! Siz kuruluş devrinde yaşasaydınız 'kafadan
Bizans düşmanı, kafadan Moğol düşmanı bunlar' dediğinizde hangi
manyakları kastediyorsanız o kadar manyağız hem de!"
İŞTE KILIÇARSLAN'IN O YAZISI
Anlamadığınız şu: Mavi Marmara gemisine binip o
kutlu sefere çıkan insanlara 'manyak' derseniz, bulunduğumuz
pozisyon ne olursa olsun, o esnada ne yapıyor olursak olalım, neyle
meşgul oluyorsak olalım onu bırakır, size hak ettiğiniz cevabı
vermek için elimizden gelen ne varsa onu yaparız.
Anlamadığınız şu: Mavi Marmara esasen bir geminin
değil, bir idealin adıdır. Türkiye'deki İslamcıların Kızıl
Elmasıdır. Her şeyin bir rüzgâra baktığının delilidir. Mavi Marmara
bir yolculuk biçimidir böylece. Siz o yolculuk biçimine dil
uzattığınızda kim olduğunuza bakmayız tepki vermek için.
Anlamadığınız şu: Gücünüzün yetmeyeceğini bile
bile bizi tasfiye etmek istiyor olabilirsiniz. Fakat Türkiye
İslamcılığı tarihini biraz olsun çalışmanızı salık veririm bunu
denemeden önce. Duraksar, tökezler, zayıflar, fakat her seferinde
yöntemini ve formunu değiştirerek; idealini hiç değiştirmeksizin
yürümenin, yola devam etmenin bir yolunu bulur İslamcılar.
Anlamadığınız şu: Türkiye İslamcılığı, sizin
onları tasfiye etmek istediğiniz AK Parti'den daha köklü, daha
eski, daha çetin bir meseledir. Namık Kemal'den, Mustafa Sabri
Efendi'den, Akif'ten, Eşref Edip'ten, Sezai Karakoç'tan alır ruh
kökünü. Yani demem o ki, siz çok istiyorsanız İslamcılar AK
Parti'den tasfiye olurlar. Ama AK Parti'den tasfiye olmuş olurlar
sadece, söyledikleri şarkı değişmez, değişmeyecektir.
Anlamadığınız şu: Aidiyetler çağında yaşıyoruz.
Aidiyetlerimiz kadarız. Sizin 'tasfiye olacaklar' dediğiniz
İslamcıların AK Parti aidiyetinin de, Recep Tayyip Erdoğan
aidiyetinin de sınırları bellidir. İslamcıların, bu aidiyet için
neleri göze aldıkları, neler yaptıkları, hangi mücadeleleri
verdikleri de bellidir. Ama benim tanıdığım İslamcıların tamamı,
istenmedikleri yerde durmayacak kadar da haysiyet sahibidirler.
Anlamadığınız şu: İslamcıları AK Parti'den tasfiye
etmek istiyor olabilirsiniz. Ama bu sizin güç yetirebileceğiniz bir
mesele değildir. İslamcıların AK Parti'den tasfiyesine güç
yetirebilecek tek bir isim vardır. O ismin adı Recep Tayyip
Erdoğan'dır ve tasfiye için tek cümlesi yeterli olacaktır.
Ceketimizi alır çıkarız. Ne gönlümüz kalır ne hayallerimiz değişir.
Fakat Recep Tayyip Erdoğan'dan rol çalarak, onun adına konuşuyormuş
gibi yaparak çekmeye çalıştığınız operasyonlar bize sökmez,
işlemez. Size tavsiyem, Recep Tayyip Erdoğan'ı 'İslamcı tasfiyesi'
fikrinize ikna için uğraşmanızdır. Hem elinizde eski Sorosçulardan
eski Maoculara kadar geniş bir insan kaynağı vardır. Deneyin bence
şansınızı. Reis'in buna ne cevap vereceğini de ayrıca anlatın ama
bize. Biraz gülmek bizim de hakkımız zira.
Anlamadığınız şu: Bize ağzınızı doldura doldura
'kraliçenin İslamcıları' falan diyorsunuz ya, bunun hakikatle uzak
yakın ilgisi olmadığını siz de biliyorsunuz. Bize 'cumhurbaşkanı
adayımız Abdullah Gül' dendiğinde eyvallah dedik. Bize
'başbakanınız bundan böyle Ahmet Davutoğlu olacak' dendiğinde
eyvallah dedik. Bize 'başbakanınız artık Davutoğlu değil'
dendiğinde eyvallah dedik. Bize 'onlarla çalışmaya mecburuz'
denildiğinde sert itirazlarımıza rağmen FETÖ ile birlikte hareket
edilmesine bile eyvallah dedik. Aradaki 3-5 gazeteciyi, 5-6 küskünü
dışarıda tutarsak İslamcılar, bazen 'maslahat' için, ama en genelde
de bu ülkenin varoluş ve var kalış mücadelesinin öneminin farkına
vardıkları için seslerini yükseltmediler. Zaten genel anlamda
ahlakımız da odur. Birine 'Reis' dediysek önüne geçmez, arkasında
kalmayız, hele arkasına hiç saklanmayız. Yerimiz hep yanı olur.
Anlamadığınız şu: Biz sizin gündelik
politikalarınızdan, ayak oyunlarınızdan, elde ettiğiniz kirli ve
sidikli küçük iktidar alanlarınızdan beriyiz. Vaktiyle Refah
Partisi'ne, Fazilet Partisi'ne destek verirken de beriydik, şimdi
de beriyiz. Kendimize ait bir yol haritamız, içi güzel hedeflerle
dolu bir ajandamız var.
Anlamadığınız şu: Mesela ben, vaktiyle siz beni
yazdığınız metinlerde ısrarla 'Yeni Şafak'taki Reişçi' olarak
kenara aldığınızda da ne yapmaya çalıştığınızı fark ediyordum,
sonradan bana 'Hocacı' dediğinizde de… Sizin talip olduğunuz bir
avuç çekirdektir. Biz o bir avuç çekirdekte uçsuz bucaksız ayçiçeği
tarlaları görürüz. Başka dünyalardan farkımız da budur.
Anlamadığınız şu: İstiyorsunuz ki ben ve bana
benzer herkes bildiğimiz her şeyi anlatarak kendimizi infilak
ettirelim, feda eylemleri, iştişhadlar gerçekleştirelim. Ve
zannediyorsunuz ki bunu yapacak cesaretimiz yok. Doğrusu bu ya,
işte bu da tam olarak İslamcılıkla ilgili hiçbir fikrinizin
olmamasından… Mesele cesaret meselesi değildir. Mesele düçar
olduğumuz onca hakaretinize rağmen, attığınız onca kirli iftiranıza
rağmen Türkiye'nin bugününün ve yarınının yükünü omuzlarımızda
hissetme meselesidir. Ve evet, o yük sizden bin kat, milyon kat
kıymetlidir. O yükün büyüğünü omuzlayan Recep Tayyip Erdoğan'ın tam
yanında durmamak ileride hesabını veremeyeceğimiz bir şeydir bizim
açımızdan.
Anlamıyorsunuz.
O halde anlamanız için bir kez daha yüksek sesle söyleyeyim:
Manyağız lan biz! Siz kuruluş devrinde yaşasaydınız 'kafadan Bizans
düşmanı, kafadan Moğol düşmanı bunlar' dediğinizde hangi manyakları
kastediyorsanız o kadar manyağız hem de!