21 Eki 2017 14:19
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 23:12
Yeni Şafak yazarı, imzaları 'analiz etti': Erdoğan'ın sabrı tükeniyordu, Gökçek mantığını devreye soktu
Yeni Şafak yazarı Faruk Aksoy, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın imzalarını analiz ederek "istifa krizi"ni yorumladı.
"İmza uzun olursa, kişi sabırlıdır, imza kısa ise insan mantığını iyi kullanıyor demektir. Tayyip Bey’in imzası orta uzunlukta, 'sabrın da sınırı var' cinsinden bir imza; Melih Bey’in imzası kısa, mantığını iyi kullananlar sınıfına dahil edebileceğiniz türden" diyen Aksoy, sözlerinin devamında "Bakın, imzanın uzunluğu ve kısalığı ile imza sahibinin karakteri arasında kurulan ilişkide uzmanlar haklı çıktı, Erdoğan’ın sabrı tükenmek üzereydi, Gökçek, mantığını devreye soktu" ifadesini kullandı.
Faruk Aksoy'un "Bu yazı enteresan bir yazı oldu…" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasına baktım, her kıvrımını inceledim.
Kalem, hareketine nasıl başlıyor, nereye gidiyor, neler yapıyor, sonra nasıl duruyor, anlamaya çalıştım.
Fazla karmaşık değil, birkaç uygulamadan sonra kolayca atılabilecek bir imza gibi görünüyor.
“Sahiden öyle mi acaba?” dedim, denedim oldu, kendi imzam gibi rahatça atabildim.
Ben, bu işlerle oynaşırken, epey eski vakitlerde, Alanya’da, beraber çalıştığım bir aşçı vardı, o geldi aklıma, adı Mustafa Kemal’di.
Atatürk’ün imzasının yarısını kullanıyordu adam, imzanın “Mustafa Kemal” kısmını, aynı Atatürk gibi yazıyor ve resmi evraklara da bu imzayı atıyordu.
Şimdi durup dururken mevzu nereden açıldı, nasıl oldu da bir cumartesi yazısına dönüştü, isterseniz önce onu söyleyeyim, bağlantıyı kuralım, öyle devam edelim...
Malumunuz Tayyip Bey, başta Melih Gökçek olmak üzere bazı belediye başkanlarının istifasını istiyor, “İstifa etmezlerse, bu işin sonu iyi olmaz” diyor, aslında Tayyip Bey, “İstifa etmezlerse, mecburen ihraç edeceğiz, görevden alacağız” demeye getiriyor.
Haliyle sosyal medya da çalkalanıyor, hayatında Melih Gökçek için bir tane olumlu cümle kurmamış kelli felli muhalifler bile, “Diren Melih, arkandayız” twitleri atıyor.
Bu ortamda, yarı şaka yarı ciddi, sağı solu incelerken, bir davetiyede hem Erdoğan’ın, hem Gökçek’in imzasını yan yana gördüm, birbirine hiç benzemeyen, uzaktan yakından alakası olmayan iki imza.
Öylesine incelemeye başladım, mevzunun başlangıcı budur yani…
Sonra konu genişledi, gerçekten grafoloji (yazı bilimi) uzmanlarının söylediği gibi el yazısı, dolayısıyla imza, kişinin karakterini, huyunu suyunu belli eden bir şifreleme sistemi olabilir mi, noktasına geldi, ciddi bir hal aldı.
Bu vesileyle epey bir metin okudum, elde ettiğim verileri sizlerle paylaşayım, ne diyeceksiniz, ben de merak ediyorum doğrusu…
Mesela uzamanlar şöyle diyor:
-İmza uzun olursa, kişi sabırlıdır, imza kısa ise insan mantığını iyi kullanıyor demektir.
Tayyip Bey’in imzası orta uzunlukta, “sabrın da sınırı var” cinsinden bir imza; Melih Bey’in imzası kısa, mantığını iyi kullananlar sınıfına dahil edebileceğiniz türden.
Bakın, imzanın uzunluğu ve kısalığı ile imza sahibinin karakteri arasında kurulan ilişkide uzmanlar haklı çıktı, Erdoğan’ın sabrı tükenmek üzereydi, Gökçek, mantığını devreye soktu.
Mesela uzamanlar şöyle diyor:
-İmzada yuvarlaklık varsa, kişide liderlik özelliği var, demektir, imza dik çizgilerden oluşuyorsa, kişi paraf karakterlidir.
Tayyip Erdoğan’ın imzası, kocaman bir kubbeyle başlıyor, Melih Gökçek’in imzası, daha çok belinde kuşak olan hafif uzun boylu bir kız gibi duruyor, dikine bir imza.
“Her şey tamam da, bu paraf karakter de demek?” diye sormayın, araştırdım, baktım ettim, bulamadım.
Bulamadım ama kendi fikrimi söyleyebilirim; bence paraf karakter, iddiası olanların iddiasını, iddiası olanlardan daha yüksek sesle iddia etmeye yatkın karakter demektir, böyle bir karşılığı var bende, paraf karakterin.
Gördünüz işte, uzmanlar bu konuda da haklı çıktılar, lider özelliği gösteren oval kıvrımlı, yuvarlak hatlı imza, Erdoğan’ın imzası…
Mesela uzmanlar şöyle diyor:
-İmzanın başı gösterişle başlıyorsa, kişinin özgüveni yüksektir, karizmatiktir.
Ne oldu, uzmanlar gene bildi, Erdoğan’ın imzası, son derece heybetli bir yay çizerek başlıyor, sonra ince zikzaklar şeklinde devam ediyor, Gökçek’in imzası ise dar bir alana kümelenmiş çizgi yumağı gibi duruyor.
Mesela uzmanlar şöyle diyor:
-İmza sağa yatıksa kişi sosyal ve siyasal alanda başarılıdır, hatta diplomasiyi iyi bilir, sola yatıksa anti sosyaldir, içe kapanıktır.
Buyurun, bunu da bildi uzmanlar, gerçekten Erdoğan’ın imzası sağa yatık, siyasetçi yönünü, bu kulvardaki başarılarını biliyorsunuz zaten, konuşmaya bile gerek yok.
Fakat imzanın sağa, ya da sola yatık olmasıyla ilgili, Melih Bey adına bir not düşmem lazım; Melih Bey’in imzası hiçbir yöne doğru yatık değil, böyle dik duruyor, bu analizin dışında bir imza, yani şekil şemail açısından renk vermeyen bir imza…
Mesela uzmanlar şöyle diyor:
-İmzanın sonunda ileri veya yukarı doğru giden bir çizgi varsa kişinin hedefi büyüktür, aşağı doğru çizgi varsa kişi karamsardır.
Bakın bu olmadı işte, imzanın sonundaki aşağıya doğru giden çizgi analizi, ne Erdoğan’ın, ne Gökçek’in işine yarıyor, bu bakış direk AK Parti muhaliflerini heyecanlandırıyor ve muhtemelen umutlandırıyor.
Çünkü hem Erdoğan’ın, hem de Gökçek’in imzası aşağıya doğru inen bir çizgiyle bitiyor.
Aman neyse ne işte, uzmanlar böyle diyor, her şeyi de uzmanlar bilecek değil ya, bizim de bir temennimiz, bir görüşümüz var elbet.
Temennimiz, her şeyin hayırlısının olması yönünde, görüşümüz ise biraz derin, epey bir derin.
Faruk Aksoy'un "Bu yazı enteresan bir yazı oldu…" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasına baktım, her kıvrımını inceledim.
Kalem, hareketine nasıl başlıyor, nereye gidiyor, neler yapıyor, sonra nasıl duruyor, anlamaya çalıştım.
Fazla karmaşık değil, birkaç uygulamadan sonra kolayca atılabilecek bir imza gibi görünüyor.
“Sahiden öyle mi acaba?” dedim, denedim oldu, kendi imzam gibi rahatça atabildim.
Ben, bu işlerle oynaşırken, epey eski vakitlerde, Alanya’da, beraber çalıştığım bir aşçı vardı, o geldi aklıma, adı Mustafa Kemal’di.
Atatürk’ün imzasının yarısını kullanıyordu adam, imzanın “Mustafa Kemal” kısmını, aynı Atatürk gibi yazıyor ve resmi evraklara da bu imzayı atıyordu.
Şimdi durup dururken mevzu nereden açıldı, nasıl oldu da bir cumartesi yazısına dönüştü, isterseniz önce onu söyleyeyim, bağlantıyı kuralım, öyle devam edelim...
Malumunuz Tayyip Bey, başta Melih Gökçek olmak üzere bazı belediye başkanlarının istifasını istiyor, “İstifa etmezlerse, bu işin sonu iyi olmaz” diyor, aslında Tayyip Bey, “İstifa etmezlerse, mecburen ihraç edeceğiz, görevden alacağız” demeye getiriyor.
Haliyle sosyal medya da çalkalanıyor, hayatında Melih Gökçek için bir tane olumlu cümle kurmamış kelli felli muhalifler bile, “Diren Melih, arkandayız” twitleri atıyor.
Bu ortamda, yarı şaka yarı ciddi, sağı solu incelerken, bir davetiyede hem Erdoğan’ın, hem Gökçek’in imzasını yan yana gördüm, birbirine hiç benzemeyen, uzaktan yakından alakası olmayan iki imza.
Öylesine incelemeye başladım, mevzunun başlangıcı budur yani…
Sonra konu genişledi, gerçekten grafoloji (yazı bilimi) uzmanlarının söylediği gibi el yazısı, dolayısıyla imza, kişinin karakterini, huyunu suyunu belli eden bir şifreleme sistemi olabilir mi, noktasına geldi, ciddi bir hal aldı.
Bu vesileyle epey bir metin okudum, elde ettiğim verileri sizlerle paylaşayım, ne diyeceksiniz, ben de merak ediyorum doğrusu…
Mesela uzamanlar şöyle diyor:
-İmza uzun olursa, kişi sabırlıdır, imza kısa ise insan mantığını iyi kullanıyor demektir.
Tayyip Bey’in imzası orta uzunlukta, “sabrın da sınırı var” cinsinden bir imza; Melih Bey’in imzası kısa, mantığını iyi kullananlar sınıfına dahil edebileceğiniz türden.
Bakın, imzanın uzunluğu ve kısalığı ile imza sahibinin karakteri arasında kurulan ilişkide uzmanlar haklı çıktı, Erdoğan’ın sabrı tükenmek üzereydi, Gökçek, mantığını devreye soktu.
Mesela uzamanlar şöyle diyor:
-İmzada yuvarlaklık varsa, kişide liderlik özelliği var, demektir, imza dik çizgilerden oluşuyorsa, kişi paraf karakterlidir.
Tayyip Erdoğan’ın imzası, kocaman bir kubbeyle başlıyor, Melih Gökçek’in imzası, daha çok belinde kuşak olan hafif uzun boylu bir kız gibi duruyor, dikine bir imza.
“Her şey tamam da, bu paraf karakter de demek?” diye sormayın, araştırdım, baktım ettim, bulamadım.
Bulamadım ama kendi fikrimi söyleyebilirim; bence paraf karakter, iddiası olanların iddiasını, iddiası olanlardan daha yüksek sesle iddia etmeye yatkın karakter demektir, böyle bir karşılığı var bende, paraf karakterin.
Gördünüz işte, uzmanlar bu konuda da haklı çıktılar, lider özelliği gösteren oval kıvrımlı, yuvarlak hatlı imza, Erdoğan’ın imzası…
Mesela uzmanlar şöyle diyor:
-İmzanın başı gösterişle başlıyorsa, kişinin özgüveni yüksektir, karizmatiktir.
Ne oldu, uzmanlar gene bildi, Erdoğan’ın imzası, son derece heybetli bir yay çizerek başlıyor, sonra ince zikzaklar şeklinde devam ediyor, Gökçek’in imzası ise dar bir alana kümelenmiş çizgi yumağı gibi duruyor.
Mesela uzmanlar şöyle diyor:
-İmza sağa yatıksa kişi sosyal ve siyasal alanda başarılıdır, hatta diplomasiyi iyi bilir, sola yatıksa anti sosyaldir, içe kapanıktır.
Buyurun, bunu da bildi uzmanlar, gerçekten Erdoğan’ın imzası sağa yatık, siyasetçi yönünü, bu kulvardaki başarılarını biliyorsunuz zaten, konuşmaya bile gerek yok.
Fakat imzanın sağa, ya da sola yatık olmasıyla ilgili, Melih Bey adına bir not düşmem lazım; Melih Bey’in imzası hiçbir yöne doğru yatık değil, böyle dik duruyor, bu analizin dışında bir imza, yani şekil şemail açısından renk vermeyen bir imza…
Mesela uzmanlar şöyle diyor:
-İmzanın sonunda ileri veya yukarı doğru giden bir çizgi varsa kişinin hedefi büyüktür, aşağı doğru çizgi varsa kişi karamsardır.
Bakın bu olmadı işte, imzanın sonundaki aşağıya doğru giden çizgi analizi, ne Erdoğan’ın, ne Gökçek’in işine yarıyor, bu bakış direk AK Parti muhaliflerini heyecanlandırıyor ve muhtemelen umutlandırıyor.
Çünkü hem Erdoğan’ın, hem de Gökçek’in imzası aşağıya doğru inen bir çizgiyle bitiyor.
Aman neyse ne işte, uzmanlar böyle diyor, her şeyi de uzmanlar bilecek değil ya, bizim de bir temennimiz, bir görüşümüz var elbet.
Temennimiz, her şeyin hayırlısının olması yönünde, görüşümüz ise biraz derin, epey bir derin.