23 Eyl 2016 10:42
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:33
Yeni Akit yazarından Yılmaz Özdil'e Abdulhamit tepkisi: Anladın sen onu,bidon kafa!
Yılmaz Özdil'in Sözcü'de kaleme aldığı Abdulhamid yazısına Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu'nun tepkisi sert oldu.
Yeni Akit Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, "Bu topraklardaki ilk 'rakı' fabrikası Abdülhamid döneminde kuruldu" ifadelerini kullanan Sözcü yazarı Yılmaz Özdil'e "Bidon kafa!" diye seslendi. Karahasanoğlu, "Alkol almayı... Sarhoş olmayı maharet sananlardan biri, sözcülüğe soyunmuş... Osmanlı’da içki fabrikalarından bahsediyor. Hatta ölüm yıldönümü sebebi ile gündemde olan. Abdülhamid Han döneminde rakı fabrikalarının, şarap fabrikalarının açıldığını aktarıp, bize nanik yapıyor" diye yazdı.
Ali Karahasanoğlu’nun Akit gazetesinin bugünkü (23 Eylül 2016) nüshasında yayımlanan 'Anladın sen onu, bidon kafa!' başlıklı yazısı şöyle:
Biz bu arkadaşlara..
O kadar söylüyoruz, “İçmeyin şu zıkkımı. Faydası yok, zararı çok!”
Bir türlü dinletemiyoruz,
Dinletemeyince de..
İçiyorlar içiyorlar..
Sarhoş oluyorlar.
Akıl başlarından gidiyor.
Sonra çıkıyorlar gazete sayfalarına, “Heeeyt. Kim ulan..” diye başlayıp..
Sapla samanı karıştırıp..
Kendi kafa karışıklıklarını..
Okuyucularına da aktarıyorlar..
•
Konuya alkol kaçtığına göre..
Bir sarhoş fıkrası ile başlayalım..
İçki zıkkımlanmayı maharet sanan bir sarhoş..
Demlendikten sonra..
Gecenin geç vaktinde..
Cadde üzerinde park etmiş araçların camlarını teker teker kırarak ilerliyormuş..
Apartmandan inen araç sahipleri bir de bakmışlar ki..
Araçların camlarını kıran, kendi komşuları..
Sormuşlar:
“Komşu, neden kırıyorsun arabalarımızın camlarını?”
Kafası kıyak komşu cevap vermiş:
“Yeni aldığım arabadan çok kazıklanmışım. Akşam içince, ilk şişede kazıklanmama çok içerledim. İkinci şişede, gidip yeni aldığım arabayı parçalamaya karar verdim.. Ama bu arada üçüncü şişeyi de devirmiştim.. Üçüncü şişe de gidince, arabamın ne rengini, ne markasını, ne plakasını hatırlayabiliyordum.. Diğer şişeye başlamadan, işimi bitireyim dedim.. Yoksa sokağı karıştırıcağım.”
Komşular araya girmişler..
“İyi de komşu.. Sen kendi arabanı değil, bizim arabaları da parçalamışsın.”
Sarhoş cevap vermiş:
“Ne yapayım? Ben kaç araba aldığımı hatırlasam, sizin arabaların camlarını hiç kırar mıyım?”
•
Sarhoşun bin fıkrası vardır.
Hepsi birbirinden güzel şekilde, içkinin zararlarını anlatır.
Ama anlayan nerde?
Anlayan olmayınca da..
Toplumda sarhoşlarımız, hiç eksik olmaz..
Alkol almayı.. Sarhoş olmayı maharet sananlardan biri, sözcülüğe soyunmuş..
Osmanlı’da içki fabrikalarından bahsediyor..
Hatta..
Ölüm yıldönümü sebebi ile gündemde olan..
Abdülhamid Han döneminde rakı fabrikalarının, şarap fabrikalarının açıldığını aktarıp, bize nanik yapıyor..
Fıkradaki sarhoşumuz gibi..
Ne aldığı arabanın rengini hatırlıyor.
Ne plakasını.
Ne de kaç tane aldığını..
Okumuş bir yerlerden, “Osmanlı’da ilk rakı fabrikasını, Abdülhamid Han’ın başmabeyincisi Sarıcazade Ragıp Paşa tarafından Tekirdağ’da kuruldu”diye..
Ordan girmiş söze..
“Siz sanıyor musunuz ki, Osmanlı’da içki içilmezdi.. Bak, fabrikasını bile kurmuşlar” diyor..
Bu neye benziyor biliyor musunuz?
Bugünleri yaşamamış olan torunlarımıza..
70-80 yıl sonra..
Yine sarhoş kafaların..
“Siz biliyor musunuz.. AK Parti iktidarında.. Başörtü yasaktı.. Başörtülü olarak üniversitelere gidilemiyordu” diye suçlama yapılmasına..
Evet, gerçekten de.. AK Parti’nin iktidara geldiği 2002’den 2012’ye kadarbaşörtü yasaktı.
Ama ayık kafa..
Bu yasağın, yıllar öncesinden başlatıldığını..
AK Parti’nin kaldırmak istemesine rağmen.
Sarhoş kafalar tarafından engellenerek..
İstemeye istemeye..
Bu yasağı sürdürmek zorunda kaldığını..
2012’de de kaldırdığını bilir..
Sarhoş kafalar ise..
Sapla samanı ayıramayanlar ise..
Akla ziyan iddialarla..
Kendi eşi.. İki kızı.. İki gelini başörtülü olan Başbakan’ın döneminde..
Sanki başörtü yasağı istenilerek konulmuş gibi..
Akla ziyan iddialarda bulunurlar.
Tabii aklı olan için diyorum; akla ziyan.
Aklını üç kuruşluk rakıya esir edenlere..
Akla ziyan olmayabilir!
•
Gelelim sadede..
Biz ayık olduğumuz için.
Bidon kafanın hatırlattığı “Osmanlı’da içki içiliyordu” bilgisine, sahibiz..
Osmanlı’da içki içiliyordu..
Hatta Hz. Peygamber döneminde..
Mekke’de ve Medine’de de içki içiliyordu..
Ama Müslümanlar değil.. Gayrimüslimler içki içiyordu...
Ha, Müslümanlardan da içki içen varsa..
Cezasına katlanıyordu..
Bidon kafanın bahsettiği rakı fabrikası da..
Osmanlı’daki gayrimüslimlere hizmet ediyordu..
Evet, Osmanlı döneminde Beyoğlu meyhane dolu idi.. Bugünkü gibi..
Hatta Abdülhamid dönemi ile de sınırlı değil.
Taa Bizans’tan kaldığı rivayet edilir..
Osmanlı’nın.. Müslüman olmayanlara gösterdiği hoşgörünün işaretiolarak..
İslam’daki.. İnanç özgürlüğünün bir göstergesi olarak..
Farklı inançlardaki insanların, kendi aralarındaki fiillerine karışılmadığınınbir delili olarak..
Meyhaneler açıktı..
Ayık olan herkes de..
Bilir bunu..
Açarsınız bir fıkıh kitabını..
Abdülhamid döneminden falan değil..
Ondan 500-600 yıl öncesinde yazılmış fıkıh kitaplarından birisini.
Görürsünüz oradaki fetvaları:
“Amr, kendisine ait üzüm bağındaki üzümlerden şarap imal etse ve onu komşusu Zeyd’e satsa, bu satış geçerli olur mu?
El cevap: Satış geçerli olmaz!”
“Amr” denilen..
Müslüman bir kişinin somutlaştırılması için verilen isim.
Zeyd de yine, fetvayı somutlaştırmak için verilen ikinci Müslüman ismi..
İzahına da baktığınızda..
Açı açık anlatılır..
Müslümanın, şarap imal edip, Müslümanlara satamayacağını..
Satışın geçersiz olduğunu..
Ayrıca cezaya muhatap olunacağı..
Ancak bazı özel şartlar altında.. Müslümanların, gayrimüslime satmak üzere şarap imal edebilecekleri.. (Bu özel durumlar açısından ittifak yoktur.)
Gayrimüslimlerin ise..
Gayrimüslimlere satmak üzere..
Şarap imal edip.. Satmasında bir kısıtlama olmadığını..
Öğrenirsiniz..
Ama öğrenmek için.
“Ayık olmanız..” Öncül şarttır..
Alkol aldıysanız.. Okumanıza da gerek yok.
Her şeyi birbirine karıştırırsınız..
Gördüğünüz her arabayı..
Kendi arabanız sanırsınız..
Kazık yemeye kızıp, kendi arabanızın camını kırmaya kalkarsınız..
Anladın, sen onu..
Bidon kafa!
Ali Karahasanoğlu’nun Akit gazetesinin bugünkü (23 Eylül 2016) nüshasında yayımlanan 'Anladın sen onu, bidon kafa!' başlıklı yazısı şöyle:
Biz bu arkadaşlara..
O kadar söylüyoruz, “İçmeyin şu zıkkımı. Faydası yok, zararı çok!”
Bir türlü dinletemiyoruz,
Dinletemeyince de..
İçiyorlar içiyorlar..
Sarhoş oluyorlar.
Akıl başlarından gidiyor.
Sonra çıkıyorlar gazete sayfalarına, “Heeeyt. Kim ulan..” diye başlayıp..
Sapla samanı karıştırıp..
Kendi kafa karışıklıklarını..
Okuyucularına da aktarıyorlar..
•
Konuya alkol kaçtığına göre..
Bir sarhoş fıkrası ile başlayalım..
İçki zıkkımlanmayı maharet sanan bir sarhoş..
Demlendikten sonra..
Gecenin geç vaktinde..
Cadde üzerinde park etmiş araçların camlarını teker teker kırarak ilerliyormuş..
Apartmandan inen araç sahipleri bir de bakmışlar ki..
Araçların camlarını kıran, kendi komşuları..
Sormuşlar:
“Komşu, neden kırıyorsun arabalarımızın camlarını?”
Kafası kıyak komşu cevap vermiş:
“Yeni aldığım arabadan çok kazıklanmışım. Akşam içince, ilk şişede kazıklanmama çok içerledim. İkinci şişede, gidip yeni aldığım arabayı parçalamaya karar verdim.. Ama bu arada üçüncü şişeyi de devirmiştim.. Üçüncü şişe de gidince, arabamın ne rengini, ne markasını, ne plakasını hatırlayabiliyordum.. Diğer şişeye başlamadan, işimi bitireyim dedim.. Yoksa sokağı karıştırıcağım.”
Komşular araya girmişler..
“İyi de komşu.. Sen kendi arabanı değil, bizim arabaları da parçalamışsın.”
Sarhoş cevap vermiş:
“Ne yapayım? Ben kaç araba aldığımı hatırlasam, sizin arabaların camlarını hiç kırar mıyım?”
•
Sarhoşun bin fıkrası vardır.
Hepsi birbirinden güzel şekilde, içkinin zararlarını anlatır.
Ama anlayan nerde?
Anlayan olmayınca da..
Toplumda sarhoşlarımız, hiç eksik olmaz..
Alkol almayı.. Sarhoş olmayı maharet sananlardan biri, sözcülüğe soyunmuş..
Osmanlı’da içki fabrikalarından bahsediyor..
Hatta..
Ölüm yıldönümü sebebi ile gündemde olan..
Abdülhamid Han döneminde rakı fabrikalarının, şarap fabrikalarının açıldığını aktarıp, bize nanik yapıyor..
Fıkradaki sarhoşumuz gibi..
Ne aldığı arabanın rengini hatırlıyor.
Ne plakasını.
Ne de kaç tane aldığını..
Okumuş bir yerlerden, “Osmanlı’da ilk rakı fabrikasını, Abdülhamid Han’ın başmabeyincisi Sarıcazade Ragıp Paşa tarafından Tekirdağ’da kuruldu”diye..
Ordan girmiş söze..
“Siz sanıyor musunuz ki, Osmanlı’da içki içilmezdi.. Bak, fabrikasını bile kurmuşlar” diyor..
Bu neye benziyor biliyor musunuz?
Bugünleri yaşamamış olan torunlarımıza..
70-80 yıl sonra..
Yine sarhoş kafaların..
“Siz biliyor musunuz.. AK Parti iktidarında.. Başörtü yasaktı.. Başörtülü olarak üniversitelere gidilemiyordu” diye suçlama yapılmasına..
Evet, gerçekten de.. AK Parti’nin iktidara geldiği 2002’den 2012’ye kadarbaşörtü yasaktı.
Ama ayık kafa..
Bu yasağın, yıllar öncesinden başlatıldığını..
AK Parti’nin kaldırmak istemesine rağmen.
Sarhoş kafalar tarafından engellenerek..
İstemeye istemeye..
Bu yasağı sürdürmek zorunda kaldığını..
2012’de de kaldırdığını bilir..
Sarhoş kafalar ise..
Sapla samanı ayıramayanlar ise..
Akla ziyan iddialarla..
Kendi eşi.. İki kızı.. İki gelini başörtülü olan Başbakan’ın döneminde..
Sanki başörtü yasağı istenilerek konulmuş gibi..
Akla ziyan iddialarda bulunurlar.
Tabii aklı olan için diyorum; akla ziyan.
Aklını üç kuruşluk rakıya esir edenlere..
Akla ziyan olmayabilir!
•
Gelelim sadede..
Biz ayık olduğumuz için.
Bidon kafanın hatırlattığı “Osmanlı’da içki içiliyordu” bilgisine, sahibiz..
Osmanlı’da içki içiliyordu..
Hatta Hz. Peygamber döneminde..
Mekke’de ve Medine’de de içki içiliyordu..
Ama Müslümanlar değil.. Gayrimüslimler içki içiyordu...
Ha, Müslümanlardan da içki içen varsa..
Cezasına katlanıyordu..
Bidon kafanın bahsettiği rakı fabrikası da..
Osmanlı’daki gayrimüslimlere hizmet ediyordu..
Evet, Osmanlı döneminde Beyoğlu meyhane dolu idi.. Bugünkü gibi..
Hatta Abdülhamid dönemi ile de sınırlı değil.
Taa Bizans’tan kaldığı rivayet edilir..
Osmanlı’nın.. Müslüman olmayanlara gösterdiği hoşgörünün işaretiolarak..
İslam’daki.. İnanç özgürlüğünün bir göstergesi olarak..
Farklı inançlardaki insanların, kendi aralarındaki fiillerine karışılmadığınınbir delili olarak..
Meyhaneler açıktı..
Ayık olan herkes de..
Bilir bunu..
Açarsınız bir fıkıh kitabını..
Abdülhamid döneminden falan değil..
Ondan 500-600 yıl öncesinde yazılmış fıkıh kitaplarından birisini.
Görürsünüz oradaki fetvaları:
“Amr, kendisine ait üzüm bağındaki üzümlerden şarap imal etse ve onu komşusu Zeyd’e satsa, bu satış geçerli olur mu?
El cevap: Satış geçerli olmaz!”
“Amr” denilen..
Müslüman bir kişinin somutlaştırılması için verilen isim.
Zeyd de yine, fetvayı somutlaştırmak için verilen ikinci Müslüman ismi..
İzahına da baktığınızda..
Açı açık anlatılır..
Müslümanın, şarap imal edip, Müslümanlara satamayacağını..
Satışın geçersiz olduğunu..
Ayrıca cezaya muhatap olunacağı..
Ancak bazı özel şartlar altında.. Müslümanların, gayrimüslime satmak üzere şarap imal edebilecekleri.. (Bu özel durumlar açısından ittifak yoktur.)
Gayrimüslimlerin ise..
Gayrimüslimlere satmak üzere..
Şarap imal edip.. Satmasında bir kısıtlama olmadığını..
Öğrenirsiniz..
Ama öğrenmek için.
“Ayık olmanız..” Öncül şarttır..
Alkol aldıysanız.. Okumanıza da gerek yok.
Her şeyi birbirine karıştırırsınız..
Gördüğünüz her arabayı..
Kendi arabanız sanırsınız..
Kazık yemeye kızıp, kendi arabanızın camını kırmaya kalkarsınız..
Anladın, sen onu..
Bidon kafa!