30 Ağu 2019 08:54 Son Güncelleme: 30 Ağu 2019 10:46

Yeni Akit yazarı, Candan Erçetin’i hedef gösterdi!

Karahasanoğlu, “30 Ağustos, Fransızca şarkı meraklısına kaldı” dedi.

Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği 30 Ağustos Zafer Bayramı etkinliğinde Candan Erçetin’in sahneye çıkmasını eleştirdi.

Karahasanoğlu yazısında, “Yunan gibi kıyafetler eşliğinde, Yunan’dan farksız sözlerle halkın karşısına çıkarsanız.. “Siz hangi zaferi kutluyorsunuz” diye sorulmaz mı? Aynı şekilde, 30 Ağustos, Fransız’a karşı, İtalyan’a karşı kazanılmıştır. Bir sene sonra da olsa, İstanbul’un işgalinin sona ereceğinin habercisidir Ama siz, hem 30 Ağustos’u kutlar, hem de o sembol tarihte, yendiğiniz gavurun sözleri ile şarkı söylemeyi bir maharet zanneden şarkıcılarla halkı buluşturursanız. Kafanızda bir sakatlık var demektir” ifadesini kullandı.

Karahasanoğlu'nun "30 Ağustos, Fransızca şarkı meraklısına kaldı ise!" başlıklı o yazısı:

Bir yandan işçileri 100’er 200’er işten çıkartan Ekrem İmamoğlu..

Bir yandan öğrencilerin yurtlarını kapatmak için vakıflarla yapılan sözleşmeleri fesheden Ekrem İmamoğlu..

Bir yandan otobüs şoförlerinin sakallarını kestirmek için yaz sezonunun bitmesini bekleyen Ekrem İmamoğlu..

Bir yandan da..

30 Ağustos zaferini kutlama amacı ile, büyükşehir belediyesinin paralarını, Candan Erçetin ve avanesine aktarmak için kolları sıvamış..

Candan Erçetin ile birlikte bir açıklama yapmış..

Açıklamasında, Mustafa Kemal’in, İstanbul işgali için sarfettiği “Geldikleri gibi giderler” sözünü hatırlatmış..

Ama 30 Ağustos’u kutlama amaçlı olarak seçtiği şarkıcı ile, “Geldikleri gibi giderler” sözü ile örtüşmeyen bir tercihte bulunmuş..

Fransızca sözlü şarkı söylemeye meraklı bir kadını, 30 Ağustos kutlamalarına davet etmiş..

“Diğer şarkıcıların, Candan Erçetin’den ne farkı var ki?” diyebilirsiniz..

Ama..

Hem “30 Ağustos” deyip, hem de böylesine Fransızca meraklısı bir kadını o kutlamada şarkıcı olarak sahneye çıkarırsanız..

“Sizin ne 30 Ağustos’tan ne de zaferden bir haberiniz var” eleştirisine muhatap olursunuz..

30 Ağustos kime karşı kazanıldı?

En başta Yunan’a karşı..

Yunan’ı denize döktük diye sevinirken..

Yunan gibi kıyafetler eşliğinde, Yunan’dan farksız sözlerle halkın karşısına çıkarsanız..

“Siz hangi zaferi kutluyorsunuz” diye sorulmaz mı?

Aynı şekilde, 30 Ağustos, Fransız’a karşı, İtalyan’a karşı kazanılmıştır.

Bir sene sonra da olsa, İstanbul’un işgalinin sona ereceğinin habercisidir..

Ama siz, hem 30 Ağustos’u kutlar, hem de o sembol tarihte, yendiğiniz gavurun sözleri ile şarkı söylemeyi bir maharet zanneden şarkıcılarla halkı buluşturursanız..

Kafanızda bir sakatlık var demektir..

Ben abartmıyorum..

Bakın Candan Erçetin ile ilgili, kendi takip edenleri ne yorumlar yapmışlar:

“şarkı güzel fakat candan hanımın fransızcası aksanlı değil malesef”

“evett fransiz kaldik diye buna denir herhall :)))”

Sorun, sadece Candan Erçetin de değil..

Eyüp Sultan Camii’nde Yasin okuyan Ekrem Bey..

30 Ağustos’u Üsküdar Meydanı’nda kutlama çağrısı yaparken, hazırlattığı afişe baktım.

“Golden Horn Brass” ifadesini görünce, şaştım kaldım..

Türkiye’desiniz..

Türkçe konuşulan bir ülkedesiniz..

97 yıl önce, işgal altındaki İstanbul’un kurtuluşu için, bir zafer kazanmışsınız.. O zaferi kutlamak için halkla buluşuyorsunuz..

Siz de..

O İstanbul’un belediye başkanı seçilmişsiniz.

Ve düzenlediğniiz etkinlikte, Golden Horn Brass diye bir ifadeyi, afişinize koymuşsunuz..

Sonra bir de utanmadan, sıkılmadan, “İngiliz gemilerini Boğaz’da gördüğünde, Atatürk, ‘Geldikleri gibi giderler’ demişti” hatırlatması yapıyorsunuz..

Ben de soruyorum size:

“İngilizler gitmişler mi?”

Behey ahmak, zafer gününü bile, İngilizce isimler eşliğinde, Fransızca şarkılar söylemesi ile ünlü şarkıcılarla kutluyor iken..

Mustafa Kemal’in “Geldikleri gibi giderler” sözü, gerçekleşmiş mi oluyor?

Adamlar, gelmişler, gitmemişler işte..

Türkiye’de kurulan müzik toplulukları bile..

İngilizce isim alarak, sahneye çıkıyorlar..

Türkçe değil, Fransızca şarkı söylemeyi tercih ediyorlar..

Sen de kalkmışsın..

Bu rezilliği, zafer günü olarak kutlanılan bir günde, sahneye taşıyorsun.

Hem de belediyenin parası ile..

Kamunun parası ile..

“İsraf yapmayacağım” edebiyatı ile!

Bu tavır, bir ahmaklık değilse, ihanettir..

İstediğinizi seçin.

İstediğinizi alın..

İster ahmaklık..

İsterseniz ihanet..

Zaman zaman söyleriz, hemen küfürler eşliğinde saldırırlar..

“İngiliz işgali sürse idi, bugünden farklı ne olurdu” diye..

Laga luga yapmaya gerek yok..

İngiliz işgali, 1920’lerde sona ermeyen ülkelere bakalım..

Halkı İngilizce konuşuyor..

Kıyafetleri İngiliz (Batı) kıyafeti gibi.. Yani bizim de büründüğümüz kıyafet..

Kanunları, Batı kanunları..

Medeni Kanunu ile.. Ceza Kanunu ile.. Usûl kanunları ile..

Yani, bizim de ithal ettiğimiz kanunlar..

O zaman..

“30 Ağustos 1922’yi kutluyoruz” derken, neyi kastediyorsunuz?

Fransızca şarkı söylemeyi maharet sayanları sahneye çıkartarak, neyi kutlamış oluyorsunuz?

“Geldikleri gibi giderler” sözünü sarfeden Atatürk’ü hatırlatarak, ama tam aksi görüntülerle, kimi aldatıyorsunuz?