Yeni Şafak yazarı açıkladı! Devletin, gazetesini kapatırken yaşadığı çelişki ne?
Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, tamamının zarar ettiğini söylediği gazetelerin dijitalleşme hamlesi yapamamasının iki nedeni olduğunu belirtti.
Eski Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürü ve Yeni Şafak Yazarı Kemal
Öztürk, Resmi Gazete'nin kağıt baskısına son vermesinin devletin
çelişkisinin yansıttığını söyledi. Öztürk, gazetelerin resmi
ilanlarla ayakta durduğunu bu desteğin sadece kağıda basılı
gazetelere verildiğini anlatarak "Dijital medya gelirden yoksun bir
şekilde istenilen gelişmeyi gösteremiyor" tespitini yaptı. "Basın
İlan Kurumu kendi içinde yaptığı araştırma, analiz ve
değerlendirmede bu gerçeği fark etti aslında" diyen Öztürk, "Lakin
nedense bu yönde bir adım atmaktan çekiniyor hala. Sanırım talimat
bekliyorlar" iddiasını dile getirdi.
Son aylarda basım adedi 2 bine kadar düşürülen 98 yıllık Resmi
Gazete, kağıt fiyatlarında yaşanan artış nedeniyle basılı yayın
hayatına son vermişti. Gazete hayatına dijital olarak devam
edecek.
Bu tezat durumu değerlendiren Öztürk, "Devletin, gazetesini
kapatırken yaşadığı çelişki" başlığıyla bir yazı kaleme
aldı. Öztürk şunları kaydetti:
Resmi Gazete, 98 yıldır devletin aldığı kararları ülkeye duyurmak
için çıkıyordu. Atamalar, kanunlar, yönetmelikler ve daha nice
kritik kararlar, Resmi Gazete’de yayınlandığı anda yürürlüğe girer.
O nedenle çok önemli bir gazetedir aslında.
Ankara’da ciddi ciddi Resmi Gazete okuyucuları vardır. Her gün
takip ederler. Kim nereye atanmış, hangi konuda önemli kararlar
alınmış, gün be gün izlerlerdi.
Son yıllarda her ne kadar tirajı 2 bine kadar düşmüşse de, hukuki
ve sembolik anlamı açsısından her zaman Resmi Gazete önemini
korumuştur.
Resmi Gazete'nin kağıda basımı durdurmasının
anlamı
Önceki gün yayınlanan bir kararnameyle, Resmi Gazete’nin kağıda
basımı durduruldu. Böylece 98 yıllık bir gelenek, radikal bir
şekilde yön değiştirdi. Sadece dijital olarak yayınlanacak ve
devletin önemli duyuruları buradan yapılmaya devam edecek.
Bu karar, dijital devrimin, medya sektörünü dönüştürme sürecinin en
önemli olmasa da, en sembolik hamlesi oldu.
Özel medya sektörü, dijitalleşmeye karşı anlamsız direnişini
sürdürürken, ‘hantal ve gelişmelerin gerisinde’ olduğu iddia edilen
devlet bürokrasisi, son derece yerinde bir kararla devletin
gazetesini çağın gelişimine uygun hale dönüştürdü. Medya sektörü
açısında çok önemli bir gelişme.
Medyanın karlı olmaktan çıktığı günler
2000 yılların başından itibaren, siyasete ve ekonomiye olan
etkisinin kırılmasından sonra medya cazibesini kaybetti aslında.
Bir de üstüne dijital devrim gelince, sektör hepten gücünü
kaybedip, karlı olmaktan çıktı.
Medya dünyasının önemli ismi Aydın Doğan’ın o tarihlerde elindeki
medya araçlarının tamamını satıp, sektörden çıkmak istediğini
söylerler. Sanırım aile üyeleri Aydın Doğan kadar öngörülü olmadığı
için bu satışa karşı çıkmıştı.
Eminim bugün büyük medya grupları en az zararla sektörden çıkmak
için arayış içinde. Demirören Grubu’na ait Vatan Gazetesi, birkaç
gün önce yaptığı zorunlu açıklamada, yıl başında tonunu 2 bin
TL’den aldığı kağıdın, bugün 5 bin TL olmasından şikayet ederek,
gazetedeki ekleri kapattığını, sayfa sayısını düşürdüğünü
duyurdu.
Artık sektörün öncü ve amiral gemisi Demirören Grubu olduğuna göre,
sektördeki daralma, kriz ve tıkanıklığı aşmak için kendilerinden
çıkış yolu bulması bekleniyor.
Grup, sayfa sayısını azaltma, yazarları ve çalışanları işten
çıkarma haricinde henüz bir hamle yapmış gözükmüyor.
Oysa Hürriyet’i almadan önce, Demirören grubunun çok ciddi dijital
projeler üzerinde çalıştığını iyi biliyorum. İçinde yer almıştım. O
dönem grup bu projelerini hayata geçirmiş olsaydı, bugün
Türkiye’deki medya sektöründe çok ciddi bir yol gösterici konumunda
olacaktı. Umarım bundan sonra yaparlar.
Neden kağıda basmakta ısrar ediyorlar?
Bugün gazetelerin ithal ettikleri kağıdın maliyetine direnmesi
mümkün değil. Tamamı zarar ediyor. Buna rağmen Habertürk Gazetesi
gibi neden radikal bir hamle yaparak dijitalleşmiyorlar?
Buna iki engel var.
Biri, devletin ilanlarını dağıtan, ulusal ve yerel gazetelerin en
büyük gelir kaynağı olan Basın İlan Kurumu’ndan alınan ilanlardır.
Devlet, Basın İlan Kurumu aracılığı ile her yıl 450 milyon TL
bütçeyi, 1200 yerel ve ulusal gazeteye (ilan olarak) dağıtıyor.
Medyanın neredeyse % 90’ı bu destek sayesinde ayakta duruyor. Bu
destek sadece kağıda basılı gazetelere verildiği için, dijital
medya gelirden yoksun bir şekilde istenilen gelişmeyi
gösteremiyor.
Basın İlan Kurumu kendi içinde yaptığı araştırma, analiz ve
değerlendirmede bu gerçeği fark etti aslında. Lakin nedense bu
yönde bir adım atmaktan çekiniyor hala. Sanırım talimat
bekliyorlar.
Devletin kendi içindeki çelişki
Gazetelerin dijitalleşme hamlesini yapamamasının bir diğer nedeni
ise, psikolojik. Kağıda basılmayan bir gazetenin okunmayacağını,
etkili olamayacağını ve kaybolacağını düşünüyor bir çok yönetici.
Bu yöneticiler konvansiyonel medya alışkanlıklarını üzerinden
atamamış yöneticiler tabi. Bu yüzden, zarara rağmen kağıda basmaya
devam ediyorlar.
Bu iki neden yüzünden medyada her gün meslektaşlarımız işten
çıkartılırken, sektörün kurtuluşu olan ve yeni iş alanları
açılmasını sağlayacak dijitalleşme de gerçekleşemiyor.
Tüm bunlara rağmen devletin kendi gazetesini kağıda basmayı
durdurmasını şaşkınlıkla ama takdirle karşıladım.
Aynı devletin, Basın İlan Kurumu’na neden yeni politikalar üretme,
sektöre yol gösterme ve elindeki kaynağı dünyadaki gelişmelere
paralel olarak kullanma talimatı vermediğini ise hala şaşkınlıkla
izliyorum.