Yeni Cumhurbaşkanı Rüya’ya bir dizi soru!

Cumhurbaşkanı Erdoğan bugüne kadar hiçbir gazeteciyi böylesine onurlandırmadı. Sanki günlerden 23 Nisan’dı ve muhabir Rüya kardeşimiz, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün TBMM’deki grup toplantısının ardından gazeteciler tarafından yöneltilen, “Biz her türlü işbirliğine açığız dediniz ama DEM Parti’liler ‘Somut adım yok’ diyor. Somut adım olabilir mi, bekleyelim mi?” sorusu üzerine, orada bulunan gazeteci Rüya Akkuş’a dönerek “Rüya ne diyorsun?” diye sordu.
Soru üzerine genç muhabir Rüya Hanım da, “Bence beklemeden siyasette ılımlı iklimi sürdürelim” şeklinde yanıt verdi.
Akkuş’un cevabı üzerine bir başka muhabir Erdoğan’a “Siyasette ılımlı iklim sürecek mi diyorsunuz?” sorusunu yöneltti.
Erdoğan ise “Rüya verdi cevabını” demekle yetindi.
*
Cumhurbaşkanı’nın gazetecilerle ilişkisini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu günden bu yana takip ediyorum.
Bugüne kadar hiçbir gazeteciyi böylesine onurlandırmadı.
Sanki günlerden 23 Nisan’dı ve muhabir Rüya kardeşimiz, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuştu.
Gazeteci soru sordu, Erdoğan o soruyu 23 Nisan Cumhurbaşkanı’na pasladı:
“Rüya ne diyorsun?”
O da sanki bu anı bekliyormuş gibi hiç zaman kaybetmeden bilgiç bilgiç yanıt verdi:
“Bence beklemeden siyasette ılımlı iklimi sürdürelim.”
*
Erdoğan’ın gazetecilerle ilişkisini biliyoruz; bugüne kadar defalarca azarladı, küfür ya da hakaret etti. Yetmedi işten attırdı.
Örneğin, açılım sürecinde “İmralı Zabıtları” başlıklı bir habere imza atan deneyimli muhabir Namık Durukan’a, “Terbiyesiz herif” dedi.
Aynı haberi yayınlayan Milliyet Gazetesi’nin o günlerdeki Genel Yayın Yönetmeni Derya Sazak’ı, “Ahlaksız adi herif, kepaze herif” diyerek patronu Erdoğan Demirören’e şikayet etti; işten attırdı.
Soma’da 301 madencinin ölümünden sonra Hürriyet yazarları Yılmaz Özdil ile Melis Alphan’a, Posta yazarı Yazgülü Aldoğan’a ve Zaman yazarı Ali Ünal’a, “Aşağılık, akılsız, densiz” dedi.
Onlarca yazarı kovdurdu, binlerce gazeteci hakkında suç duyurusunda bulundu, yüzlercesine dava açtı.
Onun döneminde birçok gazeteci cezaevine düştü, evini barkını satıp tazminat ödedi.
*
Şimdi aynı Erdoğan bir muhabiri onurlandırıyor ve kendisine sorulan soruyu ona yönlendiriyor.
Madem öyle; onun açtığı yoldan ilerleyelim.
Artık Erdoğan’a sormuyorum; nasıl olsa yanıtlamıyor. Sorularım vekili Rüya Akkuş’a:
Asgari ücrete ne kadar zam yapılacak, “Rüya ne diyorsun?”
En düşük emekli maaşı ne olacak, “Rüya ne diyorsun?”
Hukukun üstünlüğüne ve yargı bağımsızlığına ne zaman saygı gösterilecek, “Rüya ne diyorsun?”
Ülkemiz dünyanın mafya merkezi oldu, “Rüya ne diyorsun?”
Her gün bir kadın ya da çocuk tacize uğruyor, “Rüya ne diyorsun?”
Senin yaşın el vermez ama bugün adına konuştuğun kişi yolsuzlukları, yoksulluğu ve yasakları bitirmek için iktidara gelmişti; bugünkü durum sence ne? “Rüya ne diyorsun?”
*
İşin şakası bir yana, gazeteci gazeteciliğini, cumhurbaşkanı da cumhurbaşkanlığını bilmeli…
Herkes kendi işini yapmalı.
Sözüm bir soruluğuna cumhurbaşkanlığı yapan Rüya kardeşe…
Deneyimli bir gazeteci olsaydın, Cumhurbaşkanı’nın sana pasladığı bu soruya sazan gibi atlayıp yanıtlamazdın.
Önce derin bir nefes alır, Cumhurbaşkanı’nın gözlerinin içine bakarak, “Ben gazeteciyim. Soruyu biz sorarız, yanıtı siz verirsiniz” derdin.
Ama sen ne yaptın?
“Rüya ne diyorsun?” filminin kahramanı oldun!
*
Bütün genç meslektaşlarıma tavsiyemdir:
Polis muhabiri olabilirsiniz ama asla kimseyi gözaltına alamazsınız.
Ekonomi muhabiri olabilirsiniz ama iş insanı olmazsınız.
Sağlık muhabiri olabilirsiniz ama reçete yazamazsınız…
Ve Cumhurbaşkanlığı muhabiri olabilirsiniz ama cumhurbaşkanı, adına sorulara yanıt veremezsiniz.
*
Bu tuzağa düşen ve bundan böyle meslek hayatı boyunca gittiği her yerde “Rüya ne diyorsun?” diye karşılanacak olan genç kardeşime geçmiş olsun diyor, acil şifalar diliyorum!