15 Kas 2010 14:47 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:48

"YEMEKLERİ RAHAT BIRAKIN, İSTEDİĞİNİZ GİBİ YARIŞIN!"

Yemekteyiz programının ünlülerin yarıştığı özel bölümü Sabah yazarı Haşmet Babaoğlu'nu neden çileden çıkardı?

Yemekleri rahat bırakın, istediğiniz gibi yarışın!

Bazen saflığım tutuyor!
Mesela iki yıl önce
"Yemekteyiz" programı başladığında sevinmiştim.
Yalnız mideleri değil, ruhları da doyuran sofralar kurma âdetinin ortalıktan çekildiği...
Çocukların odalarında bir şeyler atıştırdığı; aile sofralarının bayramdan bayrama kurulduğu...
Bir devirde...
Sanmıştım ki,
"Yemekteyiz" programı son yıllarda moda haline gelen mutfak kültürünü sofra muhabbetiyle birleştirir.
Ama benimki saflık bile değil şapşallıkmış basbayağı!

***

Yahu tv yarışması bu!
Yarışmanın olduğu yerde muhabbet mi olur!
Sonuç olarak...
"Yemekteyiz" şovu iki yıldır sürüyor.
Cahil olduğundan habersiz yarışmacıların birbirlerini yemeleriyle gelip geçti iki yıl.
Tv kanalı ve yapımcı şirket için durum "iyi" olabilir ama izleyici için bu "iyilik" tartışılır!
Evet! Bir yandan eğleniyor izleyici ama bir yandan da içten içe çürüyor!

***

Geçen gün bir arkadaşım "Yemekteyiz'i izlemiyorsundur ama bak bir ara" diyerek haber verdi; "bu kez ünlüler yarışıyor!"
Özel bölüm çekmişler!
Bu kez eski mankenler, terziler, terzi yamakları, gazeteci olduğunu iddia edenler yarışmacı olmuş.
Baktım o bölüme!
Cenk Eren'in zarafetini koruma çabasını bir yana bırakırsam, gördüklerim felaketti!
Anladım ki...
Yarışmaya katılınca ünlü olacağını sananlar ile ünlü olduğuna inandırılıp yarışmaya katılanlar arasında pek fark yok.
Ünsüzler gibi "balığımda kılçık var" diye ortalığı birbirine katmıyorlar belki fakat zeytinyağlarına ısrarla damlatılmasını istedikleri Modena sirkesinin adını bilmiyorlar.
Cehalet ve içgörü kaybı iki kesimde de aynı!
Fark ünlülerin histerisinin su içerken boğulmaya kalkacak kadar tavan yapmasında!

***

Yapımcılara sesleniyorum!
Ne olur başka bir program yapın!
Açık açık "birbirimize laf sokuyoruz ve çok eğleniyoruz" gibi bir konsepti olsun!
Ama sofrayla, mutfakla bağı olmasın!
İzleyicilere de "bir düşünün bakalım" demek istiyorum.
Bir düşünün!
Çorbaların, zeytinyağlıların, sebzelerin, etlerin bizde bir hakkı var!
Bir kuru köftenin bile...
Birkaç zeytin tanesinin ne çok hakkı var bizde!
Bu nimetlerin kötücüllüğümüze ve çiğliklerimize "meze" olmaları çok üzücü!

Haşmet Babaoğlu/Sabah