Yeni Şafak yazarı kafaları karıştırdı! MİT'in elinde içeriden görüntüler mi var?
Yeni Şafak gazetesi yazarı Kemal Öztürk, “Kaşıkçı olayında Türkiye ne yapacak?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Kemal Öztürk yazısında Cemal Kaşıkçı olayında yaşananları aktardı
ve “Şimdi uluslararası hukuk içinde kalarak süreci yönetiyor. İzin
aldı, konsolosluğa girecek, inceleme yapacak ve hukuki süreci devam
ettirecek. Bu incelemede bir şey bulamayabilir. Ancak hukuki açıdan
bunu yapması gerekir” dedi.
“TÜRKİYE’NİN ELİNDE YA İÇERİDEN DE KAYIT
VARSA”
Öztürk “Türkiye’nin eli sanıldığından daha güçlü” dedikten sonra
şunları kaydetti:
“Sanırım Milli İstihbarat Teşkilatı’nı hafife aldılar. Eğer
duyduklarım doğru çıkarsa, Suud’un kaçacak bir yeri olmadığını hep
birlikte göreceğiz. Bir kere Türkiye, Karlov suikastından sonra
yabancı misyon merkezlerini koruma işini sağlam tutuyor. Suud
konsolosluğuna giriş çıkışı kaydeden bizim kendi güvenlik
kameralarımız var. Suud, Kaşıkçı’nın içeri girdiğine dair bilgi yok
dedi ama dün Washington Post gazetesi Kaşıkçı’nın içeri girerken
çekilmiş görüntü karesini yayınladı. O kare bizim güvenlik
kameramızla çekildi. Ve oradan Kaşıkçı’nın bir daha çıkmadığı yine
o kayırlarla ispatlanacak.
Şunu söyleyebiliriz, Kaşıkçı’nın içeri girerkenki görüntüsü en
güçlü delil değil. Türkiye’nin elinde ya içeriden de kayıt varsa?
Tüm bunları soruşturma tamamlandıktan sonra anlayacağız. Asıl
kritik konu da o zaman başlayacak.”
“KRİZİN DOMİNO ETKİSİ YARATMASI DA MUHTEMEL”
Yazısında “Türkiye bu cinayetin işlendiğini ispat ettiğinde ne
olacak?” diye soran Kemal Öztürk şu ifadeleri kullandı:
“Elbette büyük bir kriz süreci başlamış olacak. Türkiye-Suud
ilişkileri kesilecektir. Konsolosluktaki herkes istenmeyen adam
ilan edilip, sınır dışı edilecektir. Suud karşılık verecek,
karşılıklı büyükelçiler çekilecek ve kriz derinleşerek
ilerleyecektir. Bunlar rutin kriz süreci.
Krizin domino etkisi yaratması da muhtemel. Zira katilleri taşıdığı
söylenen uçak Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) de indi.
Şeytan üçgeninde dönen bir infaz yani.
O zaman BAE ve Mısır ile, ardından diğer uydu ülkelerle krizler
yaşanabilir. Böyle bir olayın çarpan etkisi çoktur.
ABD’nin, bu cinayet resmileşirse ciddi tepkiler vereceğini sanmam.
Haraca bağladığı ve her istediğini yaptırdığı Suud hanedanlığını,
bir gazetecinin cansız bedenine feda etmez. Kuru kınamalarla
geçiştirir.
ABD’ye adeta gönüllü köle olan Prens Selman’ın bu işte parmağı
olduğu ortaya çıkarsa, belki Rusya, Avrupa sırf ABD’yi sıkıştırmak
için bize destek olur ve krizi büyütür. Lakin unutmayalım, Suud’un
çok parası var ve aç gözlü Batı, para için her şeyin üstünü örtmeye
hazırdır.”