Yeni Akit Mahçupyan'a çaktı: 'Sana mı kaldı Etyen efendi’
Yeni Akit, Mahçupyan üzerinden Davutoğlu’na seslendi: Böyle bir adamı başdanışman yapmak için çok mu aradın?
Hükümete yakın çizgisiyle bilinen Yeni Akit gazetesi, yaş haddinden
emekli olan ancak ‘fahri’ olarak Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun
başdanışmanlığı görevine devam eden Etyen Mahçupyan’ın Alevilerin
‘zorunlu din dersi‘ ve ‘cemevi’ meselelerinin çözülmesi gerektiğini
savunan yazısını sert bir dille eleştirdi.
Mahçupyan, dün Akşam gazetesinde yayınlanan ‘Bir Sünni Meselesi’
başlıklı yazısında şunları söylüyordu:
“AKP hükümetlerinin en edilgen kaldıkları bu mesele giderek
iktidarı bataklığa çeken bir pranga işlevi görme istidadına sahip.
Mesele Alevilerin en doğal ve insani haklarından bazılarını hâlâ
alamamış olmaları ve yıllar içinde fütursuzca ayrımcılığa maruz
kalmaları. Bilinmesi gerek ki cemevleri ve (doğrudan ya da dolaylı)
zorunlu din eğitimi dersi meselesi devam ettiği sürece, kimsenin
Alevilere edecek tek bir sözü bile olamaz. Bir ülkede devlet kendi
vatandaşlarından bir bölümünün kimliğini, inancını ve yaşam
biçimini görmezden gelir ve horlarsa, günümüz dünyasında o kesimin
özellikle genç kuşağının yapay siyaset yollarına ‘düşmesi’ kimseyi
şaşırtmamalı.”
‘DİN DERSİNE KARŞI ÇIKMAK SANA MI KALDI ETYEN
EFENDİ’
Söz konusu yazıyı, “Din dersine karşı çıkmak sana mı kaldı Etyen
efendi?” başlığıyla verdiği haberde eleştiren Yeni Akit, “Böyle bir
adamı başdanışman yapmak için, çok mu aradın?” sözleriyle Başbakan
Ahmet Davutoğlu’na da seslendi.
Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede din dersinin toplumsal barışı
sağlamak adına ‘elzem’ olduğunu savunan Yeni Akit, Mahçupyan’ı şu
sözlerle eleştirdi:
“Din dersi zaten senin de dahil olduğun azınlıklara,
gayrimüslimlere zorunlu değil. Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede,
Müslümanların inanışlarını, kutsallarını öğretmek, toplumsal barışı
sağlamak adına elzem değil midir? Kaldı ki, o derste sadece İslam
veya Sünnilik değil; dört kitap, dinlerin kutsalları,
peygamberlerin hayatları, hatta hatta Uzakdoğu’dan keşif öncesi
Amerika’ya kadar bir çok medeniyetin artık tedavülden kalkmış
inanışları anlatılıyor. Kimse “Bana ne Azteklerden” diyor mu?
Davutoğlu’na da hatırlatalım: Böyle bir adamı başdanışman yapmak
için, çok mu aradın?”