02 Eki 2015 10:21
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:55
Yeni Çağ yazarından bomba iddia! TSK'ya yeni operasyon mu geliyor?
Yeni Çağ yazarı Ahmet Takan, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne Balyoz benzeri yeni davalarla operasyonlar düzenlenebileceğini ileri sürdü.
Yeni Çağ gazetesi yazarı Ahmet Takan bugün yayınlanan "Necdet Özel için konuşma vakti..." başlıklı yazısında TSK'ya Balyoz davası benzeri yeni operasyonlar düzenlenebileceği konusunda uyarıda bulundu.
Takan, "Kulağıma gelen fısıltılara göre; TSK, farklı bir versiyonla yeni balyozlu hücumlara maruz kalabilir. Saltanat uğruna!.." derken, yeni Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın işinin önceki komutanlara göre daha zor olacağını öne sürdü.
İşte Ahmet Takan'ın o yazısı:
"Yüreğim el vermiyor ama başka tanım bulamıyorum;
Komedi gibi!..
Çözüm/çözülme sürecinin baş mimarı R. Erdoğan, aldatıldığını ima ederek sorumluluğu kamu görevlilerinin üzerine attı. Gölge İçişleri Bakanı Efkan Ala, "operasyonlar için izne gerek yoktu" diyerek TSK'yı açık hedef haline getirdi.
"Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi" desek kafi gelmez. Yıllarca, belge, bilgi ve tüm verileriyle yazdık, dilimizin döndüğünce anlatmaya çalıştık bunun böyle olacağını... İhanet sürecinin nereye varacağını... Faturanın makiniste değil devlete kesileceğini... Satışların kaçınılmaz olacağını... Tahrip edilen devlet mekanizmalarına yeni balyozlar indirileceğini...
Ortaya çıkan tabloya göre; R. Erdoğan ve iktidarını terörle mücadelede de aldatmışlar!..
Koltukları uğruna 3 maymunu oynayan bazı Valilerin şaşırdıklarına, Genelkurmay Karargâhı'nın ise hiç şaşkınlık geçirmediğine eminim. Onlarca yazdıklarımıza ilaveten sis perdesini daha da aralayalım.
Eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'den başlayalım. Karargâhın arşiv dolaplarının, PKK'ya karşı operasyon iznine olumlu yanıt vermeyen Valiler ile ilgili belgelerle dolu olduğu herkesin malumu. Geçenlerde basına açıklanan rakamın ucundan acıcık olduğu ve daha değişik belgelerin de mevcut olduğunu tahmin etmem için kâhin olmama gerek yok. Necdet Özel, Genelkurmay Başkanlığı döneminde gerek Balyoz davaları, kumpaslar ve sözde çözüm süreci ile ilgili çok sıkıntılı günler geçirdi. Bedelini sağlıyla ödedi. Hiç hafızalarımızdan çıkmıyor Özel Paşa'nın Çankaya Köşkü'ndeki resepsiyonda "çözüm süreci hakkında hiçbir bilgimiz yok" feryadı. Bu köşeden Necdet Özel'i bazen çok sert eleştirdim. Fakat, özellikle Kumpas davaları ve iktidarla yürüttüğü sessiz diplomasinin bazı ayrıntılarını da yakından bildiğim için bu ince ve bilinenin aksine sessiz sert, reklamdan uzak politikasını hep olumlu bulup destekledim. Hataları olmadı mı Necdet Paşa'nın? Bana göre oldu. Ancak Özel Paşa, demokratik bir ülkede Genelkurmay Başkanlarının nasıl olması gerektiğinin de en güzel örneklerini sergiledi. R. Erdoğan ve AKP'nin maceracı, ülkeyi felakete götürecek bazı politikalarına sessiz diplomasi ve yumuşak yüzlü sert gücüyle nasıl engel olduğu hakkında pek çok bilgiye sahibim. Bunlardan sadece birkaçını geçmişte ADSIZ'da okudunuz.
Sözde çözüm sürecinde Necdet Özel, Valilerin TSK'ya vermediği operasyon izinlerini ve diğer uygulamaları belgeletip Genelkurmay Başkanlığı'nda arşivleten isimdir. Hani, sütten dili yanan yoğurdu üfleyerek yer misali!.. O çok sıkıntılı günlerde sadece arşiv işleri ile mi uğraşıyordu Özel Paşa? Hayır!.. Kamuoyunun bilmediği, açıklanmayan onlarca görüşme yapıyordu. Konuyu kimi zaman Bakanlar Kurulu'na, kimi zaman MGK toplantılarına, en ince detaylarına kadar getiriyordu. Devlet günleri dışında R. Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu ile yapılan sayısız görüşmelerden kamuoyunun haberi yok. Adalet Bakanları ile yapılan görüşmeler... Hele makama çağrılarak dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala ile saatlerce yapılan toplantılar. En hafif deyimiyle "sert tonda uyarılar"...
Perşembenin gelişini çok net görüyordu Necdet Paşa!..
Yeni bir "kumpas", "aldatılmışız" senaryosunu çok net okuyordu...
Onun için şimdi diyorum ki; "Necdet Özel için konuşma vakti geldi." Tabii ki Genelkurmay Başkanlığı'nda arşivlenen belgeleri açıklamak şu an onun yetkisinde değil. Ama, sadece bu konuda yaptığı bazı görüşmelerden kamuoyunu aydınlatacak bilgiler verse yeter. Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı'nın bulunduğu ortamda "çözüm sürecinde ne olduğundan haberimiz yok" çıkışı ile kamuoyundan büyük takdir toplayan Özel'den konuşmasını beklemek onu ve Mehmetçikleri yetiştiren bu milletin en doğal hakkı.
Evlerinin önünde, eşlerinin, çocuklarının yanında kahpece şahit edilen vatan evlatlarını gördükçe, duydukça odasında gizli gizli ağladığını çok iyi tahmin ettiğim Özel Paşa artık susarak değil, konuşarak millet ve devlet bekasına hizmetlerine devam etmeli.
Burada yalnızca konuşması gereken Necdet Özel mi? Hayır...
Dönemin Jandarma Komutanı Abdullah Akay'a da büyük iş düşüyor.
Akay Paşa, Jandarmanın İçişleri Bakanlığı'na bağlanıp siyasallaştırılması operasyonunda Genelkurmay Karargâhına ters düştü. Ancak o aldatıldı. Emekliye ayrıldığı Ağustos Şurası'nda iktidar, vaatlerini yerine getirmedi. Belki de küstür R. Erdoğan'a, Ahmet Davutoğlu'na Abdullah Akay. Ama en azından üzerinde taşıdığı o şerefli üniforma adına o da artık çıkıp gerçekleri haykırma cesaretini göstermeli. "Jandarma siyasallaştırılmasın" diye bağıranlar haksız mı çıktı?.. AKP'nin 1 Kasım seçim tezgâhlarına yönelik, Jandarma Komutanlıklarına baskıyla sandık taşıma talep yazılarını yazdırdığını bilmiyor muyuz?..
Valileri de satma hazırlıklarına başlayan iktidarın, devlet mekanizmasını ne hale getirdiğine ilişkin geçmişten de bir örnek vereyim. Geçenlerde, bilgi ve tecrübesine güvendiğim, hâlâ görevde olan çok saygı değer bir Validen dinledim;
6-7 Ekim olayları gecesinde bölgeden bir Vali telefonla İçişleri Bakanlığı Müsteşarını arar ve der; "Şu anda burası ateş içinde yanıyor. Çok sayıda ölü olabilir. Askerden yardım isteyim mi. Ne dersiniz?" Aldığı cevap da olup bitenler de malumunuz. Şu hale bakın!.. Devletin Valisi, ülke topraklarında ayaklanma çıkmış, her yer yakılıp yıkılıyor fakat en acil karar vermesi gereken durumda bile kanunların kendisine verdiği yetkilere rağmen, inisiyatif kullanıp karar alamıyor. "Neden"ini bir daha yazmama gerek var mı?..
Şu!.. Gına getiren yeni "aldatılmışız" tezgâhına farklı bir pencereden de bakalım dilerseniz;
Görüldü ki; hem öncesinde hem sonrasında BM'de gerçekleşen zirveler ardından Orta Doğu'da kartlar yeniden dağıtıldı. Rusya silahlı güçleri ile Suriye'ye indi ve vurmaya başladı. Bugüne kadar R. Erdoğan ve iktidarın maceracı, Türkiye'yi savaş bataklığı içine çekecek politikalarına alet olmayan ve de direnen TSK, dış tehditlerin yanı sıra yeni bir iç tehditle karşı karşıya.
Kulağıma gelen fısıltılara göre; TSK, farklı bir versiyonla yeni balyozlu hücumlara maruz kalabilir. Saltanat uğruna!..
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın işi öncekilerine göre daha da zor görünüyor..
Necdet Özel Paşa'nın konuşması tarihî ve de hayati önem taşıyor.
Bu sefer susarsa, geçmişte yaptığı tüm hizmetler asla ve asla hatırlanmaz!.."
Takan, "Kulağıma gelen fısıltılara göre; TSK, farklı bir versiyonla yeni balyozlu hücumlara maruz kalabilir. Saltanat uğruna!.." derken, yeni Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın işinin önceki komutanlara göre daha zor olacağını öne sürdü.
İşte Ahmet Takan'ın o yazısı:
"Yüreğim el vermiyor ama başka tanım bulamıyorum;
Komedi gibi!..
Çözüm/çözülme sürecinin baş mimarı R. Erdoğan, aldatıldığını ima ederek sorumluluğu kamu görevlilerinin üzerine attı. Gölge İçişleri Bakanı Efkan Ala, "operasyonlar için izne gerek yoktu" diyerek TSK'yı açık hedef haline getirdi.
"Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi" desek kafi gelmez. Yıllarca, belge, bilgi ve tüm verileriyle yazdık, dilimizin döndüğünce anlatmaya çalıştık bunun böyle olacağını... İhanet sürecinin nereye varacağını... Faturanın makiniste değil devlete kesileceğini... Satışların kaçınılmaz olacağını... Tahrip edilen devlet mekanizmalarına yeni balyozlar indirileceğini...
Ortaya çıkan tabloya göre; R. Erdoğan ve iktidarını terörle mücadelede de aldatmışlar!..
Koltukları uğruna 3 maymunu oynayan bazı Valilerin şaşırdıklarına, Genelkurmay Karargâhı'nın ise hiç şaşkınlık geçirmediğine eminim. Onlarca yazdıklarımıza ilaveten sis perdesini daha da aralayalım.
Eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'den başlayalım. Karargâhın arşiv dolaplarının, PKK'ya karşı operasyon iznine olumlu yanıt vermeyen Valiler ile ilgili belgelerle dolu olduğu herkesin malumu. Geçenlerde basına açıklanan rakamın ucundan acıcık olduğu ve daha değişik belgelerin de mevcut olduğunu tahmin etmem için kâhin olmama gerek yok. Necdet Özel, Genelkurmay Başkanlığı döneminde gerek Balyoz davaları, kumpaslar ve sözde çözüm süreci ile ilgili çok sıkıntılı günler geçirdi. Bedelini sağlıyla ödedi. Hiç hafızalarımızdan çıkmıyor Özel Paşa'nın Çankaya Köşkü'ndeki resepsiyonda "çözüm süreci hakkında hiçbir bilgimiz yok" feryadı. Bu köşeden Necdet Özel'i bazen çok sert eleştirdim. Fakat, özellikle Kumpas davaları ve iktidarla yürüttüğü sessiz diplomasinin bazı ayrıntılarını da yakından bildiğim için bu ince ve bilinenin aksine sessiz sert, reklamdan uzak politikasını hep olumlu bulup destekledim. Hataları olmadı mı Necdet Paşa'nın? Bana göre oldu. Ancak Özel Paşa, demokratik bir ülkede Genelkurmay Başkanlarının nasıl olması gerektiğinin de en güzel örneklerini sergiledi. R. Erdoğan ve AKP'nin maceracı, ülkeyi felakete götürecek bazı politikalarına sessiz diplomasi ve yumuşak yüzlü sert gücüyle nasıl engel olduğu hakkında pek çok bilgiye sahibim. Bunlardan sadece birkaçını geçmişte ADSIZ'da okudunuz.
Sözde çözüm sürecinde Necdet Özel, Valilerin TSK'ya vermediği operasyon izinlerini ve diğer uygulamaları belgeletip Genelkurmay Başkanlığı'nda arşivleten isimdir. Hani, sütten dili yanan yoğurdu üfleyerek yer misali!.. O çok sıkıntılı günlerde sadece arşiv işleri ile mi uğraşıyordu Özel Paşa? Hayır!.. Kamuoyunun bilmediği, açıklanmayan onlarca görüşme yapıyordu. Konuyu kimi zaman Bakanlar Kurulu'na, kimi zaman MGK toplantılarına, en ince detaylarına kadar getiriyordu. Devlet günleri dışında R. Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu ile yapılan sayısız görüşmelerden kamuoyunun haberi yok. Adalet Bakanları ile yapılan görüşmeler... Hele makama çağrılarak dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala ile saatlerce yapılan toplantılar. En hafif deyimiyle "sert tonda uyarılar"...
Perşembenin gelişini çok net görüyordu Necdet Paşa!..
Yeni bir "kumpas", "aldatılmışız" senaryosunu çok net okuyordu...
Onun için şimdi diyorum ki; "Necdet Özel için konuşma vakti geldi." Tabii ki Genelkurmay Başkanlığı'nda arşivlenen belgeleri açıklamak şu an onun yetkisinde değil. Ama, sadece bu konuda yaptığı bazı görüşmelerden kamuoyunu aydınlatacak bilgiler verse yeter. Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı'nın bulunduğu ortamda "çözüm sürecinde ne olduğundan haberimiz yok" çıkışı ile kamuoyundan büyük takdir toplayan Özel'den konuşmasını beklemek onu ve Mehmetçikleri yetiştiren bu milletin en doğal hakkı.
Evlerinin önünde, eşlerinin, çocuklarının yanında kahpece şahit edilen vatan evlatlarını gördükçe, duydukça odasında gizli gizli ağladığını çok iyi tahmin ettiğim Özel Paşa artık susarak değil, konuşarak millet ve devlet bekasına hizmetlerine devam etmeli.
Burada yalnızca konuşması gereken Necdet Özel mi? Hayır...
Dönemin Jandarma Komutanı Abdullah Akay'a da büyük iş düşüyor.
Akay Paşa, Jandarmanın İçişleri Bakanlığı'na bağlanıp siyasallaştırılması operasyonunda Genelkurmay Karargâhına ters düştü. Ancak o aldatıldı. Emekliye ayrıldığı Ağustos Şurası'nda iktidar, vaatlerini yerine getirmedi. Belki de küstür R. Erdoğan'a, Ahmet Davutoğlu'na Abdullah Akay. Ama en azından üzerinde taşıdığı o şerefli üniforma adına o da artık çıkıp gerçekleri haykırma cesaretini göstermeli. "Jandarma siyasallaştırılmasın" diye bağıranlar haksız mı çıktı?.. AKP'nin 1 Kasım seçim tezgâhlarına yönelik, Jandarma Komutanlıklarına baskıyla sandık taşıma talep yazılarını yazdırdığını bilmiyor muyuz?..
Valileri de satma hazırlıklarına başlayan iktidarın, devlet mekanizmasını ne hale getirdiğine ilişkin geçmişten de bir örnek vereyim. Geçenlerde, bilgi ve tecrübesine güvendiğim, hâlâ görevde olan çok saygı değer bir Validen dinledim;
6-7 Ekim olayları gecesinde bölgeden bir Vali telefonla İçişleri Bakanlığı Müsteşarını arar ve der; "Şu anda burası ateş içinde yanıyor. Çok sayıda ölü olabilir. Askerden yardım isteyim mi. Ne dersiniz?" Aldığı cevap da olup bitenler de malumunuz. Şu hale bakın!.. Devletin Valisi, ülke topraklarında ayaklanma çıkmış, her yer yakılıp yıkılıyor fakat en acil karar vermesi gereken durumda bile kanunların kendisine verdiği yetkilere rağmen, inisiyatif kullanıp karar alamıyor. "Neden"ini bir daha yazmama gerek var mı?..
Şu!.. Gına getiren yeni "aldatılmışız" tezgâhına farklı bir pencereden de bakalım dilerseniz;
Görüldü ki; hem öncesinde hem sonrasında BM'de gerçekleşen zirveler ardından Orta Doğu'da kartlar yeniden dağıtıldı. Rusya silahlı güçleri ile Suriye'ye indi ve vurmaya başladı. Bugüne kadar R. Erdoğan ve iktidarın maceracı, Türkiye'yi savaş bataklığı içine çekecek politikalarına alet olmayan ve de direnen TSK, dış tehditlerin yanı sıra yeni bir iç tehditle karşı karşıya.
Kulağıma gelen fısıltılara göre; TSK, farklı bir versiyonla yeni balyozlu hücumlara maruz kalabilir. Saltanat uğruna!..
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın işi öncekilerine göre daha da zor görünüyor..
Necdet Özel Paşa'nın konuşması tarihî ve de hayati önem taşıyor.
Bu sefer susarsa, geçmişte yaptığı tüm hizmetler asla ve asla hatırlanmaz!.."