Yeni Şafak yazarına göre laik düzende Müslümanca yaşanmazmış: Ha deyince de değişmiyor!
Hükümetin fetvacısı olarak bilinen, Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman, “laik-seküler düzenlerde yaşayan Müslümanların din ve kültürlerini korumalarının oldukça zor” olduğunu iddia etti
Hükümete fetva vermesiyle bilinen Yeni Şafak yazarı Hayrettin
Karaman, laik bir düzenin ‘İslam insanı’ yetiştirmeye uygun
olmadığını, Müslümanların birinci vazifesinin düzeni değiştirmek
olduğunu savunup, bunun da hemen gerçekleşmesinin ‘hayalperestlik’
olduğunu yazdı.
Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın yeni anayasanın ‘dindar’ olması
gerektiğini söylemesiyle yeniden alevlenen laiklik tartışmasında
son çıkışı AKP çevrelerinde dini tavsiyeleri dikkate alınan
Hayrettin Karaman yaptı. Bugünkü ‘Laik düzende Müslümanca yaşamak’
başlıklı yazısında, İslam’da Müslümanlara ‘İslamlaştırma’
vazifesinin verildiğini kaydeden Karaman, laik ülkelerde bunun
neden ‘mümkün olamayacağı‘nı yazdı.
‘En uygun düzen şeriata dayalı düzen’
‘Müslümanca yaşamak’ ve gelecek nesillerin böyle yaşamaları için en
uygun düzenin İslami yani şeriata dayalı düzen olduğunu yazan
Karaman, yine de farklı İslami gruplar nedeniyle bu düzeni kurmanın
mümkün olmadığını kaydetti.
Karaman, “Ortada birçok islâmî grup var ve aralarında da -bazen
birbirini tekfir edecek kadar- derin ihtilaflar, farkı anlayışlar
mevcut. İşte bunlardan birinin diğerlerine galip gelerek iktidar
olması halinde gerçekleşecek düzenin ideal İslâmî düzen olması
mümkün değildir. Böyle bir düzende de farklı görüş ve anlayış
sahiplerinin Müslümanca yaşamaları önünde aşılamaz engeller
bulunur” ifadelerini kullandı.
‘Ayıp ve günahlar gizli değildir’
Öte yandan laik bir ülkede Müslümanların din ve kültürlerini
korumalarının oldukça zor olduğunu kaydeden Karaman, “Bu düzenlerde
ibadet ve fazilet açık, ayıplar ve günahlar gizli değildir, hatta
aksine ikincisi açıktır, engellenemez, medya ve benzeri iletişim ve
etki araçlarında reklamları bile yapılır. Okullarda İslam’a göre
din ve ahlak öğretim ve eğitimi genel olarak yapılamaz. Okul,
sokak, medya, san’at… İslam insanı yetiştirmeye ve bu insanı
korumaya ayarlı değildir” diye yazdı.
‘Birinci vazife düzeni değiştirmek ama ha deyince
olmuyor’
Karaman, ‘yapılması gereken’i de şöyle anlattı: “Bu takdirde
Müslümanlar vazifelerini nasıl yerine getirecekler? Şüphe yok ki,
birinci vazife düzeni değiştirmektir. Ama bu da ha deyince olmuyor.
Hayalperestliği, sonu kayıplarla biten maceraları bir yana
bırakırsak -ki, bırakmayanlar daima olacaktır- geriye uzun ve ince
bir yolu izlemek kalıyor.”
‘Hepsi bu kadar’
Bu ‘ince ve uzun yol’da iktidarların Müslümanların İslami
vazifelerine alan açmaları kadar ‘hak ve hürriyet alanlarını da
herkese eşit açtığı’nı savunan Karaman, yazısını şöyle noktaladı:
“İktidarların dinî ve ideolojik meyilleri varsa terazinin kefesi bu
meyil yönünde biraz ağır basar, ama hepsi bu kadardır. Vazife sivil
faaliyetlere kalıyor. Sivil oluşumlar aralarında diyaloglar da
kurarak vazifelerini yerine getirmeye çalışacak, İslam’ın farklılık
ve güzelliğini uygulamada göstererek, ilişkilerinde yaşayarak
şartlanmamış farklı grupların da sevgi ve sempatisini kazanmaya
bakacaklardır.”