Yeni Şafak yazarı cemaati bombaladı! Yeter artık bu zillete son verin!
Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan cemaati İslamiyet üzerinden vurdu.
Cemaatte ümmet şuurunun olmadığını bu yüzden kardeşliğin
yeşermediğini söyleyen Kaplan, gücü ele geçirme gayesini
güttüklerini ifade etti. Gücü ele geçirmek için takiyye yapmakla
itham eden Kaplan bunun 'Yahudi mantığı' olduğunu söyledi.
Cemaatin İslam dünyasına duyarsız kaldığını Müslümanları yalnız
bıraktıklarının altını çizen Kaplan cemaate şunları söyledi:
Müslüman bir cemaat ne zamandan beri -özür dilerim ama- bu kadar
mide bulandırıcı, alçaltıcı, zelil bir duruma düştü bu ülkede!
Kaplan isyan ederek cemaate seslendi: Müslümanların daha fazla
zelil ve rezil duruma düşmelerine tahammül edemiyorum ben
şahsen!
İşte yazısındaki o bölüm:
Şu gerçeği görelim artık: Karşı karşıya olduğumuz operasyon, bir
yolsuzluk operasyonu değil, aksine, ilk kez bağımsız hareket etmeye
ve İslâm dünyasının umudu olduğunu göstermeye başlayan Erdoğan
Türkiye'sinin yürüyüşünü durdurmaya yönelik çok yönlü siyasî,
ekonomik, stratejik ve uluslararası bir 'operasyon'.
DUMANLI'NIN O YAZISINA GÖNDERME
Dün, seçimler öncesinde siyaseti dizayn etmek için çirkin yolsuzluk
operasyonlarına karşı toplumu uyanık olmaya çağıran Cemaat'in yayın
organının başındaki kişi ve Cemaat medyası, bugün seçimlerin
arefesinde Türkiye'yi kaosun eşiğine sürükleyecek bir yolsuzluk
operasyonuna neden çanak tutuyor acaba?
CEMAATİN İDRAK EDEMEYEN TETİKÇİLERİ
Öte yandansa Cemaat, söylediklerinin ne anlama geldiğini idrak
etmekten âciz tuhaf adamlarını ve 'tetikçilerini' televizyon
televizyon dolaştırarak hem Cemaat'in operasyonla ilişkisi
olmadığını söyletiyor hem de havada uçuşan iğrenç yolsuzluk
iddialarıyla, şantaj kasetleriyle, iç ve dış şer güçleriyle kurduğu
ürpertici ilişkilerle hükümete veryansın ediyor, Türkiye'yi kaosun
eşiğine sürüklüyor!
YETER ARTIK! BU ZİLLETE SON VERİN LÜTFEN!
Nedir bu Allah aşkına yahu! Müslüman bir cemaat ne zamandan beri
-özür dilerim ama- bu kadar mide bulandırıcı, alçaltıcı, zelil bir
duruma düştü bu ülkede!
Doğrusunu söylemek gerekirse, Cemaat'e karşı her zaman hüsnüzan'la
yaklaştım; yurtdışındaki okul çalışmalarını bir ufuk olarak gördüm,
hizmetlerini takdirle, şükranla andım. Ve dershanelerle ilgili
mücadelelerini sonuna kadar destekledim.
Neresinden bakarsanız bakın, son derece vahim bir durumla karşı
karşıyayız: Milletin gözünün içine baka baka Cemaat'in operasyonla
hiç bir ilişkisi olmadığını söyleyebiliyorlar. İnsanları ne kadar
aptal yerine koyduklarını göremiyor mu bu arkadaşlar?
Yeter artık yahu, yeter! Müslümanların daha fazla zelil ve rezil
duruma düşmelerine tahammül edemiyorum ben şahsen!
İSLÂM'IN İZZETİYLE OYNAMA HAKKINI KİM VERİYOR
SİZE!
Bu ne basiretsizlik, bu nasıl bir akıl tutulmasıdır Allah
aşkına!
Her şey bütün çıplaklığıyla ortada. Milletin gözünün içine baka
baka milleti aptal yerine koymayın lütfen!
Yaşananların toplumun midesini fenâ hâlde bulandırdığını, daha
önemlisi de, İslâm'ın izzetini yerle bir ettiğini nasıl oluyor da
göremiyorsunuz, aklım, havsalam almıyor gerçekten!
Soru şu burada: İslâm'ın izzetiyle oynama hakkını kim veriyor size?
Bu ne vurdumduymazlık böyle!
Şimdi birileri kalkıp da bana, yolsuzlukların üstünü örttüğümü
söylemez umarım. Mesele yolsuzlukla filan ilgili değil çünkü.
Kaldı ki, bu tür yolsuzluklara bulaşmış Cemaat mensubu kaç tane
adamın kafasını milletin içinde duvarlara vurduğumu söylemem bir
anlam ifade eder herhalde.
CEMAAT'İ KENDİ ELLERİNİZLE BİTİRDİĞİNİZİ GÖREMEYECEK KADAR
GÖZÜNÜZ KARARMIŞ SİZİN!
İyi de, operasyon sürecinin ve bu süreçte Cemaatin yaptığı agresif
yayınların, geliştirdiği hasmane söylemlerin ve yıkıcı eylemlerin,
Cemaat'in itibarını sıfırladığını göremiyor musunuz?
Daha da vahimi, gücü putlaştırarak, kendi dünyevî, siyasî,
bürokratik menfaatlerinizi ölesiye koruma kavgası vererek pire için
yorgan yakan, kendinizi her şeyin merkezine yerleştirerek kardeşlik
fikrini yerle bir eden, 'güç elde etmek ve elde edilen gücü korumak
için her yol mübahtır' ilkesizliğine yaslanan Makyavelist
mantığınızla, İslâm'ın varoluşsal ilkelerini hiçe saydığınızı
göremiyor musunuz gerçekten?
Toplumda onarılması zor derin manevî yaraların açılmasına neden
olduğunuzu, masum Anadolu insanını perişan ettiğinizi ve sonuçta
Anadolu insanının Cemaat'e öfkeyle dolup taştığını ve bütün bu
basiretsizliğinizle Cemaat'i kendi ellerinizle bitirdiğinizi
göremeyecek kadar gözünüzün karardığını nasıl oluyor da
göremiyorsunuz anlayamıyorum hakikaten!
Yazık olacak Cemaat'e! Hem de çok yazık! Uyanın artık!
BU KARA LEKEYİ İSTESENİZ DE TEMİZLEMENİZ ÇOK ZOR
ARTIK!
Şunu aslâ unutmayın: İki haftadır bu ülkenin ekonomisine verdiğiniz
zarar, ülkeyi içine sürüklediğiniz kaos ve bu ülkenin sahipsiz
insanına yaşattığınız hayal kırıklıkları, sergilediğiniz
'ikiyüzlü', Makyavelist ve narsist tavırlar, Cemaat'in alnına kara
bir leke olarak çoktan kazındı bile. Bu lekeyi isteseniz de
silmeniz çok zor artık!
İzi sürülmesi gereken soru şu burada: Bir Cemaat, nasıl olur da
ülkeyi kaosun eşiğine sürükleyecek kadar pire için yorgan
yakmaktan, kardeşlik fikrini hiçe saymaktan, bölgemizin mazlum ve
masum halklarının tam da bize bel bağladığı bir zaman diliminde
Türkiye'nin yürüyüşünü engelleyecek basiretsiz işlere soyunmaktan
çekinmez acaba?
ÜMMET ŞUURU OLMAYINCA, KARDEŞLİK ŞİİRİ DE
YEŞERMİYOR
Her şeyden önce, Cemaat'te ümmet şuuru yok. Ümmet şuuru olmayınca
kardeşlik şiiri de yeşermiyor.
O yüzden Cemaat, bugüne kadar İslâm dünyasının sorunlarına karşı
duyarsız kaldı. Yine o yüzden bu ülkede İslâmî kesimlerin karşı
karşıya kaldığı -neredeyse- bütün sorunlarda Müslümanları yalnız
bıraktı.
Dolayısıyla ilâhî şiarları da, türlü tuhaf insanları da, kendi
çıkarları için tepe tepe kullanmakta bir sakınca görmedi.
UMUT YOKSA, UFUK DA BULANIKLAŞIR VE BUHARLAŞIR
İkinci olarak, Cemaat'te Umut fikri de yok. Ürpertici, çürütücü bir
vehim var.
Oysa vehmin olduğu bir yerde, panik psikolojisi hükmünü icra eder.
Panik psikolojisiyle hareket eden vehimli insan, ne sunar bize, ne
sunabilir ki?
Sonuçta, takiyyecilik diye, gayr-i islâmî, marazî bir tarz, bir
usul çıkıyor ortaya.
CEMAAT, AZINLIK PSİKOLOJİSİ VE YAHUDİ MANTIĞI
Takiyyecilik, kişiliği bozuyor. Ahlâkı da bozuyor. Yahudi mantığını
besliyor alttan alta.
Bu tespit tedirgin edici bir tespit; o yüzden pek de içime sinmiyor
ama yine de yazmak zorundayım bunu. Umarım yanlış anlaşılmaz ve
alakasız yerlere çekilmez. Çok önemli olduğunu düşündüğüm için
sizlerle paylaşıyorum bu tespitimi.
Yahudi mantığı, azınlık psikolojisine dayanır. Azınlık
psikolojisinin temelinde güce tapınma, gücü putlaştırma ve her ne
suretle olursa olsun gücü ele geçirme paranoyası vardır.
Burada 'Yahudi mantığı' diye bir niteleme kullandım ya, hemen tepki
verecek bazı akl-ı evveller, 'Vayy, Yahudileri aşağıladın sen!',
diye.
İşte bu reaksiyon da Yahudi mantığının bir ürünü!
Dahası, modernliğin gerisinde yatan ruh, Lacoste'a göre, bu
reaksiyoner Yahudi mantığıdır. Modernlik, bir aksiyon'a değil,
reaksiyona dayanır: Kilise'ye reaksiyona.
ZAYIFKEN, GÜCE BOYUN EĞMEK; GÜCÜ ELE GEÇİRİNCE, BOYUN
EĞDİRMEK!
Gücü putlaştıran azınlık psikolojisi, iki zıt davranış biçimi
üretir:
Birincisi, gücü ele geçirinceye kadar, güce boyun eğer.
İkincisi de, gücü ele geçirdikten sonra da herkesi kendi gücüne
boyun eğdirme mücadelesi verir.
Cemaatin, diyalog fikrinin, Müslümanlarla değil de, Yahudi ve
Hıristiyan'larla çıkar ilişkisine dayanıyor olmasının sırrının
burada gizli olduğunu düşünüyorum.