17 Oca 2014 07:43
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:53
Yeni Şafak yazarına şok tehdit! Ayağını denk almazsan, o büyük dilini koparırız!
Yenişafak Gazetesi yazarı Yusuf Kaplan bugünkü yazısında tehdit edildiğini dile getirdi...
Yusuf Kaplan, "'O büyük dilini koparırız' (!)" başlıklı yazısında
telefonla tehdit edildiğini söyledi. Kaplan, tehdit eden
kişileriyse şöyle tanımadı...
İşte Kaplan'ın o yazısı:
Telefon çaldı. Numara yoktu; yine de açtım. 'Buyrun' dedim.
'AYAĞINI DENK ALMAZSAN, O BÜYÜK DİLİNİ KOPARIRIZ'!
Karşıdaki ses:
'Ayağını denk almazsan, o büyük dilini koparmasını biliriz' dedi ve kapattı telefonu.
Şok oldum.
Allah'tan, eşim evde değildi. Hastanedeydi. Akşam eve geldiğinde, bendeki vaziyeti görünce, 'ne var?' diye sordu hâliyle...
Geçiştirdim. Geçiştirmek zorundaydım; çünkü eşim kalbinden rahatsız; iki haftadır muayene oluyor.
Tehdit telefonu aldığım sırada, bir de eşim evde olsaydı... Düşünmek bile çıldırtıyor insanı...
Biraz kendimi toparladıktan sonra internet servisinden sevgili Murat Palavar'ı aradım ve yazıdan bazı bölümleri çıkarttım, o hâlet-i ruhiyeyle.
Pazar yazısında yazacağım ve 'küçük dilinizi yutacaksınız' dediğim yazıyı, 'mevlid kandili'ne denk geldiği için kimseyi rencide etmemek amacıyla yazmamıştım; bunu, yazının sonuna 'not' olarak ekledim.
Telefondan sonra e-maillere baktım: Hakaretlerin bini bin paraydı!
CEMAAT, İKAZLARIMIZI DİNLESE, İŞLER BU NOKTAYA GELMEZDİ...
Bu kadarını beklemiyordum. Beni tehdit eden kişinin Cemaat'ten olduğuna inanmıyorum. Olmaz böyle bir şey. Olmaz; çünkü Cemaat'in yöneticilerinden pek çok kişiyle yakından tanışıyoruz.
Cemaat'le ilgili yazdığım yazılar, Cemaat'e yönelik samimi ikaz yazıları, aynı zamanda.
Eğer cemaat, -en az hükümet kadar- ikazlarımızı dinlese ve geri adım atsaydı, işler bu noktaya gelmezdi. Cemaat, bizi, bizim gibi insanları dinlemeyecekse, kimi dinleyecek!
Yazıların dili, ancak yüreği yanan bir dostun dilinde görülebilecek bir netliğe sahip.
Sanırım bu nedenle Cemaat'ten hiç bir şikâyet gelmedi. Ama gerek operasyonla gerekse cemaatle ilgili yaptığım ikazların, tahlillerin ve geliştirdiğim fikirlerin dikkate alındığını gösteren mesajlar da gelmedi.
ALDIĞIM İKİNCİ TEHDİT BU!
Dershaneleri ve Cemaat'in hukukunu sonuna kadar savunduğum yazılar bile Cemaat medyası tarafından çok çirkince çarpıtılmıştı.
Fakat bu tehdit, işin renginin değiştiğini gösteriyor...
Yine de ben tehdidi savuran adamın Cemaat'le alakasının olduğuna inanmıyorum: Ya sapığın tekidir; ya da 'hipnotize olmuş tipler'den biridir...
Daha önce de, gazetenin başındayken, eski bir başbakan, yaptığımız bir haberden ötürü tehditler savurmuştu ama fazla önemsememiştim o zaman.
Bu ikinci tehdit ürküttü beni ama ben, pes edecek biri değilim. Elbette ki daha dikkatli olmam gerekiyor; benim de çoluk çocuğum var çünkü.
SUSMAYACAĞIM... TEHLİKE, BÜYÜK VE KÜRESEL ÇÜNKÜ...
Ama bendeniz, hakikatin, adaletin ve vicdanın izini süren bir yazarım. Ergenekon soruşturmaları sırasında, henüz suçları ispat edilmemiş sanıkların, Cemaat medyası tarafından 'canavar gibi' sunulmasına isyan edince 'ergenekonculukla' (!) itham edilmiş ve aforoz edilmiştim!
Susmayacağım... Tehlike, sanıldığından da büyük ve küresel çünkü.
Fikirlerimi yazmayı sürdüreceğim. Belki daha örtük ama daha etkili bir dille... İfade gücü, kavramlaştırma yeteneği güçlü bir yazarım zira.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
İşte Kaplan'ın o yazısı:
Telefon çaldı. Numara yoktu; yine de açtım. 'Buyrun' dedim.
'AYAĞINI DENK ALMAZSAN, O BÜYÜK DİLİNİ KOPARIRIZ'!
Karşıdaki ses:
'Ayağını denk almazsan, o büyük dilini koparmasını biliriz' dedi ve kapattı telefonu.
Şok oldum.
Allah'tan, eşim evde değildi. Hastanedeydi. Akşam eve geldiğinde, bendeki vaziyeti görünce, 'ne var?' diye sordu hâliyle...
Geçiştirdim. Geçiştirmek zorundaydım; çünkü eşim kalbinden rahatsız; iki haftadır muayene oluyor.
Tehdit telefonu aldığım sırada, bir de eşim evde olsaydı... Düşünmek bile çıldırtıyor insanı...
Biraz kendimi toparladıktan sonra internet servisinden sevgili Murat Palavar'ı aradım ve yazıdan bazı bölümleri çıkarttım, o hâlet-i ruhiyeyle.
Pazar yazısında yazacağım ve 'küçük dilinizi yutacaksınız' dediğim yazıyı, 'mevlid kandili'ne denk geldiği için kimseyi rencide etmemek amacıyla yazmamıştım; bunu, yazının sonuna 'not' olarak ekledim.
Telefondan sonra e-maillere baktım: Hakaretlerin bini bin paraydı!
CEMAAT, İKAZLARIMIZI DİNLESE, İŞLER BU NOKTAYA GELMEZDİ...
Bu kadarını beklemiyordum. Beni tehdit eden kişinin Cemaat'ten olduğuna inanmıyorum. Olmaz böyle bir şey. Olmaz; çünkü Cemaat'in yöneticilerinden pek çok kişiyle yakından tanışıyoruz.
Cemaat'le ilgili yazdığım yazılar, Cemaat'e yönelik samimi ikaz yazıları, aynı zamanda.
Eğer cemaat, -en az hükümet kadar- ikazlarımızı dinlese ve geri adım atsaydı, işler bu noktaya gelmezdi. Cemaat, bizi, bizim gibi insanları dinlemeyecekse, kimi dinleyecek!
Yazıların dili, ancak yüreği yanan bir dostun dilinde görülebilecek bir netliğe sahip.
Sanırım bu nedenle Cemaat'ten hiç bir şikâyet gelmedi. Ama gerek operasyonla gerekse cemaatle ilgili yaptığım ikazların, tahlillerin ve geliştirdiğim fikirlerin dikkate alındığını gösteren mesajlar da gelmedi.
ALDIĞIM İKİNCİ TEHDİT BU!
Dershaneleri ve Cemaat'in hukukunu sonuna kadar savunduğum yazılar bile Cemaat medyası tarafından çok çirkince çarpıtılmıştı.
Fakat bu tehdit, işin renginin değiştiğini gösteriyor...
Yine de ben tehdidi savuran adamın Cemaat'le alakasının olduğuna inanmıyorum: Ya sapığın tekidir; ya da 'hipnotize olmuş tipler'den biridir...
Daha önce de, gazetenin başındayken, eski bir başbakan, yaptığımız bir haberden ötürü tehditler savurmuştu ama fazla önemsememiştim o zaman.
Bu ikinci tehdit ürküttü beni ama ben, pes edecek biri değilim. Elbette ki daha dikkatli olmam gerekiyor; benim de çoluk çocuğum var çünkü.
SUSMAYACAĞIM... TEHLİKE, BÜYÜK VE KÜRESEL ÇÜNKÜ...
Ama bendeniz, hakikatin, adaletin ve vicdanın izini süren bir yazarım. Ergenekon soruşturmaları sırasında, henüz suçları ispat edilmemiş sanıkların, Cemaat medyası tarafından 'canavar gibi' sunulmasına isyan edince 'ergenekonculukla' (!) itham edilmiş ve aforoz edilmiştim!
Susmayacağım... Tehlike, sanıldığından da büyük ve küresel çünkü.
Fikirlerimi yazmayı sürdüreceğim. Belki daha örtük ama daha etkili bir dille... İfade gücü, kavramlaştırma yeteneği güçlü bir yazarım zira.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız