Yeni bakanın eski mesajları ortaya çıktı: -Diyelim bakan oldunuz... -Allah korusun!
Yeni Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un, geçmişte yaptığı açıklamalar ve paylaştığı sosyal medya mesajları yeniden gündem oldu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan yeni kabinede
Milli Eğitim Bakanlığı görevine getirilen Maya Okulları'nın sahibi
Ziya Selçuk, 2013'te gazeteci Tuğba Tekerek'in sorduğu "Diyelim ki
Milli Eğitim Bakanısınız..." sorusuna "Allah korusun" diye yanıt
vermiş.
Selçuk bakan olduktan sonra ilk değerlendirmesinde, "Bilimin, aklın
ışığında elimizden gelen bütün gayreti ekibimizle göstereceğiz"
demişti.
Tekerek'in söyleşisinin bir bölümü şöyle:
Siz diyelim ki Milli Eğitim Bakanısınız...
Allah korusun!
Sistemi sınav odaklı olmaktan nasıl
çıkarırsınız?
Tedrici olarak önce lise giriş, sonra üniversite giriş sınavıyla
ilgili üç dört yıllık bir perspektifimiz olabilir. Şu anda 100
çocuğun 100’ü de liselere giriş sınavına girsin isteniyor. Ama bu
çocukların yüzde 96’sının bu tür sınavlara girmeye ihtiyacı yok.
Çünkü o çocuklar zaten en başarılı yüzde bir dilimindeki
öğrencileri alan okullara giremeyecekler. Gidebilecekleri okullar
zaten açık. O nedenle sınava sadece not ortalaması 4.5 ve üzeri
olan çocukları alırım. Kazananlara çok iyi bir eğitim vermek
isterim, çünkü benim entelektüel sermayem orası. Avrupa şampiyonu
bir çocuğa verilen yüzme dersiyle, “Her çocuk yüzmeyi öğrenmeli”
diye verdiğimiz yüzme dersi farklıdır sonuçta.
Sınava almadığınız öğrenciler ne yapacak?
Mahalle mektebine gidecek ama iyi eğitim alacaklar. Ben zaten
okullar arasındaki farkı azaltmış olacağım, öğretmeni, bilgisayarı
vereceğim. Bu sistem Avustralya’da ve pek çok ülkede uygulanıyor.
Bunlar yeni şeyler değil ve Türkiye bunu kaldırabilecek güce
sahip.
Üniversiteye giriş nasıl olacak?
Üniversiteler kendi sınavlarını bireysel olarak ya da gruplar
halinde lokal olarak yapacak. Bu sınavlar yılda birkaç kere olacak.
Böylece dershaneyi besleyen sınav yapısı başka normlarla
değişecek.
Hangi normlarla değişecek?
ABD yüksek öğretimin kralı. Orada SAT diye merkezi sınav var, ama
üniversiteye girişte etkisi yüzde 12’yi geçmez. Üniversiteler
“Benim bir talebede beklediğim başka özellikler var” diyor.
Öğrenciye “Mezun olduğun okulun başarısı ne? Herhangi bir toplum
hizmetinde bulundun mu? Enstrüman çalıyor musun?” diye soruyor. Biz
de ÖSS’nin ağırlığını önce yüzde 50-60 yaparız. Sonra yavaş yavaş
üniversiteler daha çok inisiyatif sahibi olur. Örneğin bir sporcuyu
sınava girmediği halde doğrudan alabilir. ABD’de 1859’da kurulmuş
12 bin öğrencili bir üniversite var. Öğrencilerinin tamamı işitme
engelli. O kadar özelleşmiş. Bizim tüm üniversitelerimiz ise tek
tip. Hiçbir bölgesel özelliği olan üniversitemiz yok.
Üniversiteleri yaşamla sahici bir iletişime girebilecek tarzda
dönüştürmek lazım.