YAZARLARI KAPIŞTIRAN AŞK BİTTİ!..SABAH YAZARI AYŞE ÖZYILMAZEL VATAN YAZARI HAŞMET BABAOĞLU'NDAN AYRILDI!..KALBİ KIRIK SEVGİLİ AYŞE ARMAN'A KONUŞTU: "HAŞMET'E HAYRANLIK DUYDUM,AŞIK OLDUĞUM TEK KİŞİ İSE ALLAH'IN KIROSUYDU"!..
Sabah yazarı Ayşe Özyılmazel Vatan Gazetesi köşe yazarı Haşmet Babaoğlu ile ilişkisinin bittiğini Ayşe Arman'a açıkladı.Özyılmazel-Babaoğlu aşkı yüzünden Hıncal Uluç,Hasan Pulur ve Ahmek Hakan birbirine girmişti.
Yazarları kapıştıran aşk bitti
Özyılmazel-Babaoğlu aşkı,köşe yazarlarını da karşı karşıya getirmişti.Babaoğlu,Ayşe Özyılmazel'i ve babası Neco'yu hedef olan yazısı yüzünden Ahmet Hakan'ın üzerine yürümüştü.Özyılmazel için "Yazarlık da artık yatak odasından geçiyor" diyen Hasan Pulur'a da,Hıncal Uluç ve Babaoğlu çok sert bir yanıt vermişti.
Ayşe Arman'ın röportajı
Ben sadece Ayşe´yim
Bıcır bıcır. Konuşuyor da konuşuyor. Tatlı. Okurken canlandırdığınız kadından farklı. Ukala değil. Yaşı gibi. Kendi gibi.
Genç, uçarı ve iyi kalpli. Zeki. Kendini yırtık, atak, girişken olarak tanımlıyor. Sanki kimse onu üzemezmiş, o hiçbir şeye aldırmazmış, her şeyin üzerinden yürür gidermiş gibi yapıyor. Ben gerçeğin öyle olduğunu düşünmüyorum. Karşımda kırılgan, yaralanabilir bir kadın gördüm. Neyse ne, ama eğlenceli olduğu kesin. Beni yakın arkadaşlarından İzzet Çapa´nın mekanında (Al Jamal) ağırladı. Ama ne ağırlamak. Bir sürü Martini... "Allah aşkına yemeğe de kal" dedi. İçten, doğal, komik. Maddi manevi hesapları ödeyen bir kadın, cömert. Çapkın görünen ama sevdiği adama zincirle bağlı olan bir kadın. Röportajı yaparken Haşmet Babaoğlu ile ayrıldığını da öğrendim. Ama benim niyetim, onunla erkekleri konuşmak değildi. Kafamda, ayrılmış bir anne babanın, çocuk tarafıyla konuşmak vardı. O yüzden bu röportajı yaptım. Kendisine teşekkür ediyorum...
Ne mutlu size... Babanızla barıştınız, neler hissettiniz?
- Acayip mutlu oldum. Hiç konuşmadan bir yıl geçmişti. İnsan tabii ki seviniyor...
Babasız bir yıl nasıl geçti?
- Zor geçti, ama bir taraftan da iyiydim. Ben yokluğa da alışabilen tuhaf biriyim, alışmıştım. "Eldekiyle idare et kızım!", bu öğretildi bana... Doğum günü gecemdi, bir emrivaki sonucunda telefonla konuştuk. "Seni özledim" dedi. Ağlamaya başladım.
Birbirinizi affettiniz mi şimdi?
- İki insan birbirini bu kadar şiddetle seviyorsa, affetmek diye bir şey olamaz. Dargınlık, küslük olur, ama herhangi bir vesileyle geçer gider. Her gün arıyor beni. "Bodrum´a gel" diyor, "Rakı-balık yapalım" diyor. Ben de ona hayatımla ilgili rapor veriyorum.
Bundan sonra hayatınız rayına girecek mi? Belli günlerde bir araya gelecek misiniz?
- Ben 5 yaşında değilim ki. Büyük bir kadınım. 4 yıldır yalnız yaşıyorum. Aynı kentte olmamıza rağmen annemle bile görüşemiyorum. Çok isterim tabii babamı görmek ama hayat izin verdiği ölçüde...
Buraya kadar konuştuklarımız, babanızın yeni hayatını onayladığınız anlamına mı geliyor?
- 60 yaşında bir adamdan söz ediyoruz. Onaylamak ya da onaylamamak bana düşmez. Ne isterse yapar. Nasıl bana müdahale edilmesini istemiyorsam, benim de kimseye müdahale etme hakkım yok. Ben 28 yaşında kocaman bir kadınım derken, ne münasebet babamın hayatına müdahale edeceğim?
Anne ile baba arasında problem çıktığında, çocuklar ne kadar zor durumda kalıyor?
- Ben bir yetişkinim. Annem ile babamın boşanması derdim değil. Hiç olmadı. Çok netim bu konuda. "İnsanlar birbirleriyle ölene kadar bir arada yaşayacak" diye bir kural yok. Ben de 20 yıl sonra kocamı terk edebilirim, başka bir erkeğe aşık olabilirim. Hayat bu, her an her şey olabilir. Benim için bir tek şey önemli: Üslup. Terk edeceksen de, adabınla edeceksin. Hayatta her şey yapılabilir, ama nasıl yaptığın önemli. Ben annemle babamın hadisesinde biraz üsluba bozuldum, o kadar.
Nasıl yani?
- Babam