23 Mar 2012 18:37 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:28

YENİ AKİT YAZARINDAN BOMBA İDDİA; "CAN KARDEŞ İLE HASAN ABİ DE YOLCU!"

Yeni Akit yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu, Can Dündar'la Hasan Cemal'ın canlarını sıkacak türden bir yazı yazdı.

‘Can Kardeş’ ile ‘Hasan Abi’ de yolcu!

Nuray Mert için hatırlatmalar yapmıştık.
O gazete, ne denli sol kafalılara hitap etse de.. “Bu yükü kaldıramaz” demiştik.
Özgür Gündem’de yayınlanabilecek türden “terörist avukatlığı” kokan yazıların, halkın geneline hitap etmeye çalışan gazetelerde yayınlanmasının mümkün olmadığını hatırlatmıştık.
Nuray Hanım “Güneydoğu’ya yol yapıyorlar ki, ordaki Kütleri daha kolay öldürsünler” anlamına gelecek yazılarını sürdürdü.
“PKK’ya ‘Direniş örgütüdür’ diyenler, serbestçe konuşabilmeliler” dedi..

Sonra son noktayı koymak zorunda kaldı.
Çünkü PKK avukatlığı yapıyordu..
Çünkü, “düşünce açıklaması” değil, “gerçekleri çarpıtma operasyonu” yapıyordu..
Askeri vuran.. Polisi vuran.. Sivil insanları katleden bir örgüte, “Direniş örgütüdür” demek, diyenlerin olabileceğini savunmak, gerçeklerin çarpıtılmasını istemekten başka nedir?
Sonunda patronları dayanamadı.
Türkiye genelinde katrilyonlarca liralık ticaret alanı olan bir patronun sübvanse ettiği gazeteden, üç tane teröristin savunuculuğuna son verildi…
Mert Hanım gitti.
Şimdi erkekler kaldı..

Biri Can Kardeş.
Diğeri, bir zamanlar kendisine “Hasan Abi” diye hitap edilen zat!
İkisi de, Nuray Mert’in çizgisinden yürümeye devam ediyorlar..
Can Dündar’ın dünkü yazısında yer alan şu ifadesine bakın: “Cudi’de çatışmada şehit düşen polis de, senin (devletin) şiddete dayalı çözüme endekslenmiş darkafalılığının bedelini ödüyor.”
Ne demek şimdi bu?
Ne denilmek isteniyor, bu ifade ile?
Ne yapması gerekiyordu, Cudi Dağı’nda operasyon başlatan polisin?

“Teröristler Cudi Dağı’na yerleşmişler. Ara sıra şehre inip eylem yapıyorlar ama.. Şimdi onların rahatlarını bozmayalım. Bırakalım, orada oturmaya devam etsinler. Teröristi yakalamak, ancak şiddet göstererek olur. Şiddet ise çözüm getirmez. Biz de teröriste şiddet göstermeyelim. Bırakalım, kafalarına göre takılsınlar” mı diyecekti?..

Can Kardeş, aynı teröristlerin şehre inip, şuraya buraya bomba koyma hazırlığı yapmasında da, “Polis teröristleri zorla yakalamamalı.. Direnirlerse, yakalamak için silah kullanmamalı... Şiddet çözüm değildir. Bırakın bombayı koysunlar” mı diyecektir?
Neresinden bakarsanız bakınız, kof bir mantık.
Kof bir muhakeme tarzı..
Bir yandan Hrant Dink öldürüldüğü için, “Polisimiz nerdeydi, niye tedbir almadı” diye bağırışlar..
Bir yandan ise, teröristleri eylem yapmalarına fırsat vermeden yakalama amaçlı operasyonu, “şiddet” olarak gösterip, eleştirmek..
Tam bir skandal..
Can Kardeş yalnız değil.
Aynı patronun şemsiyesi altında, aynı gazetede, “bir zamanlar”ın “Hasan Abi”si de var..
Onun da çizgisi, Nuray Mert’ten farklı değil. Onun da çizgisi, Can Kardeş’ten farklı değil.

Bugünkü gözaltıları, 1990’ların yargısız infazları ile kıyaslayabilen ahlaksızca yazılar kaleme alıyor.. Aynen şunları söylüyor: “Başbakan, KCK operasyonları ile siyasetin alanını daraltmaya ve 1990’lara benzer biçimde sorunu yine tek boyuta, ‘terörle mücadele’ye indirgeyen güvenlikçi bir anlayışa yöneldi.”
2012’nin gözaltıları ile, 1990’ların yargısız infazlarını nasıl benzer gösterebilirsiniz?
Nasıl?
Ama çok uzun sürmez..

Yakındır, patronları çekecek her ikisini de sigaya:
“Can Efendi.. Cudi Dağı’na polisin düzenlediği operasyon, şiddet midir? Ne yapacaktı oradaki polisimiz? Dağın tepesine yerleşip, ordan eylemlerini yöneten teröristlere seyirci mi kalacaktı? Eşkıyanın inip, karakolları basmalarını mı bekleyecekti? Kusura bakmayın.. Siz bunları yazarak, düşünce açıklaması yapmıyorsunuz. Siz benim paramla basılan gazetede, açık açık PKK avukatlığı yapıyorsunuz” diyecek ve Can Kardeş’in biletini kesecek..

Sonra dönecek, 1980 öncesinin anarşistine: “Söyle Hasan Efendi.. 1990’lı yıllarda, Türkiye’de 18 bin faili meçhul cinayet işlendi. Failler cezasız kaldı. Dünün o faili meçhul cinayetleriyle, bugünkü hakim denetimindeki gözaltıları nasıl kıyaslarsın? Dün yaşanan; bir Kürdü evinden alıp, cadde başında kafasına sıkıp öldürmek ve hesap sorulmamakla, bugünkü gözaltına alınıp, bağımsız mahkemede yargılanmayı nasıl aynı gibi gösterirsin? Sizde hiç mi vicdan yok? Siz benim sırtımdan, bu ülkenin hukuk devleti olmaya yönelişine taş mı koymak istiyorsunuz” diyecek ve yollarını ayıracak..
Ve o gün geldiğinde, “Basın özgürlüğü” diye isyanları oynayacaklar..
PKK avukatlığı yapmak, ne zamandan beri “basın özgürlüğü” oluyor ise!

Ali İhsan KARAHASANOĞLU / YENİ AKİT